until my last breath

133 16 4
                                    

İtalyadaydık.

Xandr'a olanlardan sonra havalimanına gitmiş ve içi bomboş bir uçakla buraya gelmiştik. Ne bir pasaport kontrolü olmuştu, ne de vize. Ne boklar çevirdiğini anlamak zordu, sormaya da cesaret edememiştim zaten.

Otelde kalıyorduk, ama aynı odalarda değildik, tamamen boş bir katta yan yana iki oda. Ve kapımı kilitliyordu.

Bir kelime dahi konuşmuyor, oda servisinin bile içeri girmesine izin vermiyor, özellikle her gün sevdiğim yemekleri sipariş ediyor ve gidiyordu. Benim yaptığım tek şey ise çoğunlukla öksürük krizlerine girene kadar ağlamaktı.

Telefonumu ülke değişikliğinden dolayı kullanamıyordum ve delirmek üzereydim.

Bir şekilde telefona ulaşmak zorundaydım, bir şekilde aileme ulaşmak zorundaydım.

Yıllar geçmişti, belki de yüzümü bile unutmuşlardı ama tek ümidim onlardandı. Onlara ihtiyacım vardı ve bir an önce bir telefon bulmalıydım.

Kapı kilidinin sesi geldiğinde aniden ayağa kalkmıştım. Odaya kat görevlisi girip izin istedi ve kirlileri almaya başladı. Ben ise cebindeki telefonu nasıl alabileceğimi düşünüyordum.

İstersem vermezdi, Zayn onları tembihlemiş olmalıydı. Günlerdir odama kimse girmiyordu bile.

"Şey, ben sanırım belimi incittim ve yatağın altına yüzüğümü düşürdüm. Eğilemiyorum, alır mısın?"

"Tabii ki Bayan Malik. Tam olarak nereye düşürdünüz?"

"Direkt uçtu oraya bilemedim, göz gezdirirsen sevinirim." demiştim.

Eğilip yüzüğü aramaya başlamıştı. Hiçbir şey düşürdüğüm yoktu, sadece o eğilince cebinden sarkan telefonunu alacaktım. Tek dileğim fark etmemesi yönündeydi.

Tam olarak eğildiğinde yavaş bir şekilde yanına yaklaştım. Yüzüğün yerini gösteriyormuş gibi yaparken cebine ulaştım ve telefonu yavaşça çıkardım. Sadece arama yapan küçük bir şey olduğu ve cebi geniş olduğu için fark etmemişti.

"Bayan Malik bir şey gözükmüyor, isterseniz size başka bir personeli göndereyim, Bay Malik izin verirse yatağı kaldırıp bir göz atsınlar." Ayağa kalktığında telefonu arka cebime sakladım.

"Ah..." Gözüm tuvalet aynasındaki yüzüğüme çarptı. Az önce ellerimi yıkarken çıkarmıştım. Bingo. Daha iyi bir tesadüf olamazdı.

"Ne aptalım, düşürmemişim." Gözlerimi takip edip yüzüğe baktı ve bana gülümsedi.

"Önemli değil. Bir şeye ihtiyacınız var mıydı?"

"Hayır." Gülümsedim. "Teşekkür ederim."

Kirli çamaşırları alıp odadan çıktığında kendi telefonumu da almış ve koşarak kendimi tuvalete kilitlemiştim. Küçük telefonun çalışma mekanizmasını çözmek dakikalarımı almıştı ama ilk yaptığım şey Xandr'ı küçük telefondan aramak oldu. Büyük ihtimalle yediğim bok kadının telefon faturasına büyük ölçüde yansıyacaktı ama başka çarem yoktu. Ayrıca Xandr'ın hattının çoğu ülkeye açık olduğunu biliyordum, onu sürekli farklı numaralar arardı.

Birkaç çalış, telesekreter mesajı ve bağlanma onayı. Zayn her an gelebilirdi. Kalbim ağzımda atıyordu.

"Alo?"

Xandr'ın sesini duyduğumda çığlık atacak gibiydim. Yaşıyordu.

"Xandr."

Bir süre ses gelmedi. "Dawn?"

"Yaşıyorsun..."

"Nerdesin? Bir şey yaptı mı sana?"

Ona iki el ateş etmişti, ölümden dönmüştü ve hala beni düşünüyordu.

sinner | zm [completed 10/10]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin