"Gözümü bi' açtım karşıdan karlı dağlar geçiyor. Bi' daha açtım başımda bi' çocuk, kalk abi diyor, Bulgaristan'a geldik. Otobüsten indim yürümeye başladım. Dedim Allah'ım neredeyim ben, burası neresi? Sonra güç bela burayı buldum..."
"Yok artık Masumiyet Bekir hoşgeldin aramıza! Utanma bayıl şu köşeye."
Zeynep daha da dalga geçecekti ama Ali eliyle durun işareti yaptı. Zeynep işine dönüp termosu ve piknik örtüsünü yavaşça bagaja koyarken Ali tekrar dur işareti yapınca "Bu da ayrı gerizekalı. Şunu koyup koymamam dünyadaki neyi değiştirecek de durduruyorsun beni?" dedi. Ali telefonuna bakarak "Cemre de gelecek hafta sonu kaçamağı dedim, sakın bozmayın." dedi.
"Hafta sonu kaçamağına bak harbiden sınır kapısından mülteci gibi kaçacak mıyız? Bota 15 kişi binerken bak aşkım dersin bak hafta sonu kaçamağı ne güzel dersin şehrin keşmekeşinden kaçtık."
Ali "Hasbinallah!" diye sızlanınca Sinan "Salak salak konuşmayın lan! Bulgaristan otobüsü var işte. Bende de pasaport var. Siz Edirne'de duracaksınız eğlenirsiniz, gezersiniz." derken Ali Zeynep'e yaklaştı ve "Vizesiz giremeyeceğini bilmiyor. Bozma sakın Edirne'ye gider ciğer yeriz." dedi. Zeynep kıkırdadı. Zaten Sinan'ın kafası yerinde olsaydı Hazal'ın onu Türk numarasıyla aradığını da anlardı ama Edirne'ye gidip ciğer tava yemek için hiçbir şey demeyecekti.
"Ooooo lan mülteci amele yanığı Ali, sevgilimi kaçamak maçamak diye Kapıkule sınırına mı İpsala sınırına mı götürüyorsun?"
Berk ve arkadaşları, nasıl olduysa Cemre'den önce varmışlardı. Çağrı "Babam annenle sevgiliymiş Ali, hiç bahsetmedi yabancı olduğunuzdan. Evlenirlerse haber edersin yabancı kökenliyim derim, havamız olur. Malum artık Zeynep ile çıkmıyoruz." dedi. Ali "Gerçek yörükler esmer olur. Hem ben küçükken sarışınmışım annem de doğal kızıl zaten. Biz 7 kuşak Aydınlıyız." dediğinde Sinan ve Zeynep de dahil herkes güldü. Ege "Birader bu alemde annenin Koleston Kit 77-44 Yoğun Bakır Kızıl Saç Boyası kullandığını bilmeyen var mı? Gelmiş annem doğal kızıl diyor." deyince ipler koptu.
"Anneme Koleston Kit 77-44 Yoğun Bakır Kızıl Saç Boyası kullanıyor dedirtmem lan! Dedirtmem oğlum!"
"Neden ya gayet de onu milf gösteriyor, canım müstakbel anama helal olsun taş gibi dimdik."
Ali, Çağrı'nın gömleğinin yakasından tuttu ve kafasını geçirdi. Berk de Sinan'a doğru yeltenirken Cemre sokağın başından koşarak kavgayı durdurmak adına kadraja girdi. Zeynep de Ege'nin ensesine sertçe yapıştırdı. Ege "Ne vuruyorsun ya? Koleston kullanmak ayıp mı? Ne dedik sanki?" dedi. Zeynep "Sen de bana vur kavga ediyormuş gibi yapalım. Amele gibi dikiliyoruz." dediğinde Ege de Zeynep'in saçını çekti.
"Saçıma dokunma aptal! Çabuk elektrikleniyor. Koluma vur!"
Ege Zeynep'in cırlamasından sonra "Tamam özür dilerim. Bak şimdi," bacağına tekme attı ve "bu nasıl, bu ayar iyi mi?" dedi. Zeynep "Kolum orası mı? Benim kolum orası mı? Ege kolum yerde mi benim?" diye bağırınca Ege'nin diğerlerine baktığını gördü. Zeynep duruşunu düzeltti. Berk "Napıyorsunuz siz? Birbirinize koordinat vererek mi dövüşüyorsunuz?" dedi.
"Usta bunlar bir garip davranıyorlar zaten birbirlerine. Ne zaman yanlarına gitsem kovuyorlar beni."
Berk Çağrı'yı itti ve "Usta deme bana sikerim belanı düzgün dur." dedi. Ali "Zeynep hadi o neyse de sen Ege ile arkadaş mısın yoksa?" dediğinde geriye söylenecek tek bir şey kaldığını hissetmişti Zeynep ve onu da söyledi.
"Cemre, Hazal İstanbul'da değil mi?"
Ali "Allah belanı versin desem olmayacak demesem şu güne haksızlık. Yıkıl karşımdan." diye Zeynep'e mırıldanırken Cemre o sırada "Evet burda, evinde Mean Girls izliyordu en son. Gel dedim takılırsın bizimle, o da onlarla piknik yapamam ben Mean Girls daha eğlenceli dedi." diyordu.
"Hazal hiç Bulgaristan'a gitmedi mi yani?"
"Hayır ya ünlü olmayan taşlar sayfası için fotoğraf çekimi yapacaktık parası çıkışmadı neden anlayamadım. Ben sayfaya yolladım fotolarımı o da kilo mu almış ne. Hem para hem kilo sorununu halledecekmiş öyle dedi."
Çağrı bu son dediklerinin üstüne durup tekrardan "Evet ünlü olmayan bir taşım kısmetse. Canon d90 ile sonbahar yaprakları arasında bir çekimimiz olabilirdi Zeynep ama maalesef senin kıçına tekmeyi basmış bulundum." dedi. Zeynep "Hasbinallah ya!" diye sızlanırken Sinan "Özür dilediğimi söylersiniz Hazal'a. Ona verdiğim fazla kıymetin ondan emanet duracağını hiç düşünmemişti dersiniz." dedi ve ayaklarını götüne vurarak alakasız bir noktaya doğru koşmaya başladı.
Cemre "Özür dilerim Ali, bilerek söylemek istemedim ama sanki çok da detay vermiş gibi oldum." derken Ali "Yani estağfurullah özür dilenecek bir şey değil de evet bokunu kaçırdın biraz ama üzülme canım gel annemin pastanesinden sana uğur böcekli pasta yedireyim." dedi ve pastaneye doğru gittiler. Zeynep anahtarı Sinan'da olan arabayla ne yapacağını bilmediği bir şekilde dururken Berk "Ne yemek var içerde? Poğaça falan var mı vişne suyu da alalım yanına reflüden hastanelik olayım da Cemre belki sever beni." dedi.
"Havuç tarator var mı? Geçen babam burda yemiş beğenmiş ben kaçırdım tabi. Gerçi eski sevgilimsin vermeyebilirsin de, anlarım canım."
Zeynep'in Önder Hoca'nın nerde havuç tarator yediğini düşünmesiyle o geceye dair bir ipin ucunu tuttuğunu farketti. Gecenin geri kalanı hayal meyal hatırlamaya başlarken sadece Ege'ye bakıyordu. Ege "Bir zamanlar Ali'den hoşlandığını bu kadar belli etme bence. Ona ikimizin arkadaş olduğunu bile diyemedin az önce." dedi. Berk ve Çağrı termostan çay almış ve after party sakini gibi hafif sallanarak sohbet ediyorlardı. Onları umursamıyorlardı, sohbetleri hararetliydi.
"Sen, ben o gece defalarca kusarken yanımdaydın. Kusmuğuma bakıp havuç tarator yemişim demiştim. Ben, ben hatırlıyorum."
Yarın dışarı çıkıcam ya da mubiden bir şeyler izlerim ama yeter herhalde bir sonraki bölüm malum geceyi yazarım herhalde o direkt yarın gelmez. bu bölüm arhezime gelsin <3
