Ameliyat 2

6 2 1
                                    

Çok gergin geçirdiğim iki günün ardından sonunda ameliyat gününe gelmiştik. Açıkçası korkmuyor değildim çünkü çok riskli bir ameliyattı. Yaşama şansım %40 olmasına rağmen bunu kendim istemiştim ve bu saatten sonra dönemezdim.

Deniz ve Yıldız bu koskoca iki günde eve bile gitmediler. Sadece kafeteryaya indiler ya da hava almak için dışarı çıktılar. Sürekli yanımdaydılar ve bu beni çok mutlu etmişti. Yıldız hep yanımdaydı gerçi şu sıralar Deniz benimle çok ilgileniyordu ve yanımdan ayrılmıyordu. Ama kendimi boş umutlara kaptıramazdım. O sadece hasta olduğum ve arkadaşı olduğum için yanımdaydı. Bu beni üzsede ne yapabilirdim ki. Onun karşısına geçip "Seni çok seviyorum Deniz bir ömür boyu benim Romeo'm olur musun?"  Diyemezdim. Çünkü bu kadar cesaretim yoktu.

Ben Deniz'i düşünürken çoktan beni ameliyat için hazırlamışlardı. Sedyeye yattım ve beni yavaşça ameliyathaneye götürmeye başladılar.

"Kuzum korkma iyi olacaksın. Sağsağlim döneceksin."

Gülümsedim. Sonrasında Deniz konuştu."Sözünü unutma ölmeyeceksin anlaştık mı?"

Kafamı salladım. "Geri döneceğim ikinizede söz veriyorum. Sizi seviyorum."

"Bizde seni çok seviyoruz tatlım."

Tekrar Yıldız'a gülümsedim ve ameliyathaneye girdik.

Sonrasını hatırlamıyorum çünkü adını bilmediğim bir ilaçla beni bayılttılar ve hiç bir şey hissetmedim

İki saat sonra

Ameliyattan çıkmıştım ve hayattaydım. Ameliyat yaklaşık bir-bir buçuk saat sürmüştü. Ve yaklaşık 5 dakika önce gözlerimi açmıştım.

Yıldız hemen üstüme atıldı. "Biliyordum yaşayacağını."

"Ameliyat olması gerekenden kısa sürmüş. Tahmin ettikleri kadar zor geçmemiş. Bu arada yeni saçların çok yakışmış."

Deniz son cümleyi söylerken güldüm. Çünkü tümör beynimdeydi ve tümörü almak için saçlarımı kazımışlardı. Yani kafamda saç yoktu. Aslında buna baya üzülmüştüm çünkü saçlarımı çok seviyordum.

Deniz'e döndüm."Teşekkür ederim ama seninkileri geçemez benim saçlarım."

"Geçemezler çünkü saç yok kafanda ama olsun böylede güzelsin bebeğim."

"Teşekkür ederim Yıldız'ım"

Yıldız'la sürekli birbirimize iltifat ederdik. Ve bu ikimizinde çok hoşuna giderdi. Birbirimizin giydiği ya da taktığı veya yaptığı herhangi bir şeyi abarta abarta övmek Yıldız ile beni çok mutlu ediyordu.

                              * * *

Karnım gurulduyordu. Baya acıkmış ve susamıştım. Karnımın gurultusundan anlamış olacak ki Deniz hemen "acıktın mı?" Diye sordu. Normalde beni düşünüp sormasıyla birlikte mest olup birkaç saniye yüzüne bakmam gerekirdi fakat şuan açlıktan ölüyor olduğum için tek derdim yemek yemekti.

"Evet hem de çok acıktım."  Çok'un "O"’sunu uzatarak söyledim ki ne kadar aç olduğumu anlasınlar.

"Tamam o zaman ne yemek istersin?"

"Bana hiç farketmez yeter ki yemek olsun."

Gülümsedi."Tamam o zaman ben kafeteryaya inip senin sevebileceği neler var ona bakayım." Ve dışarı çıktı. Bizde Yıldız'la sohbet etmeye başladık.

10 dakika sonra

Yaklaşık 10 dakika sonra kapı açıldı ve Deniz masmavi gözleri ve mükemmel ve kaslı vücuduyla içeri girdi. Ama benim gözüm aç olduğumdan Deniz'e değil elindeki tepsiye odaklandı. Açken asla ve asla başka birşeye odaklanamıyordum. Aklımdaki tek şey yemek oluyordu.

Hemen yanıma geldi ve elimdeki tepsiyi bana uzattı. TEPSİDE MAKARNA VARDI ve ben makarnayı gerçekten çok severdim. Beni gerçekten çok iyi tanıyordu. Hemen elime çatalı aldım ve makarnalara batırarak ağzıma götürmemle yüzümü buruşturmam bir oldu. Makarnanın ne tadı vardı ne tuzu yanında ketçap veya mayonez bile yoktu. Ne yani makarnayı cidden böylemi yiyecektim. İmkansız.

Deniz anlamadığım bir nedenden dolayı elini cebine attı ve küçük bir paket tuz ve ketçap çıkardı. Yüzüm hemen gülmeye başladı. Nasıl bir hızla onun elinden tuzu ve ketçabı aldığımı bilmiyorum ama hemencecik makarnamın üzerine döktüm ve iştahla yemeye başladım.

"Makarnanın tadına baktım ve tuzsuzdu. Sen yemezsin diye bunları aldım. Ama mayonez maalesef kalmamış."

En sevdiğim sos çoğu insanın aksine ketçap değil mayonezdi ve küçükken mayonezsiz hiçbir şey yemiyorum. Tatlı şeylerin üzerine bile mayonez sıkarak yiyordum. Yani mayonezin olmaması beni biraz üzsede şuan, hele bu kadar açken ve böyle bir yerdeyken mayonez yok diye mızmızlanamazdım.

"Keşke olsaydı daha güzel olurdu ama olsun tuz bile olsa yeterdi yeter ki bir daha sade makarna yemeyeyim." Yıldız gülümsedi ardından konuşmaya başladı.

"Birkaç gün daha burada kalacaksın. Sonrasında tekrar normal bir hayat yaşayacağız."

"Umarım" diyebildim sadece. Çünkü bir yandan korkuyordum tekrar birşey olursa diye. Ama şuan ki mutlu anımı bu saçma sapan ve yersiz düşüncelerimle berbat etmek istemediğim için yemeğimi yemeye büyük bir zevkle devam ettim.

Yemeğim bitmişti ve sanırım gereğinden fazla yediğim için karnım ağrıyordu. Ama yinede hepsini yediğim için pişman değildim. Bu bana neredeyse her yemek yediğimde olurdu. Hep çok fazla yerdim ve karnım deli gibi ağrırdı.

Geriye yaslandım ve Deniz'e döndüm. Tam teşekkür edecekken az önce aç olduğumdan dolayı etelediğim şu "mest olma" olayını gerçekleştirdim.

Öylece kalakalmıştım. Çok yakışıklı görünüyordu. O masmavi gözleri benim kahverengi gözümün içine baktıkça ben daha da mutlu olup kendimden geçiyordum.

Deniz panikledi ve neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. Yanımda duran kalp atışlarımın nasıl olduğunu gösteren makinanın sesi gittikçe yavaşlıyordu. Korktum. Hem de çok korktum. Bir dakika?! Ben gerçekten kendimden geçiyordum.

Yıldız ve Deniz ayağa kalktı. Deniz kafamı tutarak bir şeyler söyledi ama ne söylediğini anlayamadım. Yıldız hemen doktor çağırdı benimle ilgilenmesi için. Doktorlar gelip beni tekrar ameliyathaneye götürürken Yıldız ve Deniz korkuyla birşeyler mırıldanıyordu.
Bende son gücümü kullanarak "geri döneceğim." Diyebildim. Sesim o kadar az çıkmıştı ki duyduklarından şüpheliydim. Ama sanırım duydular ve gülümsediler.

Yıldız "Biliyorum geri döneceksin bebeğim."

Deniz birşey demediöylece duruyordu ve ben günde ikinci defa ameliyathaneye sürükleniyordum.

Ameliyathanenin kapısından kafam tam girdi Deniz'in belli belirsiz sesini duydum.

"Lütfen ölme Su, yalvarırım ölme. GERİ DÖN BANA!!!"

Sonunu daha net söylemişti. Sanki bağırmıştı ama ben yinede çok duymamıştım. Hatta yanlış bile duymuş olabilirdim. Ama şuan ki tek derdim yaşamaktı. Ameliyattan çıktığımda (eğer çıkabilirsem) Deniz'in söylediklerini düşüneceğime söz verdim ve yine adını bilmediğim bir ilaç tarafından belki de sonsuz uykuya daldım. 

YAZAR NOTU :)

EVETTT NASIL BULDUNUZ YENİ BÖLÜMÜ? Bence birrr sürü SuDe (Su, Deniz) shipini barındıran bir bölüm oldu. Ben çoook beğendim.

Sizce Deniz gerçekten öyle mi söyledi yoksa Su yanlış mu duydu?

Sizce bu sefer Su hayatta kalabilecek mi?

Acaba Su çıkarsa Deniz'in Su'ya karşı davranışları nasıl olacak?

Bol bol yorum yapıp oylarsanız biricik ve en sevdiğiniz yazarınızı (bu ben oluyorum) çooook mutlu edersiniz. Şimdiden teşekkürler görüşürüz 👋

Kayan Yıldız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin