İşte her şey o zaman o konserde oldu.. Etraftaki insanların bağrışları.. Abim..
12 saat önce
Bu gün Vefanin doğum günüydü. Ali, Arap, Zeyno ve ben bisikletlerimizle iskeleye gidiyorduk Vefaya süpriz yapacaktık. İskeleye vardığımızda sessizce vefaya yaklaştık Ali onu iterken şu sözleri söylemişti "iyiki doğdun kardeşim" ve hoop Vefa denizi boylamıştı. Hepimiz kasılarak gülüyorduk Arap "la bebe biz atacaktık seni ya" demeye kalmadan Ali onu da itmişti. Arap suda söylenirken Ali bu sefer Zeynoyu daha sonra da beni suya atıp ardından kendi atladı.
...
Bilal abinin teknesinde oturmuş Vefaya doğum günü şarkısı söylüyorduk hep bir ağızdan.
"iyiki doğdun la bebe, iyiki doğdun la bebee" abim sönmüş mumları sanki yeni söndürüyomuş gibi yaparak dilek tuttu. Eh az-çok tahmin ediyorum ne dilediğini. Sonra Ali'ler aldığı hediyeni verdiler, bir kolyeydi. Vefa ne kadar inkar etsede, pahalı olduğunu belirtsede sonuçta hediye hediyedir. Sıra benim hediyemdeydi."Abicikk" ,"Bana öyle seslenmemeni söylemiştim" diyerek mızmızlandı. Hediyesini ona uzattım. Alıp hevesle hediyesini açmaya başladı, hediyeni görünce geçirdiği hisleri tahmin edemezdim. " Bu bileklik..." diyerek sessizliği bozdu. "Evet annemizin bilekliği" diyerek devam ettirdim sözünü. Gözleri dolmuştu ağladı ağlayacak. Sıkıca sarıldı bana "tamam tamam bu kadar duygusallık yeter, hadi yemeklerimizi yiyelim" Zeyno bu duygusal anı bozmuştu. "Evet hadi".
Çağrı'dan
Berklerle birlikte denize açılmıştık. Sohbet edip konuşuyorduk karşıdaki tekneden müzik sesi yükselmeye başladı, rahatsız ediciydi cidden. "Bu ne müzik ya böyle" diyerek homurdandı Berk. Egede "Halay teknedi diyorlar kanka bunlara, 50-100 mal doluşuyorlar içine bütün gün güneşin altında dans ediyorlar böyle" cevapladı. " E gezsinler madem be işleri var burda" diyen Hazala karşı "Mal olduklari için" Ege de bu cevabı vermişti. Daha sonra cemre olaya müdahale edince Berkde onu her zamanki gibi azarlamıştı, hiç birimizde müdahale etmemiştik, edememiştik.
Tuana'dan
Ali ve Arap üstlerini değişip yanımıza gelmişlerdi. Biraz sonra "Ee Vefa nerde" diye sordu Ali. Arap'ta "utanıyorda utanması geçsin gelir" dedi gülerek. "Niye utandı ki? Neye utandı?" sordu merakla Zeyno. "Gardaşımız dipsiz kuyulara düşmüş, yanıp tutuşuyor aşkından, ama nasıl kuyular" gülerek cevapladı Arap. Bende bu konuşmaya gülüyordum, tam bir şey söyleyecekken bir yat hızla üstümüze doğru gelmeye başladı. Hızla ayağa kalktık.
"La yavaş lan, laa heey" diye bağırmaya başladı Arap. Gemi etrafımızda tur atıyordu Arap tekrar bağırdı. Bir tur daha attıktan sonra durdu. " La yavaş olsanıza nabionuz", aralarından kumral olan " Beynimizi yaktınız lan müziğinizle" diye bağırdı. " Böyle mi uyarılır lan insan, üstümüze çıksaydınız" dedi başından beri konuşmayan Ali. "Başka türlü sesimizi duyuramadık. Ya kısın şu müziğinizin sesini ya da demirinizi toplayın başka yere atın" "Keyfimizi de kaçırmayın. dedi sarışın olan. " Hadi ya tüh, Arap gördün mü arkadaşların keyfini kaçırmışız" dedi dalga geçerek Ali. Sonra da devam etti " E biz tutmayalım o zaman sizi, biz burda kalıcıyız da uzayın siz yavaştan". Onlar dururmu tabiki hayır sarışın oğlan tekrar " normalde böyle şeyler kimin önce geldiğine bakar ama sizin orda öyle değil tabii, kim nereye çökerse. Arap sinirden resmen kırmızı kesilmişti "Ne diyo lan bu la yanına iki tane sincabı almış konuşuyon, gel lan buraya" dedi bağırarak.
Daha sonra arkadan Bilal abi geldi " Hayırdır gençler bir sıkıntı varsa buyrun burda konuşalım". Abim sesleri duymuş olacak ki içerden geldi. Daha önce hiç sesini çıkarmayan esmer çocuk anlamaya çalışıyormuş gibi sordu "Vefa?" bende "Abi nerden tanıyon sen bunları?" Abimde "Aynı sınıftayım" diyerek yanıtladı beni. Bilal abi "Uzatacaksanız ben de uzatırım" "Ya paşa paşa gidin ya da kıyıya kadar beraber gidelim kıyıda tekrar konuşalım" dedikten sonra kumral çocuk sarışına bir şeyler söyledi. Belli ki ele başları oydu. "Sorun yok tamam Vefa arkadaşımız bizim. Vefa, sırf senin hatrına uzatmıyoruz kanks. Hadi bakın eğlenmenize."
"Kangs? La kangs ne la" "La kangs ne kangs?" diye bağırdı Arap. Sonra arkadan bir kız geldi "Vefa, mayon güzelmiş kalpler falan yakışmış" dedi sonrada eliyle kalp işaretı yaptı. Bizim aptalda hemen eridi yüzündeki sırıtmayla teşekkür geveledi. Sonra onlar uzaklaştılar.
Aradan biraz vakit geçmişti. Denizin ortasında biri yüzüyordu. "Araap" diye seslendim. "Noldu la-" demeye kalmadan oda gördüyüm şeyi görmüş olacak ki, "Oha, deniz kızına bak la" dedi.
...
Karaya varmıştık. Meğersem bizim deniz kızı şu sarışın oğlanın sevgilisiymiş kızı denizde unutup gitmişler. Bizim tekneye aldık. Aliyle biraz atıştılar, ne yalan söyleyeyim bu sefer kız haklıydı neyse. Tekneden indik. Deminki çocuklarda burdaydı, cemre onların yüzüne bakmadan gitti Berk denen çocukta peşinden gidiyordu fakat cemre yüzüne bile bakmadan arabaya binip gitti. "İnsan telefonunu unutur, cüzdanını ne bileyim ceketini falan unutur. Denizin ortasında sevgilisini unutmaz" Ali alay ederek şunları söyledi. Tabii esas çocuk sinirlenmişti "Ne diyorsun oğlum sen" sinirle bağırdı. Sonra yine bağrış çağrış işte.
Giderken adının Hazal olduğunu öğrendiğim kız Vefayı ve bizi akşamki konsere davet etmişti.Evvveet arkadaşlar sonundaa kitabı bitirdim yazmayı çok istiyordum ve yazdım umuyorum ki beğenirsiniz🫶🏼 Eğer sevilirsen devam etceeemmm huhuhuuu:))

ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Story|tozluyaka
Teen Fictionİşte her şey o zaman o konserde oldu.. Etraftaki insanların bağrışları.. Abim..