açıklama : kitaba bölümler hemen peş peşe gelmeyecektir bazen yazım yanlışları olabilir o yüzden takmayın eğer ölümden rahatsiz olan varsa okumasın kitabın çoğunluğunda ölüm ile ilgi olucak
iyi okumalar
-----------------------------------------------------------
Hastane koridorunda acı çığlıklar yükseliyordu bembeyaz duvarlar yine bir acıya şayit olmuşlardı bir can daha gitmişti.
Anne in acı çığlıkları feryatları tüm hastane koridorunda yankılanıyordu kadın biricik oğlunu kaybetmişti bu hastanede.
Eğer dedi baba biraz daha erken getirseydim oğlumu ölmezdi benim oğlum yaşardı dedi. Kendini suçlu buldu onu daha erken getiremediği için kendine kızdı.
Karısın yanında acı çeken yüzüne baktı yine kendinin suçladı. Aslında adamın suçu yoktu oğlunu erken getirse bille ölüm onun kaderinde varsa yine ölücekti genç çocuk belkide gitmesi zamansız olmuştu ailesi bu yükü nasıl taşırdı bilinmezdi hayalleri olan bir genç daha uçup gitmişti beyazlara sarılıp.
Aile in acı dolu tablosunu uzaktan izleyen başka biri daha vardı genç çocuğun en yakın dostu. Haberi alır almaz gelmişti ama yetişememişti annenin acı çığlıklarını duyduğunda anlamıştı en yalın dostun ilk ve son aşkın ellerinden kayıp gittiğini zaten onun olmamıştı hiç ve şimdi asla olamıcaktı.
Aşkı ondan kayıp gitmişti hayallerini süsleyen genç ölmüştü gözlerinden yaşlar akmaya başladı kumral saçlı çocuğun tutmadı kendini.
Ağlaması gerekti o ağlanyanları sevmezdi ama şimdi o yoktu beyazlara sarılmış bir şekilde gidiyordu gözlerin önünde.
'Üşür' o dedi kendi kendine 'soğu sevmez o götürmeyin onu' kendi kendine tekrarlıyordu osya bilmiyordu ölüler hiç birşey hissetmezler.
Anne in acı çığlı yeniden duyuldu başını kaldırıp ona baktı kumral çocuk. Kadının bitmiş halınde baktı sonra aklıma üç saat önceki o dinç kadın geldi şimdi o kadından eser yoktu çökmüş bir kadın duruyordu.
Ameliyat haneden üstü örtülmüş beyaz çarşaflı sevdiği çıkıyordu gözünden bir yaş daha aktı kumralın.
Yaz akşamı hüzün sarmıştı küçük kasabayı bir aile genç çocuğundan olmuştu bir sevdalı sevdiğinden olmuştu bu yaz akşamı ölümü düşünmeyen genç ölmüştü.
Hiç bu kadar üşümemişti onlar hiç ölümü düşünmemişti onlar ama ölüm onları bulmuştu en can alıcı yerden en sevdikleri kişileri alıp gitmişti onlardan belkide bu bir işareti ölüm her daim onların bir adım gerisinde olduğunda yanlış bir hata canlarına mal olabilirdi.
Ölüm her daim bizim ile yaşardı kimin ne zaman ölüceği bilinmezdi uzun zaman birlikte yaşadığınız insan bille birgün kollarınızı arasında son nefesini verebilir hiç tahmin etmediğiniz en güzel zamanızda sizden gidebilir en değerliniz.
Belkide genç çocuğun ölümü bu kadar ani olmasaydı ne baba kendini suçladı bu kadar ne de kumral çocuk sevdiğine son kez sarıla bilirdi kokusunu içine çeke çeke. Belkide annesi ona en sevdiği yemekleri yapardı.
Hastane koridorunda acı çığlıklar yükseliyordu bembeyaz duvarlar yine bir acıya şayit olmuşlardı bir can daha gitmişti.
Anne in acı çığlıkları feryatları tüm hastane koridorunda yankılanıyordu kadın biricik oğlunu kaybetmişti bu hastanede.
Eğer dedi baba biraz daha erken getirseydim oğlumu ölmezdi benim oğlum yaşardı dedi. Kendini suçlu buldu onu daha erken getiremediği için kendine kızdı.
Karısın yanında acı çeken yüzüne baktı yine kendinin suçladı. Aslında adamın suçu yoktu oğlunu erken getirse bille ölüm onun kaderinde varsa yine ölücekti genç çocuk belkide gitmesi zamansız olmuştu ailesi bu yükü nasıl taşırdı bilinmezdi hayalleri olan bir genç daha uçup gitmişti beyazlara sarılıp.
Aile in acı dolu tablosunu uzaktan izleyen başka biri daha vardı genç çocuğun en yakın dostu. Haberi alır almaz gelmişti ama yetişememişti annenin acı çığlıklarını duyduğunda anlamıştı en yalın dostun ilk ve son aşkın ellerinden kayıp gittiğini zaten onun olmamıştı hiç ve şimdi asla olamıcaktı.
Aşkı ondan kayıp gitmişti hayallerini süsleyen genç ölmüştü gözlerinden yaşlar akmaya başladı kumral saçlı çocuğun tutmadı kendini.
Ağlaması gerekti o ağlanyanları sevmezdi ama şimdi o yoktu beyazlara sarılmış bir şekilde gidiyordu gözlerin önünde.
'Üşür' o dedi kendi kendine 'soğu sevmez o götürmeyin onu' kendi kendine tekrarlıyordu osya bilmiyordu ölüler hiç birşey hissetmezler.
Anne in acı çığlı yeniden duyuldu başını kaldırıp ona baktı kumral çocuk. Kadının bitmiş halınde baktı sonra aklıma üç saat önceki o dinç kadın geldi şimdi o kadından eser yoktu çökmüş bir kadın duruyordu.
Ameliyattan üstü örtülmüş beyaz çarşaflı sevdiği çıkıyordu gözünden bir yaş daha aktı kumralın.
Yaz akşamı hüzün sarmıştı küçük kasabayı bir aile genç çocuğundan olmuştu bir sevdalı sevdiğinden olmuştu bu yaz akşamı ölümü düşünmeyen genç ölmüştü.
Hiç bu kadar üşümemişti onlar hiç ölümü düşünmemişti onlar ama ölüm onları bulmuştu en can alıcı yerden en sevdikleri kişileri alıp gitmişti onlardan belkide bu bir işareti ölüm her daim onların bir adım gerisinde olduğunda yanlış bir hata canlarına mal olabilirdi.
Ölüm her daim bizim ile yaşardı kimin ne zaman ölüceği bilinmezdi uzun zaman birlikte yaşadığınız insan bille birgün kollarınızı arasında son nefesini verebilir hiç tahmin etmediğiniz en güzel zamanızda sizden gidebilir en değerliniz.
Belkide genç çocuğun ölümü bu kadar ani olmasaydı ne baba kendini suçladı bu kadar ne de kumral çocuk sevdiğine son kez sarıla bilirdi kokusunu içine çeke çeke. Belkide annesi ona en sevdiği yemekleri yapardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölüm kokusu
Short StoryÖlüm her daim bizim ile yaşardı kimin ne zaman ölüceği bilinmezdi