2

22 5 0
                                    

Yine hatırlayamadığı ama tuhaf hissettiren bir rüya gören Taehyung ürpererek yatakta doğruldu. Rüyasını hatırlamaya çalışırken pencereye doğru yürüdü. Sarayın mükemmel bahçesi karşısındaydı. Muhteşem manzarayı izlemeye başladı. Haftalardır bu şekilde uyanıyordu. Alışmıştı artık.

Pencereden dışarıya bakarken düşüncelere dalıverdi. Aniden bahçede hareketlilik oluşmasıyla daldığı düşüncelerden sıyrıldı. Dikkatle bakarak ne olduğunu anlamaya çalıştı. Bu şekilde bir şey anlamayacağını farkettiğinde hızlıca yerinden kalkarak bahçeye yöneldi. Bulunduğu katın koridorlarını hızlıca adımlarken aklından binbir çeşit düşünce geçiyordu.

Merdivenlerden inip koridorun sonuna geldiğinde bahçeye açılan kapıya doğru ilerledi. Etrafa hızlıca göz gezdirdi. Bir anda askerlerin bahçeye doluşmasıyla bahçe ana-baba gününe döndü. Askerler içeri sızmaya çalışan birini fark etmiş olmalılardı.

Askerlerden biri onu fark edince yanına geldi ve dikkatli olması için uyardı. Bahçede durmasının aptallık olacağını fark edince hızlıca saraya döndü. Güvenli kısma ilerlerken aklında bir tek saraya kimin sızmaya çalışacağı vardı.

Bir süre bekledikten sonra seslerin kesilmesiyle koridora çıktı. Saraya sızmaya çalışan casuslar yakalanmış, krala haber verilmeye gidiliyordu. Taehyung casusları görmek için açık alana ilerledi. Oraya vardığında etrafa seri bir şekilde göz gezdirdi.Casusları gördüğünde o tarafa yaklaştı.

Taehyung dikkatle casusları süzdü. Gerçekten korkunç ve dehşet verici görünüyorlardı. Aniden içlerinden birisi başını kaldırıp Taehyung'ın olduğu tarafa çevirdi. Taehyung'un gözleri korkuyla kocaman açıldı. Karşısındaki yaratığın gözleri yoktu. Korkusu gittikçe artıyordu.

Krala haber veren askerler kralın casusları huzuruna çağırdığını bildirdiler.  Casusları acımasızca sürüklemeye başladılar. Taehyung onları takip etmeye başladı. Ne de olsa bir prens olarak bu duruşmaya katılmak onun da görevi sayılırdı. Taht odasına geldiklerinde askerler casusları sürükleye sürükleye odanın ortasına getirdi.

Taehyung arkadan sessizce ilerleyip kralın ve veliaht prensin tahtlarına nazaran daha gösterişsiz olan tahtına oturdu ve olacakları izlemeye başladı. Yavaş yavaş haber verilen soylular ve vezirler odayı doldurdu. Her gelen casuslara korkmuş bir bakış atıyor, dikkatle onları izlerken yanındakiyle fısıldaşıyordu.

Korkmaları gayet doğaldı. Bu yaratıkları uzun yıllardır gören yoktu. Tarih dersinde çok eski zamanları işlerken bu yaratıklardan bahsedildiğini hatırladı Taehyung. Başını elflerden çevirip yaratıklara daha dikkatli baktı. Fısıldaşmalar gittikçe artıyordu. En son ağabeyi geldiğinde Kral kalktı ayağa. Soylular ayağa kalkıp Kralı ve Veliaht Prensi selamladı.

Kral emin adımlarla tahtına doğru yürürken ağabeyi Veliaht Prens Seokjin arkasında bir zerafet timsali olarak ilerliyordu. Kral tahtına yerleşti ve Seokjin biraz daha ilerleyip Taehyung'ın yanında duran fakat biraz daha gösterişli olan tahtına oturdu.

Seokjin Taehyung'ın bu dünyada sahip olduğu için şükrettiği nadir insanlardan biriydi. Esprili ve zekiydi. Diplomatik zekası olağanüstü bir şekilde gelişmişti. Aynı zamanda dünyanın en güzel yüzüne sahip olabilirdi. Uzun saçları ve baktığı kişiyi etkisi altına alan çekik gözleri vardı.Bu zekası ve güzelliği sayesinde diğer ırklarla bir problem olduğunda sorunlara mantıklı bir şekilde yaklaşıyor, mutlaka sorunu çözüyordu.

DeanvamelfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin