Adının Manjirou olduğunu öğrendiğim sarışın veledin uzattığı elini sıkıp sıkmamak konusunda kararsız kalmıştım. Elimi tedirgin bir şekilde uzatıp ''Lisa Kurokawa.'' dedim.
''Adını zaten biliyorum merak etme. Aylardır peşindeyim.'' ufacık bir çocuk olmasına rağmen bakışlarındaki kararlılık tüylerimin diken diken olmasına neden oluyordu. Elimi sıkışı güçlenirken elimi çekmek için hamlede bulundum ama o benden önce davranıp sırtımı göğsüne yaslayıp eliyle boynumu dolamıştı.
''Bu kadar tanışma faslı yeter. Konuya gelelim.'' boynumdaki kolunu sıkarak nefesini kulağıma üfledi. ''Burada olma nedenini biliyor musun?'' diye sordu ama bilmediğimden emindi. ''Hayır.'' boynumdaki eli yüzünden zar zor konuşabilmiştim.
''Burada bulunan her insan Izana'nın düşmanı. Aslında hepimiz birbirimizle düşmanız ama şuan ortak bir amaç için burada bir arada duruyoruz.'' herkes sessiz bir şekilde Manjirou'yu dinliyordu.
''Abin buradakilere tahmin edemeyeceğin zararlar verdi ve hepsi intikam ateşiyle yanıp tutuşuyor. Bunların bedelini birisinin ödemesi gerekiyor değil mi Lisa?'' kalp atışlarım korkuyla hızlanırken elinden kurtulmaya çalıştım.
Boğazımdaki eliyle boğazımı sıkarak acıyla inlememi sağladı. ''Kaçmayı aklından bile geçirme çünkü kaçamazsın. Buradakilerin sana saldırmamasının tek sebebi benim. Eğer elimden kurtulmayı başarırsan burada bulunan yüzlerce insan seni öldürmek için üstüne koşacak.''
Umutsuz bir şekilde kurtulma yolları arıyordum ama haklı olduğunun farkındaydım. Hepsi bana yiyecekmiş gibi bakıyordu. Tek hamlede hepsinin beni parçalara ayırabileceğini iliklerime kadar hissediyordum.
''Aslında bu adil değil.'' dedi üzgün bir ses tonuyla. ''Herşeyini araştırdım. Hiçbir suç kaydın yok. Kimseye zararın dokunmamış. İnsanlara yardım eli uzatmışsın.''
''Abinin verdiği zararların bedelini suçsuz bir insanın ödemesi beni üzüyor.''boynumdaki eli gevşerken derin bir nefes aldım. ''O zaman neden beni öldürmesi için yüzlerce adamı buraya topladın?'' sesimdeki titreme vücudumda da aynı etkiyi göstermeye başlamıştı.
''Çünkü birinin bunu yapması gerekiyordu.'' boynumdaki elini tamamen boynumdan çekip elime uzandı. Parmaklarını parmaklarıma geçirerek yanıma adımladı. Tam yanımda durarak şefkatli bir şekilde gülümsedi. Güven verircesine elimi sımsıkı tuttu. Yürümeye başladığında benide arkasından gitmem için elimden çekiyordu. Bütün çetelerin tam ortasına geldiğinde durdu ve tekrar bana baktı.
''Burada birçok kavga oldu. Ölümler yaşandı. Islah evine giden, hastanelerde yaşam savaşı veren insanlar oldu. Ama hiçbiri aramıza dönmemeyi düşünmedi. Tek bir kişi dışında.'' cevabı çok net bir şekilde biliyordum ama dudaklarım bana inat edip konuşmamam için uğraşıyordu.
''Neden yaptı Lisa?'' başımı 'bilmiyorum' der gibi salladım. ''Bilmiyosun ha.'' deyip nefret dolu bir kahkaha attı. Samimiyetten çok uzaktı. Bomboş bakıyordu.
''Ben biliyorum. Abin elindekilerle yetinmeyi bilmeyen bir insandı. Her zaman daha fazlasını, daha iyisini istedi. Her zaman kral olma peşindeydi. Ama olamayacak.'' elini beline götürerek bir şey aldı. ''En eğlenceli kısma geldik.''
Korkuyordum. İlk defa bu kadar çok korkuyordum. Abime ihtiyacım vardı. Onun güvenli sesine, sevgiyle beni sarıp sarmalayan kollarına. Ama onun yerine beni öldürmeyi arzulayan yüzlerce insanla birlikte burada duruyordum. Manjirou eliyle tuttuğu elimi okşadı.
''Korkma. Çok fazla acı çekmemeni sağlayacağım. Sen iyi birisin.'' tüm bedenim istemsiz bir şekilde titriyordu. ''Sakin ol.'' diye fısıldadı kulağıma. Sıcak nefesi kulağımı yakıyordu. Diğer elini havaya kaldırırken bağırmaya başladı.
''Lisa Kurokawa. Tek suçu Izana'nın sahip olduğu tek ailesi olması. Masum bir kız. Bahse girerim bir karıncayı bile incitebilecek biri değil. Ama bugün ölmek zorunda.'' havaya kaldırdığı elinde bir silah vardı. ''Onu öldürecek olmak bana acı veriyor. Ama Izana'yı yok edebilmek için tek şansımız bu kız.'' yüzüne baktım. Bana bakmıyordu. Etraftaki insanları süzüyordu.
En son gözlerini gözlerime çevirdi. Birkaç saniye gözlerimin içine baktı. ''Çok güzelsin.'' yutkunarak ona baktım. Elimdeki eliyle beni tekrar göğsüne yaslarken silahı kafama dayadı. ''Umarım beni affedebilirsin.'' diye mırıldandı. İnsan katilini affedebilir mi diye düşündüm. Affedebileceğimi sanmıyordum. Suçsuzdum. Ona hiçbir şey yapmamıştım.
Silah kafamı delecek gibi kafama baskı uygularken ''Söyleyecek son bir sözün var mı?'' diye sordu yumuşak bir ses tonuyla. ''Abime onu çok sevdiğimi söyle. Arkamdan acı çekmesini istemiyorum.'' gözlerimi kapayarak son bir kez onun yüzünü hatırlamaya çalıştım. Bana her zaman gülümseyerek bakardı. Benimle küçük bir kız çocuğuymuşum gibi ilgilenirdi. Bazı akşamlar dizime yatar elimi saçlarına götürür ve oynamamı isterdi.
O da küçük bir çocuk gibiydi ama sorumlulukları çok fazlaydı. Kimse onun gerçek yüzünü göremiyordu. Herkese acı çektirmişti ama bunu sebepsiz yere yaptığını düşünmüyordum. Gözlerimin önündeki yüzü gözyaşlarımın birer birer yanaklarıma süzülmesine neden oluyordu.
''Ağlama ama.'' elimdeki elini çekerek ıslanan yanaklarımı sildi. ''Böyle güzel bir kız ağlamamalı.'' gözlerimi açmadım. Eğer açarsam birdaha onun yüzünü göremeyecek olmaktan korkuyordum.
''Yap hadi.'' diye bağırdım. ''Acı çektiğimi görmüyor musun? Çek tetiği.'' arkamdaki bedeni gerilmişti. ''Korkmuyorum senden de diğer adamlardan da. Tek korktuğum şey Izana'nın beni kaybedince dönüşeceği canavar.'' gözyaşlarım hala akıyordu ama vücudumda korkuya dair bir his kalmamıştı.
''Hepinizi bu dünyadan silene kadar durmayacak farkında değil misiniz? Acısını sizi yok ederek yaşayacak. Kalbinde sevgiye dair hiçbir şey kalmayacak. Sadece size olan nefretiyle hareket edecek.''
''Hiçbiriniz abimi tanımıyorsunuz. Onun gerçek yüzünü görmeyi bile denemediniz. Sadece size çektirdiği acıyı görüyorsunuz. Abim suçsuz yere kimseye zarar verecek bir insan değil, olmayacakta. Ama siz sırf ona acı çektirmek için hayatınızda ilk defa gördüğünüz ve onun tek bağı olan kişiyi acımasızca öldürmeyi istiyorsunuz. Hepiniz infazım için buraya toplanmışsınız. Film izler gibi izliyorsunuz olan biteni. Asıl düşman kim söylesenize!'' bağırmaktan boğazım acıyordu ama bir önemi yoktu.
''Masum bir insanı öldürmek size zevk mi verecek? Abim için ölmekten onur duyarım ama ya siz hiç pişman olmayacak mısınız?'' herkes birbirine bakmaya başlamıştı. Herkesten ''Hayır!'' cevapları gelirken kararlı bir şekilde gülümsedim.
''Bu yüzü asla unutmayın. Ölene kadar bu yüzü hatırlayın. Bu yüz sizin hayatınız boyunca karşınıza çıkacak öfkenin yüzü. Bu yüz ellerinizde sonsuza kadar taşıyacağınız kanın yüzü.''
''Çek tetiği Sano Manjirou.''
''Artık bu iğrenç yüzleri görmeye dayanamıyorum. Buna bir son ver.'' gözlerimi sımsıkı kapatıp silahın sesini duymayı bekledim.
Birkaç saniyenin sonunda silahın sesi duyulmuştu.
''Hoşçakal abi...''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
TOKYO REVENGERS X OC
Fanfiction"Kız kardeşim olduğun için gurur duyuyorum." "Binlerce kez doğsam yine senin abin olmak isterdim." "Beni bırakma. Şuan olmaz." "Nefes almayı unutma." Yazım yanlışlarım varsa şimdiden özür dilerim keyifli okumalar dilerim. Lütfen yorumlarda kita...