a new life, the end

155 14 2
                                    

Küçük Dawn ve ona yemek yedirmeye çalışan dadısı bahçede renkli bir görüntüye sebep olmuş, Zayn'in zar zor görülen gülücüklerinden birini gözler önüne sermişti.

"Baba! Baba, pilav yemek istemiyorum! Sevmiyorum."

Tıpkı Dawn gibi.

Zayn ona doğru koşan kızını kucağına aldı ve dizine oturttu. Bayan Beatrice elindeki pirinç pilavı dolu kaseyi Zayn'e vererek gülümsedi.

"Eğer bu tabağı bitirirsen dondurma yemeye gideriz."

"Söz mü?" dedi küçük kız masum bakışlarıyla. Zayn gülümsedi.

"Söz."

Dawn iştahla pilavını yemeye başladı. Her lokmasında şişen yanakları o kadar tatlı gözüküyordu ki Zayn bu görüntüye daha fazla dayanamamış ve onlara birer öpücük kondurmuştu.

"Baba! Yemek yiyorum."

Beatrice'ın getirdiği suyu içtikten sonra ağzını peçeteyle silmiş ve babasına dönmüştü yeniden. "Baba, bir şey diyeceğim." dedi utana sıkıla. Zayn kaşlarını çattı.

"Söyle bebeğim."

"Okuldaki kızlar annemi soruyor, onlara cennette melek olduğunu söyledim ama bana güldüler."

Otuz dördüne yeni basmış adam yutkundu. Ona bile kabullenmesi zor geliyorken küçük Dawn'a böyle bir yalan söylemek zorunda hissetmişti kendini. Öldü. Sekiz yaşındaki bir çocuk için ağır bir kelimeydi. Otuz dört yaşındaki bir adamın söylerken zorlandığı bir kelime.

"Kıskanmışlar seni." dedi Zayn kızının saçlarını okşarken. "Onların anneleri melek değil, o yüzden seni kıskanmışlar."

Dawn mutlu mutlu güldü ve babasının kucağından atladı. Bahçeye doğru koşarken uzun saçları rüzgarla savruluyordu.

Bu küçük kız, Zayn'in yaşamak için son şansı olmuştu. Vurduğu pisliklerin birinin, henüz hiçbir şeyin farkında olmayan bebeği. Evlat edindi. Ve Dawn'a o kadar benziyordu ki kendi kanından bile olmayan küçücük bir çocuk kalbinin atma sebebiydi.

Adını da Dawn koydu. Kaderi benzemesin.

Ona söz verdiği gibi dondurma yemişler, sonrasında istediği Barbie bebeği almak üzere alışveriş merkezine gitmişlerdi.

Pembe ambalajların kapladığı standın önünde Dawn'ın bir seçim yapmasını bekliyordu.

"Baba, sence bu mu?" dedi elindeki siyah saçlı bebeği gösterirken. "Yoksa bu mu?" Küçük kollarına sığdırmaya çalıştığı bir diğer bebeği gösterdi.

"İkisini de alabilirsin bebeğim." Küçük kız mutlulukla zıpladı ve koşarak kasaya gitti. Zayn arkasından yürürken gülümsüyordu.

"Merhaba," dedi tatlı sesiyle. Ayak uçlarında yetişmeye çalıştığı kasa tezgâhına bebekleri koydu. "Bunları alacağız."

Kasiyer çocuk kıza şaşkınlıkla bakıyordu. Zayn kasaya geldiğinde kızının üzerinde gezinen bakışlar sebebiyle kaşlarını çattı.

"Ne bakıyorsun öyle? İşini yapsana."

Kasiyer çocuk başını kaldırdığında gözlerindeki yabancılığın yerini korku aldı.

"Zayn."

Derek. Dawn'ın küçük kardeşi. Onu tanımıştı. Sürekli onu arar, borç isteyip dururdu.

"Derek."

Derek yutkundu. Bebekleri kasaya okuttuktan sonra poşetlere koydu ve küçük Dawn'a uzattı. "Elli dolar."

Zayn banknotu Derek'e uzattı.

Derek para üstünü tezgâhın üzerine bıraktı.

"Güzelim," dedi küçük Dawn'a eğilirken, "Kevin'ın yanına git. Geleceğim." Küçük kız dışarıdaki korumanın yanına koşarken minik elleri yeni oyuncaklarını kavrıyordu.

O uzaklaştığında Zayn kendinden emin bir gülümsemeyle Derek'e döndü.

"Ablanın cenazesine gelmeyecek kadar piç miydin?" dedi. Sinirden köpürüyordu.

"Peki ya sen? Onu öldürecek kadar piç miydin?"

Zayn kaşlarını çatarak onun yüzüne baktı. Ne demek istiyordu?

"Onu ben öldürmedim."

"Sebep oldun."

"Eğer şansını zorlarsan senin de ölümüne sebep olurum."

Derek güldü. Canına susamıştı.

"Hiçbir bok yapamazsın. Yapsan da sikime takmam. Yaşamak için bir sebebim yok. Annem ve babamın kızlarını, Luke ve benim kardeşimizi bizden çaldın. Ve öldürdün."

"Benimle evlendikten sonra borç istediğin zamanlar dışında onu kaç kez aradın Derek?"

"Seninle evlenmemesini söylemiştim. Böyle olacağı belliydi."

"Sizinle mi kalsaydı? Hayatını sikiyordunuz."

"En azından ölmeyecekti."

Zayn yumruklarını sıktı. "Dışarıda kızım olmasa seni olduğun yere gömerdim Derek. Şanslı günündesin. Aklın varsa bir daha karşıma çıkma."

"O Dawn'ın kızı mı? Çok benziyor." dedi Derek. Küçük kızına bakıyordu.

"Evet." dedi Zayn.

"Adı ne?"

"Dawn."

"Bir de ona öldürdüğün karının ismini mi verdin? Saplantılı soytarı."

Eli saniyeler içinde Derek'in yakasını buldu ve onu duvara itti. Sırtı büyük bir gürültüyle duvara çarpan Derek inledi.

"Son gününü iyi yaşa Derek."

Oyuncak dükkanından çıkarken Kevin ve Dawn'ın aksi yöne ilerledi.

Onu gebertmek için yıllar sonra bir sebep bulmuştu.

Kevin'e Dawn'ı eve götürmesini söyledi. Otoparkta yürürken çenesi titriyordu. Arabasına girdi ve kapıları kilitledi.

Başını direksiyona yasladı. Gözleri Dawn'ın çakmaklığa sıkıştırdığı kırmızı ruja takıldı.

"Seni ben öldürmedim." Gözünden süzülen bir damla yaş binlerce kurşuna bedeldi. Ağlıyordu, ağlıyordu ve bunun onu zayıf kıldığını düşünüyordu. "Bilsem, seni o gece asla yalnız bırakmazdım. Sana söyledim." dedi sanki duyacakmış gibi. "Seni ben öldürmedim."

Arabayı hareket ettirdi ve şehir dışına sürdü.

Çöplüğe eklenecek yeni bir kurbanı vardı.

kısa bir özel bölüm yazmak istedik, özleyenler ve Zayn'in hayatına nasıl devam ettiğini bilmek isteyenler için.

yeni bir özel bölüm geleceğini sanmıyorum, 10 bölümle Sinner'ın tamamıyla sonuna geldik.

diğer çalışmalarımıza göz atmak ve bizi takip etmek isterseniz; https://www.wattpad.com/user/icaruzain

sinner | zm [completed 10/10]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin