Maraba efenim. Sabah olmuş yedi. Ben de gece bölüm gelir diye etrafta geziyordum işte de... Neyse efenim.
Önemli bir duyuru*
İkinci gün hâlâ bitmedi arkadaşlar. Part 3 de gelecek ondan sonra noktayı koyup hayırlısıyla üçe geçeceğiz. Geçmeden önce ise ikinci günün partlarını birleştirip bir bölümde toplayacağım. Haberiniz olsun dedim :*
Bu arada dikkat dağıtmasın diye sınır bildirisinin altına yazamıyorum ama bu kız sabahladığından yaptığı yazım yanlışlarına kör de, vefalı bir okuyucum yazım yanlışı gördüğü satıra "." gibisinden bir yorum yaparsa çok berhudar olurum.
Geçen bu kitabı bekleyen kimse kalmamıştır diye sınırı az koydum. Çuvalladım (zortladım) Bu yüzden azıcıık sınır yükseltmek durumdayım. Azıcık. Çok az.
Sınır : 200 vote 500 yorum
Jeon kendisini yakasından kıskıvrak yakalayan farkındalığın ardından öylece omeganın ensesine bakakaldı. Kırmızı gözlerinin feri bir yanıp bir sönerken alt taraflarında, hâlâ ufak bedenin içinde olan aleti düğümünden sıyrılmış, küçülmüş ve büzülmüştü. Muhtemelde bir on beş dakika kadar daha eski büyüklüğüne ulaşmayacak ardından ikinci dalga bedenini etkisi altına alacaktı. Ardından bir gün daha bu böyle sürüp gidecek ve alfa nihayetinde rutun sarsıcı etkisinden kurtulacaktı...
Fakat neyin zamanı doğruydu ki, Jeon, girdiği rutun zamanında biteceğine emin olsun?
Kaşları çatıldı, aletini omegasının içinden çekip doğrulurken ellerini geriye, yatağın üstüne yasladı ve gözlerini yanında ufacık kalmış bedene dikti. Harap olduğunu anlamak bu açıdan dahi kolaydı. Jimin'in vücudunda kolay kolay yitilemeyecek izler bırakmıştı Jeon. Minik adamın ayak bilekleri, baldırları, bacak içleri, kolları, omuzları ve daha birçok kısmı morluklar içindeydi. Özellikle boynunu ve göğsünü büyük olanın dişleri mahvetmişti. Henüz taze yaralar olmalarına rağmen birkaçının rengi fazlaca koyuydu. Ensesinde kalan bir izden dışarı kandamlaları sızıyordu ki tanrım... Jeon bunu gördüğü an kafasını arkaya attı ve gözlerini sıkıca kapatırken derin bir nefes aldı. Ufaklığa ne yaptığını dahi hayal meyal hatırlıyorken bu izlere canlı kanlı şahit olmak o anlarda kendisini berbat hissettiriyordu.
Nasıl böyle bir şey gerçekleşti diye sormaya gerek duymuyordu yine de, alfa olan. Nitekim alacağı yanıtı içten içe zaten biliyordu, ne gerçeklere uzak ne de bildiği şeyleri görmezden gelebilecek bir adamdı o. Normalde daha ileri bir tarihte gerçekleşecek olan rutunun neden omeganın ısısıyla aynı ana denk geldiğini, böyle bir zamanda içindeki ateşin harmanlanmasının sebebini çok önceleri öğrenmişti. Öğrenmişti ve şimdi biliyordu ki, içinde yaşayan o kocaman, siyah kurt şu vakit yanında yatan tatlı omegayı eşi olarak seçmişti. Bu yanlış alarm değildi. Hayır, elbette Jeon kendini bununla kandırarak aptala yatamazdı. Daha şunun şurasında omeganın gerdanının içinden ayrılıp otururken kurdu kendisine bağırmış, yüreği sızlamıştı. Jeon bunu nasıl yanlış anlaşılmaya yorabilirdi? Ne cüret. Yoramazdı.
Yine de... Bu durumla alakalı seçenekleri var mıydı? Doğrusu alfa ne düşüneceğini kestiremiyordu. Ne yaptığını bilmeden düğümünü omega olanın içine bırakmış, onu çoktan kendi omegası bellemişken bundan sonra yapabilecekleri sınırlıydı ancak bu şey, her neyse, kendi hayatına kurduğu düzeni tepetaklak edecekti, orası kesin. Alfa işinden vazgeçecek, hayatı boyunca kendini eşine adayacak ve düzenini bu yönde değiştirecekti. Bunu yapabilir miydi? Şöyle bir düşününce bu kendisi için çok mu zordu? Jeon bu soruyu kendi tabularına yönelttiğinde onları çabucak yıkılırken buldu. Yanıt, haliyle bu işin ne kadar kolay olacağıydı. Gitgide işinden tiksinen bir adam için düzenini yıkmak, hayatını bundan sonraki evrede eşine adayacak olmak gerçekten gereğinden fazla basit geldi o an.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
make me yours, jikook
Fanfictionsmut series, jikook | Jimin, dört günlük kızgınlığını dindirmesi için bir jigolo tutar.