27.

6.8K 425 79
                                    

Arkadaşlar aslında ben başlarda Sedai'yi Zahit ile yapacaktım ama nedense herkes birden bire Alparslan ile shiplemeye başladı ve bir şekilde beynime girdiler şwöaşaösşöeiwçaia

Çok büyük ihtimalle Alparslan x Sedai yapacağım ama elbette Alparslan sürünecek.

*******

Sedai

Şahin, abuk subuk konuştuğu zaman daha fazla masada kalamamış ve oradan kalkarak eve doğru yol almıştım. Orada evet kalabilirdim ama Şahin'in elindeki peluşu gördükçe sinirlenmeye başlıyordum ve onun dedikleri sebepsiz yere kanıma dokunmuştu.

Alparslan'a, 'değerlim' gibi bir şeyler söylemişti ve o an kendimi felaket derecede kötü hissetmiştim. İçim yanmaya başlamıştı ve ben daha önce böyle bir acı çektiğimi hiç hatırlamıyordum.

Alparslan'ın sözde benim için aldığı peluşu, Şahin'in elinde görmem... Garip hissediyordum ve bir yandan da ben kabul etmediğim için ona vermiş olma olasılığı vardı.

Alparslan ile olur barışırsak ben o peluşu yine kabul etmezdim çünkü başta bir kere istememiştim. Alparslan da öyle şeylerden oldum olası nefret eder biriydi ve onu atacak olması büyük bir olanaktı.

En azından çöpe atsaydı daha çok mutlu olurdum çünkü Şahin almamış olurdu.

En az Şahin de, Alparslan kadar suçluydu çünkü benim o şekilde arabada olduğumu biliyordu ve yanıma gelmek için hiçbir adımda bulunmamıştı.

Hadi Alparslan, Şahin'i görünce beni unuttu diyelim peki Şahin beni nasıl unutabilmişti?

İkisinin arasında kesinlikle bir şey vardı ve Alparslan paşamız sonunda muradına ermişti ve onun için mutlu olmam gerekirken ben neden üzgün hissediyordum ki?

Alparslan'ın da şu an peşimden geldiğini biliyordum çünkü arkamdan iki saattir durmam için bağırıyordu.

O böyle peşimde gezerken ben ona karşı koymakta artık zar zor direniyordum ve böyle giderse onu süründürmeden affedecektim, o benden bir türlü  bıkmamıştı.

Evet kendisi suçluydu ve bunu çok iyi biliyordu yine de kendini affettirme çalışmalarını taktir ediyordum ama artık bizden olmazdı. Alparslan çok fazla değişmeye başlamıştı ve onu daha önce bu yönlerini görmemiştim.

Alparslan'ın bu yeni yeni tavırlarını akıl tutulmaları ile izliyordum ve neden böyle birine dönüştüğünü ciddi anlamda garipsemiştim.

"Sedai, gözünü seveyim dur artık." Alparslan beni bileğimden tutup kendisine çekerek durmamı sağladığı zaman gözlerim dolmaya başlamıştı.

Evet sulu gözlü biri olmamama rağmen Alparslan'ın bana yaptığı şeyler canımı acımaya başlamıştı ve artık zoruma gidiyordu.

dışardan o kadar kontrollü ve sakin gözüküyorum ki içerisinin kırmızı alarmlar ve sirenlerle yankılandığına kimseyi inandıramam. Hediye mi lanet mi bilmiyorum ama bastırılan hiçbir duygunun çiçeklerle patlamadığının farkındayım.

Ben artık ciddi anlamda dayanamıyordum ve ailem dediğimi ikinci kez kaybetmenin hüznü vardı içimde.

Alparslan ile eskisi gibi yakın olamazdım ve onsuz da yapamıyordum.

“gece saçlım,
hüzün bakışlım,
seninle bir olup bulutlara.” Alparslan, bedenimi kendisine iyice yanaştırıp kafasını omzuma koyduğu zaman mahalle ortasında olmamızı umursamıyordum.

Herkes alışıktı bizim böyle olmamıza ama ben artık böyle olmaya alışamıyordum çünkü Alparslan bana aşırı derecede yabancı olmaya başlıyordu.

Alparslan, benden bir hareket olmayacağını anladığı zaman kollarını daha sıkı belime koyup konuşmaya başlamıştı.

"ilk defa senin yüzünden nefes alamadım, ilk defa tanımak istemedim seni, dün gece ne zaman kendi çukurum da olsam sen vardın. Bu sefer çıkartamadın beni belki ordan ama ben zaten sevip seninle alışmıştım, bir an yalnız kalınca yadırgadım. Biliyorum yaptığım şey yenilir yutulur bir şey değil ama ben sensiz duramıyorum Sedai, yemin ederim seni düşünmekten işime odaklanamıyorum, aklımın her köşesinde sen varsın be oğlum. evimi kendi ellerimle yaktım, içindeki herkesi kurtardım da bi ben kaldım. Biliyorum çok hata yaptım ve acı çekmeye mahkumum." Alparslan'ın her kelimesi içime işlerken duyduğum şeyler ile boğazımın düğümlenmesine yol açmıştı.

"Ben çok çabalarım ama asla zorlamam Sedai, Kararlarına saygım var ve seni daha fazla zorlamayacağım, umarım hayatın boyunca mutlu olursun, şimdiye kadar bana katlanıp arkadaşım olduğun için teşekkür ederim." Alparslan benden ayrıldığı zaman ağlarım diye arkamı dönememiştim.

Hiçbir zaman olduğun şeyi sevmeyecekler, her zaman olabileceğini sandıkları şeyi sevecekler.
Seni bir çamur gibi işleyemediklerini fark ettiklerinde ellerini kirlettiğin için hesabını senden soracaklar...

Beynimin içinde başka bir mevzu dolanmaya başladığı zaman kendimi başka şeylere yormaya başlamam gerekiyordu.

"Teşekkür ederim Alparslan, sen de umarım hayatın boyunca mutlu olursun." Dilimin ucundaki şeyleri söylemek istesem de kendimi tutmuştum, en azından her şey güzel bitmeliydi.

Arkamı dönmeden eve doğru ilerlemeye başladığım zaman onun yüzünü görmeye dayanamamıştım, evet o da kırılmıştı ama böyle olması gerekiyordu.

Böyle olması gerekiyormuş demeyi ciğerim yana yana öğrendim. Artık hiçbir şeyin yakasına tırnaklarım sökülürcesine yapışmıyorum. Bu zamana kadar olacağı varsa oldu zaten diyip pes ediyorum. Emekse emek, zamansa zaman her şeyi gözü kapalı feda ettiğim hiçbir şey benim olmadı çünkü...

uzun lafın kısası geçmişte kaldın, geçmiş olmasan da...

*******

*******

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Ağır Abi / bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin