-04-

37 6 0
                                    

1 gece ve birkaç saattir tanıdığım bir gerizekalıyla hiç tereddüt etmeden gay bara doğru yürüyorum. Ne oldu bana, ne ara bu kadar iradesiz oldum bilemiyorum. Geçerli bir bahanem var. Bu adam bana büyü yaptı. Başka türlü bu hale gelmem imkansız.

Küçük çocuklar gibi zıplayarak yolun ortasından giden bir civcivim var. Onunla ne yapacağım bilmiyorum. Nereden aldım başıma bu belayı, onu da bilmiyorum. Onu seviyor muyum, bilmiyorum. Sevmiyor muyum, bilmiyorum. Ne düşüneceğimi bile bilmiyorum. Bildiğim ve bilmek istediğim tek bir şey var, gülüşü..

"La la la la la.."

"HYUNJİN KENARA GEÇ ARABA ÇARPACAK!"

Araba gerçekten çarpıyordu ona. Çarpsa üzülmezdim de, başıma kalırdı. Tamam kimi kandırıyorum, üzülürdüm. Hem de çok.

Hafif de yağmur yağmış gece. Araba Hyunjine çarpmamak için direksiyonu çevirince üzerine su sıçrattı.

"Sen bir aptalsın."

"Çarpmadı be abartma."

"Keşke çarpsaydı."

Dudaklarını büzdü. Bu adamın belli huyları var. Dudaklarını büzer, durduk yere güler, her boka ağlar, fırsat buldukça beni öper, bir de aptal aptal konuşur. Ama ne yaparsa yapsın beni ona bağlayan bu huyları olduğu için bir şey yapamıyorum.

Bara ulaşana kadar konuştu. Hiç susmadı. Başımı öyle ağrıttı, öyle ağrıttı ki, bir an dengemi kaybedip yere düşüyordum. O tutmasaydı..

"Yakışıklı sen iyi misin?"

"İyiyim Hyunjin. Bırak."

Onu her terslediğimde üzülmüş gibi yapıyor. Gönlünü almaya yeltenince de öpüyor. Rol yapmayı seviyor.

"Geç hadi içeri, geldik."

Yine çocuklar gibi zıplayarak mutlu mutlu girdi içeri. Arkasından ben de hızlıca girdim. Bir halt yer, bir şeyi kırar, birine sarkar falan. Aman diyeyim.

İçerisini anlatmama gerek yoktur. Berbat bir yer. Bu adam bayılıyor sanırım böyle yerlere.

"Hyunjin yanımdan ayrılma."

"Tamam."

"Hyunjin."

"Ha?"

"Gay bar diye bir yer olduğunu nereden biliyorsun?"

"Tamam pavyonda büyüdük de,
cahil değiliz. Biliyorum gay bar diye bir yer olduğunu."

"Tebrik ediyorum seni."

Hepsi dalgasına da olsa, adam iltifat etmemi ciddiye alıyor. Gelip yine boynumu öptü.

"Hyunjin beni burada öpme."

"Neden?"

"Burada sadece gayler var ya hani."

"Ne olmuş yani? Sevgiliyiz sanar yanımıza gelmezler."

"Ne sanarlar!?"

"Sevgili. Muhtemelen senin hiç bir zaman sahip olmadığın şey."

"Nereden biliyorsun? Belki oldu."

"Olmamıştır. Eminim."

Gözlerime bakıp gülümsedi. Bar sandalyelerinden birine oturdu. Barmen ona ne içeceğini sorarken ben de etrafı izliyordum. Kendi cinsine neden ilgi duyarsın ki..

"Sen ne içeceksin yakışıklı?"

Elini çenesine koymuş, gülümseyerek bana bakıyordu.

"Zıkkım istiyorum. Dibini."

"Ona da şarap."

"Şarap istemedim."

"Seviyorsun sen. Sus."

İçecekler gelir gelmez Hyunjin kendi bardağını kafasına dikti.

Barmenin Hyunjin'e bakışından rahatsız olmaya başladım. Olmamak elde değil ki. Islandığı için vücut hatları fazla belli oluyordu.
Barmen bakışlarıyla yedi çocuğu. Kıskanmıyorum. Adamın bakışları gerçekten rahatsız edici. Hyunjin de fark etmiyor. Tek bildiği içmek.

Belinden tutup kulağına fısıldadım.

"Adam sana bakıyor."

"Baksın."

Üçüncü bardağı kafasına diktikten sonra barmene gülümsedi.

"Bir daha."

"Adam sana bakıyor diyorum ve sen baksın mı diyorsun?"

"Evet. Ne olacak?"

"Tamam karışmıyorum."

Dördüncü, beşinci, altıncı, hatta yedinci bardağını da bitirdi. Hyunjin'in her içişinde barmen kendinden geçip hayran hayran ona bakıyordu. Hyunjin baksın dedi ya, hiç karışmadım. Adamın bakışlarıyla taciz edildi haberi yok.

"Hyunjin. Ben lavaboya gidiyorum."

"Taamam canımmm."

Zaten kör kütük sarhoş olmuş, daha ne kadar içebilir diyip çok da acele etmedim. Etmediğime de pişman oldum. Geldiğimde ikisini dip dibe gördüm.

Hyunjin'in rahatsız olduğu çok belliydi. Adam inatla öpmeye çalışıyordu. İyi oldu Hyunjin. Bak kendi başının çaresine.

Hyunjin iyice yüzünü buruşturdu. Barmen çirkin yada yaşlı da değildi. 20'lerinde yakışıklı bir adamdı. Anladım ki, Hyunjin öyle herkese yanaşmıyor. Ben de ona yanaşmadım. Söylemiştim ona, beni dinlemedi.

Hyunjin beni fark edince bağırmaya başladı.

"Al beni şunun elinden! Becerecek beni!"

"Becersin."

"LAN NE DEMEK BECERSİN!? YARDIM ETSENE!"

Adam bizi duyunca uzaklaştı da, yapmıştı zaten yapacağını. Bir şey olmamış gibi tekrar Hyunjin'in yanına oturdum. Barmen özür diledi. Biraz alkollü olduğunu, kendini kontrol edemediğini söyledi.

"Gidiyordum ama ben elden!?!"

Sarhoş konuşması da mükemmel bu adamın. Her şeyi mükemmel.

Sarhoşluğundan da gelen öpme isteği yine devreye girdi, milletin içinde öpmeye başladı beni. Boynumu öptü, dudaklarımı öptü. O bayağı kaptırmıştı kendini. Her ne kadar karşı koyma yeteneğimi yitirmeye başlamış olsam da, orada onunla öpüşemezdim. İtmeye çalıştım geri geldi, öpme dedim dinlemedi. Zaten ne zaman dinledi ki beni.

"Hyunjin sana geldiğimizde de söyledim. Beni öpme burada."

Öyle sarhoştu ki, zaten dinletemediğim sözümü bu sefer hiç dinletemiyordum. Barmene oda sordu. Yine başlıyoruz..

Bir şekilde iteleye iteleye soktu beni odalardan birine. Düşmemek için ona tutunmak zorunda kalıyordum, normal değil ama onun ıslak bedenine dokundukça içimde bir şeyler kıpırdıyordu. Yatağa öylece bıraktı beni. Soyunmaya başladı. Yüzümde en ufak bir ifade, en ufak bir duygu bulunmazdı. Şaşkınlık, istek, aşk, iğrenme..Sadece izliyordum onu. Benim soyunmamı beklemeden yapıştı dudaklarıma. Kaç dakika öpüştük, kaç saat kaldık orada bilmiyorum. En sonunda yorulup yanıma bıraktı kendini. Bıraktığı gibi de uyudu...

Pavilion - HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin