Metronun içinde , boş boş oturuyordum . Görevli adam gelip sordu ;
- Nereye gideceksiniz hanımefendi ?
Biraz bekledim . Sorusunu tekrarladı ;
- Nereye gideceksiniz ?
Biraz daha düşünüp , bir internet kafeye gitmeye karar verdim. Ve yanıtladım ;
- En yakın internet kafeye lütfen .
- Peki .Metro ilerledi . Tek tek inmeye başladılar . Yaklaşık 15 dakika sonra, bir internet kafenin önünde durdu metro . Aşağı indim .
Hava buz gibiydi . Üşümüştüm . Çantamdan ceketimi çıkarıp , üstüme giydim. İçeriye girip , bir masaya oturdum . Bilgisayarı açıp, arama motoruna babamın adını yazdım.
Fısıldayarak tekrarladım adını ;- " Michael NİCKOL "
Sonuçlar şok ediciydi! Aynen şöyleydi ;
- " İsyancı adam , tutuklandı !!! "
- " Büyük isyanı çıkaran adam ! "
- " İşte o adam ; Michael NİCKOL !! "Haberlerden birine tıkladım Haberde babamın şehirde isyan çıkardığı ve tutuklandığı yaziyordu . Şaşkın bir ifade ile etrafa bakınıyordum .
Birden onu gördüm. Tatlı bir ifade ile bana bakıyordu. Beni gözleri ile süzüyordu . Sanki bir şey söylemek istiyordu . Ama söyleyemiyordu . Ona tarif edemediğim bir yakınlık hisettmiştim.
Belki de o bana yardımcı olabilirdi ...
Birden konuşuverdim . Çünkü bakışları değişmişti .Daha farklı bakıyordu.
- Niye böyle bakıyorsun ?
- Saçların ?
- Ne saçların ?
- Mavi ! Yoksa sen de onlardan mısın?
- Ne demeye çalışıyorsun?
- Hani şu saçını boyatanlardan, şu zenginlerden.
- Hayır! Benim saçlarım doğuştan mavi! Hem senin de saçının bir perçemini kırmızıya boyamışsın.
- Evet . Çünkü ben devlete karşı çıkan bir gruptanım. Bu grubun tüm üyeleri saçının bir perçemini kırmızıya boyar. - Hımm ...Sordu bana ;
- Bu adamı tanıyor musun ?
- Hangi adam ?
- Bilgisayarda aradığın.
- O benim babam.
- Gerçekten mi ?
- Yalan mı söyleyeceğim ? Bana olayı anlatır mısın ?
- Baban şehirde yapılan haksızlıklara isyan etmiş . Polislerde babanı tutuklamış.
- Peki şu an nerede ?
- Bilmiyorum. Ama onu bulmana yardım etmeyi çok isteriz .Karşıma çıkan ilk kişiye güvenemezdim .
- Belki ...
- Sen düşün . Kararını verince biz seni gelir alırız . Nerede oturuyorsun ?
- Bilmiyorum.
-Nasıl yani ?
- Bugün evden kaçtım.
- Sana yardım edebilirim. Hadi gel benimle .
- Peki.İnternet kafeden çıktık. Bir taksi durdurdu. Yolu tarif etti şoföre. Yaklaşık 20 dakika sonra, Okula benzeyen ve genişbir bahçesi olan bir yerin önünde durduk . Bir okuldan daha büyüktü.
- Gel benimle .
Onu takip ettim . Daha adını bile bilmediğim biriyleydim . Hayatımda yaptığım en büyük saçmalıktı bu !!!
Sanki aklımdan geçenleri biliyormuş gibi ;- Buarada, adım Lorense .
- Ben de Jennifer.Büyük bir girişten okula benzeyen yere girdik . İçeride tonlarca genç vardı.
Şaşkın bir ifade ile Lorense ' a baktım.
- Gelsene hadi .Asansöre binip 8. Kata çıktık. 8. Kat çok sessizdi. Otel gibiydi . Bir kapının önünde durdu ve kapı koluna bir kart okuttu. Kapı bip sesi çıkarıp , açıldı.
İcerisi çok geniş değildi . Tatlı ve sade bir odaydı işte.- Sen buraya yerleş , dinlen. Ben de Müdüre haber vereyim .
- Peki .
- İyi geceler .
- İyi geceler .Odadan çıktı ve kartı bana verdi . Çantamdaki eşyaları dolaba yerleştirdim. Alt cekmecedeki pijamaları alıp giydim. Yatağa uzandım.
Hiç bilmediğim bir yerde , bilmediğim insanlarlaydim ....
Uyumaya çalışıyordum. Ama uyuyamıyordum . Birden saatim çaldı.
Arayan Luna ' ydı. Açtım. Fısıldayarak konuşuyordu ;- Abla ?
- Luna ? Ne oldu ablacım ?
- Hiç ! Merak ettim seni .Ne yaptın ?
- Çok uzun hikaye sonra anlatırım.
- Peki. Birşey isteyebilir miyim ?
- Tabikide. Söyle ?
- Bana masal okur musun ?
- Tamam. Rapunzel ' i anlatayım mı ?
- Olur ! En sevdiğim !!!
- Başlıyorum o zaman !Bir varmış, bir yokmuş ...
Masal bittiğinde, o çoktan uyumuştu.
Saati kapatıp , uyudum .Sabah uyandığımda, saat 7 olmuştu.
Yataktan kalkıp, yatağımı topladım. Pijamalarımı çıkarıp, kıyafetlerimi giydim . Üzerime koyu mavi uzun kollu bir tişört giydim .Altına da siyah deri bir tayt .Oda telefonu çaldı. Acaba arayan kimdi? Telefonun başına geçtim . Arayan Lorense ' tı .
- Günaydın .
- Sana da günaydın ! Ne oldu ?
- Şey kahvaltı birazdan başlayacak kantine in istersen .
- Kaçıncı katta kantin ?
- 2 . Katta .
- Tamam . Hemen iniyorum . Görüşürüz!
- Görüşürüz !Kapattı . Kartı da alıp , dışarı çıktım . Asansöre binip , 2. Kata bastım . Aşağı inerken , 5. Katta durdu ve Biri bindim kafamı kaldırdığımda Lorense ' I gördüm ! Binen oydu ! Şansa bak !
- Merhaba !
- Aaa ! ? Seni tanıyamadım !Tatlı bir gülümseme ile bakıyordu bana .
Ben de ona tatlı bir gülümseme ile karşılık verdim. 2. Kata geldik . Hızlı adımlarla asansörden indim . Kantine girdik. Açık büfeydi. Biraz sosis , biraz börek ve bir de yumurta aldım. Lorense bana 1 bardak portakal suyu verdi .Onu da tepsime koydum . Lorense 2 kız ve 1 erkeğin olduğu bir masaya doğru ilerliyordu . Peşinden gittim . Birlikte oturduk. Kızlardan biri bana sıcak kanlı bir şekilde bakıyordu. Ona karşı bir yakınlık hisettmiştim. Diğer kız ise , çok
soğuk gelmişti bana . Oğlan olan ;- Merhaba ! Yenisin galiba ?
- Evet .
- Adın ne ?
- Jennifer. Senin ?
- Benim de Brady ! Tanıştığıma memnun oldum !
- Ben de !Yemeye devam ettim . Kızlardan gıcık olan konuştu ;
- Burada kalıcı mısın ? Yoksa gidici mi ?
Şu sorunun saçmalığına bak ! Kovar gibi !!! Terbiyesiz ! İnadına söyle bir cevap verdim;
- Kalıcı canım! Kalıcı ! Bu soruyu sormanın sebebini öğrenebilir miyim ?
- Hiç ! Merak ettim ...
- Peki !Kıza yalandan gülümsedim . Lorense kızı sevmediğimi anlamıştı .Konuyu değiştirmeye çalıştı ;
- Eee , yeni aşçının yemekleri nasıl sizce? Bence yenisi daha güzel yapıyor .
Kimse cevap vermedi . Yemeğimi bitirip, hemen şu masadan kalkmak istiyordum.
Son lokmamı da yiyip masadan kalktım.
Lorense ;- Jennifer bekle!
- Ne oldu ?
- Saat 12 de meydana gel konuşacaklarımız var .
- Peki. Görüşürüz!
- Görüşürüz!Sabırsızlıkla saatin 12 olmasını bekliyordum ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Saçlı Kız
Adventure"Ben hiçbir zaman pes etmedim veya vaz geçmedim . Biliyorum her problemin bir çözümü ve her şeyin sonu var ama bendeki şey sonsuzluğun anahtarı olabilir . "