Kim olduğunu bilmemek kadar kötü çok az şey vadır. Ne olduğunu anlayamamak herkesin en büyük korkusu olmuşur. Benim en büyük korkum her hangi bir konuda en iyi olamamaktı. Kim olduğunu bilmediğinde sadece hayal edebilirsin.
Ben her zaman normal bir kız olmuşumdur, diğerlerinden tek farkım hırsım olabilir. Normalde herkes büyü gücünü sevgi ile besler ama benim içimde o yoktu, 18 yaşına yeni girmiş bir genç kızdım bu evrende her 18 yaşına girenler gibi büyü testine girecektim. Her öğrencinin kendine ait elementleri vardı ben zaten benimkileri biliyordum. Kalenin önünde sıraya girmiş bekliyorduk gardiyanlar herkesin kanını kontrol edip gücün derecesine göre içeri alıyordu genel olarak 500 genç arasından 200 tanesi içeri girebiliyordu ve bir çoğu içeride eleniyordu. Sıra bana yaklaşırken önümdeki çocuğu fark ettim, benden uzundu ve biraz iri yapılıydı koyu kıyafetler giymişti tanınmamak için kapşonlu takmıştı. Zihnine girdim garip bir his kapladı içimi, doğru tahmin etmiştim velihat prensin kardeşiydi zihninden çıktım, sanırım bir sorun olduğunu fark etmişti arkamdaki çocuklara kafasıyla beni işaret etti. Diğerleri saçmalama der gibi baktı. "İlerler misin?" Anlamaz gözlerle bana baktı çok hoş kahverengi gözleri vardı, sanırım yeni avımı bulmuştum. "Sıra sende." Arkasını döndü ve ilerledi parmak ucuna sihirli bir iğne batırdılar ve alev kırmızısı kanı akmaya başladı, beklediğimden güçlü çıkmıştı. Sıra bana geldiğinde gardiyana doğru döndüm prens beni izliyordu, büyük ihtimalle arkadaşlarını bekliyordu. İğneyi parmağıma batırdığında inledim, prensin beni güçsüz sanması işime gelirdi. Siyah kan parmağımdan akmaya başladığında kendimden emin adımlarla içeri geçtim. "Çok acıdı mı prenses?" Biraz sert bakıyordu sanki bana yaklaşıp kolumu sıktı.
"Kendine gel ne kolumu hakla sıkıyorsun" diyip kolumu ondan kurtardım.
"Zihnime girmeye çalışan sendin" Yaptığım şeyi fark ettim gene birilerinin canını yakacaktım, gene kendime bir kurban seçmiştim, her seferinde farklı olacak diyordum ama hep aynı son. Benden nefret ediyorlar.
"Özür dilerim." Ordan hızlıca uzaklaştım arkamdan bu kızın sorunu ne dediklerini duyuyordum. Bu kadar korkak olma Özlem belki bu sefer farklı olur. Bizi sarayın avlusuna götüren at arabalarından birine bindim ardımdan prens ve dostları atladı, avludaki taş çemberde son testi olacaktık. Arabadaki kimseye bakmadım ben tek doğmuştum ve tek ölecektim. Bu güne kadar iyi idare etmiştim aslında, dostlarım vardı eskiden ama ben buyum işte herkesin kaçtığı insan. Arkadaşım sandığım insan bana çok güzel olduğun için kimse sevmiyor seni demişti, çok akıllıymışım ve kimse akıllı insanları sevmez, şimdi ise aklımı kaybettim. Atlar durdu diğer üçünün inmesini bekledim, arabadan inince yanımızda bir adam belirdi ve bize pelerinlerimizi verdi. Prens ve sanırım adı Turgut olan çocuk kırmızı almıştı bu kraliyet soyu demekti, diğer ikisi aynı benim gibi siyah almıştı bu ise en güçlüler anlamına geliyordu kanı siyah olanlar. Tabiki kanımız hep o renk akmıyordu bu bir seçim büyüsüydü."Kimseyi tanımıyor gibisin bizimle kalabilirsin" Turguta baktım hala ismini öğrenemediğim prense benziyordu ama biraz daha sert bakıyordu.
"Teşekkür ederim ama sanırım halledebilirim." Hayır edemezdim ama denemem gerekiyordu.
"Elbette ama beni kırmak istemezsin bence, hem aynı güçlere sahip insanlarla daha rahat olursun" Onun telepat olduğunu fark ettiğim ilk an buydu, hissettiklerimi anlaya biliyordu. Herkesi anlıyordu, insanları anlamak berebat bir şeydi bu gücümü tamamen kapatalı yıllar olmuştu ve tekrar denemek istemediğime emindim.
"Sende pişman olursun, ben Darci ama siz Leyl derseniz daha mutlu olurum." Elimi uzattım ilk önce turgut sıktı sonra adının Siva olduğunu öğrendiğim diğer çocukla tokalaştık. Prense döndüğümde ismini söylemeden memnun oldum diyip geçiştirdi. Siva ve prens önden yürümeye başladılar ve Turgut yanıma yaklaştı. "O egosti boşver sen, ismi Elie. Senin tam zıttın yani." Komik değildi ama gülümsedim istemsizce. Sanırım Elienin bu davranışını hak etmiştim zihnine girmek çok yanlış bir hareketti. Hislerimi anlamışcasına Turgut Elieye doğru yürüdü ve beni işaret edip kulağına bir şeyler fısıldadı, duymak için uğraşmadım çok önemsememiştim. Elie yanıma geldi.
"Aramız iyi merak etme Leyl, eğer Turgut seni sevdiyse bir bildiği vardır.
Her şey garip bir biçimde ilerlemeye başladı bulanık görüyordum. Elie ve diğerleri görüş alanımın dışına çıktı ve başka bir görüntü ile karşı karşıyaydım. Biri bağırıyordu, "Her sorun yaşadığında zamanı geri alamazsın insanlar seni sevmek zorunda değil! Bunu tekrar yaparsan seni rapor edeceğim."
"Tabi hatırlarsan." Azar yiyen kişi bendim. "Artık sen bile bunu kaç kere yaptığını bilmiyorsun."O an bir şey fark ettim, bunu daha önce yaşadığıma emindim. Şu andan sonra olacak her şey beynime dolmuş gibiydi. Vücudum uyuşurken Turgutun Elienin yanına yaklaşıp kulağına bir şeyler fısıldadığını fark ettim, duymak için algılarımı güçlendirdim. "Bu kızı tanıyoruz." Kimi, beni mi tanıyorlardı? Ben onları tanımadığıma emindim. Elie yanıma geldi. "Aramız iyi merak etme Leyl, eğer Turgut seni sevdiyse bir bildiği vardır." Gelecekten gördüğüm kesitin silindiğini hissettim. Şimdiden nasıl değişmişti ki. Bazı şeyler sır olarak kalmamalıdır, mesela beni tanımaları gibi. "Ama sen yinede zamanla çok oynamamayı dene." Ne yani hissetmiş miydi?
Hemen lafa atladım "Elimde-" O da benim lafımı kesti, "Biliyorum 'Elinde değil.' Bazen bende yapıyorum sorun etme ama başkası fark ederse başın büyük belaya girer."
"Prens fark etti bence bu daha tehlikeli olur." Gözünü devirip konuşmaya son verdi. Sakin ol sana iyi davranmaya çalışıyorlar herles kötü değildir.
![](https://img.wattpad.com/cover/315589559-288-k100919.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kırık Tanrıça
Fiksi IlmiahElde ettiği her şeyi kaybedenlerin hikayesi. İnsanların size katlanamadığını hissediyorsanız doğru yerdesiniz.