the last part

166 17 2
                                    

Günlerdir evden çıkmıyordu.

Belki de aylarca uğramadığı evini ilk defa bu şekilde tanıma fırsatı bulmuştu ve her yerinde Dawn'ın bir hatırası vardı.

Kıyafetleri, makyaj malzemeleri, üstü neredeyse toz kaplamış, yatağın kenarına astığı geceliği, duş jeli, tuvalet aynasına bıraktığı takıları, her şey, her bir parça aynı yerdeydi.

Gözlerini ovuşturarak elindeki buzlu bardağı yarıladı. Yataklarında oturuyordu. Hala onun kokusunu bir yerlerde arıyordu ama kaybolmak üzereydi. Bu fikir onu delirtiyordu. Onu çok özlemişti.

Fazla alkol aldığı gecelerde halüsinasyonlar görüyordu. Onun sesini duyuyormuş gibi oluyordu, evin her yerinde onu arıyordu.

Annesi birkaç kere gelip onu eve götürmeye çalışsa da istememişti. Günlerdir işe de gittiği yoktu. Hiçbir şey yapmak istemiyordu. Sadece Dawn'ı görmek istiyordu, geri dönmesini istiyordu.

Ve şimdi elinde onun günlüğü vardı. Zayn bu defteri çok iyi hatırlıyordu. Dawn için özel olduğunu biliyordu, bu yüzden okumakta tereddüt ediyordu. Merak etmiyor değildi.

Kapağı açtığında onu bir fotoğraf ve çiçek yaprağı karşıladı. Düğün fotoğrafları ve Zayn'in Dawn'a aldığı ilk çiçek. Beyaz ortanca yaprağı.

Gülümseyerek sayfayı çevirdi.

19 Ocak, 2016

Sanırım ilk defa günlük gibi bir şey yazacağım ama içim içime sığmıyor ve anlatacak kimsem yok.

Bugün çalıştığım kafede çok tatlı bir çocukla tanıştım. Tanrım, o kadar yakışıklıydı ki. Gözleri değişik bir renk. Ela, sarı, açık kahverengi? Her açıdan farklı duruyor. Bana gülümsedi. Dişleri bembeyaz ve inci gibi dizilmiş. Değişik dövmeleri var ve hepsi çok havalı. Çok kibar ve nazikti. Onu tekrar görmek için dünyaları verebilirim.

Dolan gözlerini kapattı ve bir süre bekledi Zayn. Kendini hazır hissetmiyordu.

28 Ocak, 2016

O günden sonra kafeye hiç gelmedi. Okuldan dolayı çalışma saatlerimde anlaşamadığımız için işten çıkarılmıştım. Ve BAM! Tam dışarı çıkarken onu gördüm.

Bana bir kahve teklif etti. O kadar centilmen biri ki. Beraber kafede oturduk ve daha sonra beni evime kadar bıraktı.

İsminin Zayn olduğunu söyledi. Değişikti ama hoşuma gitmişti.

Sayfayı çevirdi.

7 Şubat, 2016

Bugün Zayn ile ilk randevumuza çıktık!

Her şey nasıl bu kadar hızlı ilerliyor bilmiyorum ama ondan çok hoşlanıyorum! Tanrım, keşke her anımda yanımda olsa.

İnanılmaz güzel bir restoranda yemek yemiş ve daha sonrasında arabayla dolaşmıştık.

Beni öptü. O kadar güzel hissettirmişti ki.

Artık boynumda küçük bir melek taşıyacağım. Zayn hediye etti.

Dawn kolyeyi tatile çıktıklarında kaybetmiş ve oteli ayağa kaldırmıştı. Zayn ona aynısından almayı teklif etse de kabul etmemiş, görünüş olarak aynısı olsa da anısının aynı olmayacağını savunmuştu.

14 Şubat, 2016

Sevgililer günü!

İlk defa sevgililer günümü sevgilimle geçirdim. Zayn bana kocaman bir kutu çikolata ve bir çift elmas küpe aldı. Hayatımda bu kadar güzel bir şeye sahip olmadım! İnanılmaz gözüküyor.

Bugün bana hayatına giren en güzel kadın olduğumu söyledi. Ve bana aşık olduğunu.

Bayılacağım.

Zayn her bir kelimeyi dikkatle, tek tek okudu. Her bir sayfada suçluluk duygusu büyüyor ve onu altında ezmeye devam ediyordu.

Sayfaları çevirdi. İlk sevişmeleri, düğün günleri. Tek bir olumsuz kelime yoktu yazılanlarda. Ailesiyle ilgili tek bir kelime, Zayn'le evlenmeden önce onu uyaranlar, vazgeçirmeye çalışanlarla ilgili tek bir kelime. Sadece ikisiyle ilgiliydi. Ve birbirlerine ne kadar aşık oldukları.

Deftere yazılan son sayfada beraber çıktıkları tatili ve yaşananları anlatıyordu. Zayn son kelimeleri okuyup defteri aldığı yere aynı şekilde bıraktı ve yatağa uzandı.

Tavanı izledi. Dawn'ı hayal etti. Şu anda gözlerinin önünde berildiğini ve güzel gülüşüyle onu uyandırdığını. Bunların hepsinin bir kabus olmasını istiyordu. Uyanmak istiyordu.

"Her şey için özür dilerim Dawn."

Onu dinlediğini düşünüyordu. Yavaşça inip kalkan göğsünde uzandığını, uzun saçlarını okşadığını hayal etti.

"Biliyor musun? Beni aldattığını öğrendiğim an sadece boşansaydık şu an yaşıyor olacaktın."

Yutkundu. "Benim yüzünden öldün Dawn."

Bu sırada kapının yanında ağlayarak onu izleyen annesinden habersizdi. Trisha oğlunu bu şekilde görmeye daha fazla dayanamıyordu.

"Eğer böyle olacağını bilseydim yemin ederim seni affederdim. Bu kadar canını yaktığımı bilseydim her şeyi unuturdum. O gün bana kendini öldüreceğini söylediğinde bunu gerçekten yapacağını bilseydim seni bir saniye olsun yalnız bırakmazdın."

Sanki onu görüyormuş gibi göğsüne baktı.

"Anlatsana Dawn. Çok canın yandı mı? Acıttı mı o kurşun? Cennette olduğunu biliyorum Dawn ama yanına gelemeyeceğim. Çünkü günahkarlar cenneti hak etmiyor."

"Oğlum."

Zayn, Trisha'yı farkettiğinde hızla ayağa kalkarak yanına yürüdü ve ellerini tuttu.

"Anne, dedem annelerin her şeyi bildiğini söylerdi. Sence ben cennete gidebilecek miyim?"

Trisha ağlamamak için zor duruyordu. Oğlunun çelimsiz yüzünü avuçları içine aldı ve nazikçe okşadı.

"Elbette gideceksin. Dawn seni orada bekliyor."

"Gideceğim değil mi?"

"Gideceksin."

Günahkârları sadece Tanrı affederdi.

son.

ilk defa bir kitabı bitirdik. okuyan ve destek olan herkese teşekkür ederiz. yazması, kurgulaması her açıdan zor bir kitaptı. çoğu zaman pes ettik ama sonunda bitti.

özel bölüm gelebilir, yakın zamanda olacağını sanmıyorum ama ihtimal verebilirim.

sinner | zm [completed 10/10]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin