☆ Bölüm 3 ☆

600 24 2
                                    

Odama çıktım. Acaba bana ne söyleyecekti ? Odamda biraz kitap okudum ardından oda telefonu çaldı ;

- Jennifer ?
- Lorense ? Sensin değil mi?
- Evet ! Benim ! Hadi bahçeye çık !
- Tamam ! Görüşürüz!
- Görüşürüz!

Çok merak ediyordum. Acaba ne söyleyecekti ? En sevdiğim parfümden
sıktım. Biraz da açık pembe parlatıcımdan sürdüm dudaklarıma. Galiba onun için süsleniyordum . Ben de kendime inanamıyorum ! Galiba ondan hoşlanıyorum. Yok yaaa . Yok öyle bir şey yok!

Odadan çıkıp , asansöre bindim . Zemin Kata bastım. Aşağı indim . Kapıdan çıktım. İşte ordaydı . O uzun çam ağacının altındaki bankta, beni bekliyordu . Seslendim ;

- Lorense !!
- Jennifer !! Gelsene !

Yanına koştum . Bankın sağ tarafındaydı . Ben de soluna oturdum .
Söze girdi . Kalbim yerinden çıkacaktı ;

- Bak Jennifer, bu gruba girebilmek o kadar kolay değil ! Bir sınava girmek gerekiyor.
- Nasıl bir sınav ?
- Senin güçlerini ölçecekler.
- Ne zaman ?
- Yakın zamanda.
- Nerede ?
- Hologramik labirentte.
- Oda ne ???
- Gerçekten olmayan bir alanı oraya uyarlıyorlar . Bir gözlük takıyorsun ve içeri giriyorsun olanları bir tek sen görüyorsun biz ise film gibi izliyoruz.
Girmeden önce sana bir durum veriyorlar . Sen de dışarda 30 dakikada plan yapıp içeri girip, planını uyguluyorsun.
- Zor gibi gözüküyor.
- Çok zor değil merak etme.
- Beni çalıştıracaksın değil mi ?
- Evet , ama ondan önce yapmamız gereken bir şey var.
- Ne ?
- Seni müdür ile tanıştırmalıyım . Ama seni pek seveceğini sanmıyorum.
- Neden ki ?
- Saçlarından dolayı .
- Uff , şu saçlarımdan çekmediğim kalmadı !!
- Merak etme , ben ona saçlarının doğuştan mavi olduğunu söylerim.
- Tamam .
- Hadi gidelim müdüre!

Pek istediğim gibi gitmedi . Daha farklı olabilirdi. Neyse , daha önemli işlerim var . Lorense Müdür ' ün kapısını çaldı ve adının "Monica Joseph "olduğunu söyledi . İçeriye girdik ;

- Lorense ? Tanıştırır mısın bizi?
- Tabiki ! Adı Jennifer.
- Tanıştığıma memnun oldum!
- Ben de!
- Demek bize katılmak istiyorsun ?
- Evet!
- Peki neden ?
- Çok uzun hikaye .
- Senden anlatmanı istedim !!

Asabi kadın ! Ne yaptık ki ? Sadece uzun olduğunu söyledim! Hem illa bir sebebi mi olmalı ?

- Benim babamı isyan çıkardığı için hapise attmışlar. Onu kurtarmak istiyorum.
- Michael Nickol mü bahsediyorsun?
- Evet ! O benim babam!
- Böyle bir adamın kızı olmak, onur verici olmalı!
- Öyle tabi ki ! O benim babam olduğu için, çok şanslıyım.
- Evet öylesin ! Ama hala böyle bir baban olmasına rağmen saçlarının mavi olmasına anlam verebilmiş değilim.
- Efendim, benim saçlarım doğuştan mavi!
- Çok tuhaf !!
- Evet, öyle ...
- Gerçekten bize katılmak istiyor musun?
- Hem de çok istiyorum !!!
- Madem öyle , haftaya salı saat 15 . 30 da , 4. Katta seni bekliyor olacağım !
Lorense sana gerekli açıklamaları yapar ! İyi şanslar !!

Odadan çıktık. İçimde büyük bir sıkıntı basmıştı . Bu sınavı almam gerekiyordu . Kadın iyi kalpliydi ama biraz katıydı. Lorense ' tan çalışmak için kitap istedim .Birlikte kütüphaneye gittik. Bana uygun bir kitap buldu. Ardından , birşeyler atıştırmak için kantine gittik birer elma aldık .

Anlayamıyorum, bu kadar kısa sürede nasıl birbirimize bağlandık . En çokta bana acıyordur diye korkuyorum. En nefret ettiğim şeydir bu . Evet , şu an kötü bir durum içinde olabilirim ama ben çok güçlüyüm beni hiçbir güç yıkamaz. Hep dimdik duracağım .

Lorense la vedalaşıp, odama çıktım . Perdeyi açıp , pencereden dışarıyı seyrettim . Ne kadarda çok bina vardı ,
uzunlu, kısalı .Bu şehirde bana yer yoktu , anladım . Gözlerim doldu . Birden ağlamaya başladım . Neredeydim ben ? Kim bunlar ? Ne yapıyorum ?

Ama alışacağım . Ben kendime inanıyorum .

...Çünkü ben çok güçlüyüm ...

Camın eşiğine çıktım ve elime bir kitap aldım . Onu okumaya başladım . Okumaya konsantre olamamıştım çünkü çok yüksekteydim . Her saniye göz ucuyla aşağı bakıyordum . Nedense kendimi sınıyordum . En sonunda dayanamayıp eşikten ineyim derken , neredeyse aşağı düşüyordum!
Elimi boşa salladım. Tuttuğum şey ile kendimi içeri çekecektim. Kalbim yerinden çıkacaktı. O anda elime perde geldi . Perdeyi sımsıkı tuttum ve kendimi çektim. Kurtulmuştum! Neredeyse ölüyordum! Nefes nefese kalmıştım . Kalbim hala çok çok hızlı atıyordu . Sakın olmaya calıştım. Ama daha demin neredeyse ölecek olmam , beni hala korkutuyordu. Bir daha asla çıkmayacağım o eşiğe !

Ben kendi kendime söylenirken oda telefonu çaldı ;

- Alo ?
- Lorense ? Ne oldu?
- Akşam yemeğine gelmiyor musun ?
- Evet ...
- Neden ?
- Aç değilim.
- Emin misin ? Sesin pek iyi gelmiyor . Ne oldu ?
- Gerçekten aç değilim. Gelmek istemiyorum !
- Peki . Sen bilirsin!

Galiba sinirimi ondan çıkarmıştım . Saçmaladım resmen ! Çocuk bana hal hatır soruyor, ben ise ona bağırıyorum. Ne kadar da salağım ! Neyse , yarın kahvaltıda ondan özür dilerim .

Mavi Saçlı Kız Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin