Uzun ve heyecanlı bir yolculuktan sonra yol boyunca zihnimin derinliklerinde canlandırdığım amcamın evinin önündeydik. Önümüzde iki katlı dış boyası biraz yıpranmış, bakımsız, Büyük pencerelere sahip ve aynı zamanda yaşlanmış bir ahşap ev bizi misafir etmek istiyordu. Bagajdan valizlerimizi aldık. Dışı beni ürküten fakat bir o kadar da içini merak ettiğim eve doğru yürümeye başladık. Beş basamaklı ahşap merdivenden çıkarak kapıya ulaşmıştık. Kapı da çalışmayan bozuk bir zil vardı, amcam hala yaptırmamıştı. Kardeşim ve ben etrafı süzerken babam tokmağa üç defa vurdu. Kapı gıcırtılı bir şekilde açıldı. Kapıyı açan amcam idi. Amcamı görünce yolculukta yaşadığım şoku ve yorgunluğu çabucak unuttum ve amcama yılların getirdiği büyük bir özlemle sıkıca sarıldım. Rüzgarda hafifçe dalgalanan sarı saçları ve bana şefkatle bakan ela gözleri hiç değişmemişti. Ama biraz yaşlanmıştı. Amcam büyük bir mutluluk ve tebessümle "hoş geldiniz" diyerek bizi içeriye davet etti. Dışı kadar içi de ilginçti bu evin. İçeriye girdiğimizde 80li yıllardan kalma koltuklar, eski bir saat, eski model bir plak ve gösterişli taşlarla süslü bir avizesi olan büyük bir salon karşımızdaydı. Salonun içinde ufak bir mutfakta vardı. Amcamın bu eşyaları neden yenilemediğini hiç anlamamıştım. Amcam kalacağımız odaların üst katta olduğunu söyledi. Yılların yaşlandırdığı eski ahşap merdivenden yukarıya doğru çıkmaya başladık. Her adım atışımızda merdiven gıcırdıyordu. Bu ev bana ürkütücü gelmişti. Amcam bu evde nasıl yaşıyordu acaba? En sonunda merdivenin son basamağını da geçip uzun ve dar bir koridora çıkmıştık. İkisi solda ikisi sağda ve biride en uçta olmak üzere beş oda vardı. Sol taraftaki İlk odada ben ve kardeşimin, sol taraftaki ikinci odada ise annem ve babamın kalacağını söyledi. Kendisi de sağ taraftaki ilk odada kalıyormuş. Sağ taraftaki ikinci oda ise çalışma odasıymış. Koridorun sonundaki odanın banyo olduğunu söyleyip aşağıya indi amcam. Bizde malzemelerimizi yerleştirmek için odalarımıza girdik. Odayı iyicene süzdüm. Büyük kahverengi bir gardırop, iki kişilik bir yatak, bir çalışma masası ve büyük beyaz bir pencere vardı. Duvardaki ilginç tablo dikkatimi çekmişti. Tabloda eski kitapların olduğu büyük bir kütüphane vardı. Bu tabloyu görünce aklıma izlediğim belgesel geldi acaba bu belgeselle bir ilgisi var mıydı bu tablonun. Bunları düşünecek zamanım yoktu. Bir an önce kendimi çarşafları yeni yıkanmış olan büyük yatağa bırakmak istiyordum. Kardeşim elbiselerimizi gardıroba yerleştirirken geceliğimi giyip kendimi yatağa bırakı verdim. Çok derin bir uykudan sonra yüzüme vuran güneş ışıklarıyla güne merhaba dedim. Kardeşim yanımda hâlen mışıl mışıl uyuyordu. Kardeşimi uyandırmamak için yataktan olabildiğince sessiz bir biçimde kalktım. Biraz ayakta duraksayıp pencereye yöneldim. Pencereyi açarak etrafı seyretmeye başladım. Güneş ışığı burayı ayrı bir güzel gösteriyordu. Yemyeşil çimenlerin içindeki kırmızı kır çiçekleri gerçekten de görülmeye değerdi. İleride tek tük ahşap evler vardı. Burası yaşadığımız şehirden çok farklıydı etrafta ne beton binalar ne şehir gürültüsü nede kirli hava vardı. Bunların tam aksine öten kuşlar, tertemiz bir hava ve doğanın her türlü güzelliği mevcuttu. Pencereyi kapattım ve geceliğimi çıkarıp elbiselerimi giymek için gardıroba yöneldim. Üstümü değişip odadan çıktım. Banyonun olduğu koridorun sonuna doğru yürüdüm. Eski beyaz renkli banyo kapısını açıp içeri girdim. Elimi yüzümü yıkayıp banyodan çıktım. Amcama günaydın demek için eski merdivenlerden aşağıya doğru indim. Amcam burada yoktu ama sofra hazırdı. Geçip bir koltuğa oturdum. Koltuk eski olmasına karşın gayet rahattı. Telefonumu çıkarıp mesajlara baktım. Arkadaşım uğur mesaj atmıştı "oğuz hiç görünmüyorsun, nerelerdesin? " uğur Cenk'in kuzeni, onunla cenk sayesinde tanışmıştım. Uğura tatilde olduğumu söyleyip tam telefonu kapatırken birden bir ses geldi. Bu gıcırdama sesi de neydi? . Dönüp arkamdaki eski merdivene baktım ama kimse yoktu. Ses gitgide şiddetlendi. Yerimden kalkıp ne olduğunu anlamaya çalıştım. Tüylerim diken gibi olmuştu. Ses oturduğum koltuğun sağından geliyordu. Kalbimin ritmi değişmişti. Birden iki kapak yukarıya doğru açıldı ben korkudan bayılmışım. Gözlerimi açtığımda başımda amcam ve babam vardı annem yanıma oturmuş bana kolonya koklatıyordu kardeşim ise endişeli gözlerle bana bakıyordu.... (DEVAMI SONRA )

ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAYIP KÜTÜPHANE
Misterio / SuspensoHenüz Lise öğrencisi olan oğuz'un çözdüğü bu sır yüzyıllar öncesine ait. Çalınan bir gelecek ... Belkide her şey farklı olabilirdi, Tarihte kaybolan bir kütüphane, çözülmeyi bekleyen sırlar...