-03-

40 6 0
                                    

Hâlâ birbirimize sarılırken çocuk gibi sesler çıkarıyordu.

"Yakışıklı biraz daha burada kalabilir miyiz?"

"Kalalım lanet olsun. Kalalım."

"Yehuu!"

Mutlu olmuştu sanırım. Bu kez yanağımdan öptü.

"Yakışıklım, adın ne?"

"Sanane."

"Yaa ama sen de hiçbir şey söylemiyorsun."

"Niye söyleyeyim? Sen benim bir şeyim değilsin."

"Olayım o zaman."

"Neyim olmayı planlıyorsun?"

"Bilmem."

"Bir şeyim olana kadar sana bir bok söylemeyeceğim."

"Aman be!"

Bir kez daha kaşlarını çattı. Daha bozmayı bile başaramadığımız yatak örtüsünün ucundan tutup üzerime attı.

"Ne yapmaya çalışıyorsun lan yine!? Sana da yumuşamaya gelinmiyor! Hemen cıvıtıyorsun!"

"Bana bak! Bana ters davranılmasından nefret ederim tamam mı!? Sana bir şey demiyorsam şımarma!"

"İyi ki bir şey demedin lan! Gidiyorum ben. Kendin ne bok yiyorsan ye, duvarlarla mı konuşuyorsun ne yapıyorsan artık. Orası sana kalmış."

"Gitmee!"

Bu adamdan bıktım. Yemin ediyorum bıktım.

"Ne var civciv?"

"1.Nereye gidiyorsan beni de götüreceksin.
2.Ben civciv değilim, benim bir adım var."

"1.Seni hiçbir yere götürmüyorum.
2.Senin gibi bir sanat eserinin bir ada sahip olması beni çok şaşırttı."

Dudaklarını büzdü..yataktan kalkıp kapıya yaslandı. Sanki geçemeyecektim.

"Beni de götüreceğini söyleyene kadar buradan dışarıya adımını atamazsın yakışıklı."

"Burada kal işte. Ne diye seni de götürmemi istiyorsun ki, sarı kafa?"

"ÇÜNKÜ BU BOK ÇUKURUNDA DAHA FAZLA KALMAK İSTEMİYORUM! AYRICA ADIM HYUNJİN! CİVCİV YA DA SARI KAFA DEĞİL!"

Tekrar ağlamaya başladı. Dün böyle değildi. Her şeyi dalgaya vuruyor, asla alınmıyordu. Rol mü yapıyor, çok kişilikli mi, gerçek kişiliğini yeni mi gösteriyor emin olamıyorum. Bulmaca gibi adam.

Sevinince ben sinir oluyorum. Ama üzülünce nedense ben de üzülüyorum.

"Tamam Hyunjin. Gel benimle."

"Gel benimle" diyene kadar hüngür hüngür ağlıyordu. Ama o cümle ağzımdan çıkar çıkmaz eski haline geri döndü. İşte bundan bahsediyorum. Bu adamın hiçbir davranışı ötekini tutmuyor.

"Gerçekten mi?"

"Hmhm. Gerçekte-"

Lafımı bitirmeden dudaklarıma yapıştı..Uyuşturucu gibi, bana iyi gelmiyor olsa da bağımlılık yapıyor bu adam.

Bu sefer karşılık vermek istedim. Zaten gay değilim diyip dursa da geceden beri yapmadığı şey kalmamıştı. Ben karşılık versem ne olurdu ki?

"Gidelim mi artık?"

"Gidelim yakışıklı."

Bir süre bir şey söylemeden gözlerimin içine baktı. Hafiften gülümsüyordu. Aslında gülümsemiyorken bile gülümsüyordu. Öyle bir garip yüze sahipti.

"Bana bakman bittiyse, hadi. Çekil kapının önünden."

Karşı gelmedi. Dediğimi yaptı. Beni şaşırtıyor. Ondan beklenecek davranış değil bu. Ben kapıyı açtıktan sonra elimi tuttu.

Arkamı dönüp yine ne yapmaya çalışıyor diye baksam da bir şey demedim. Saldım artık. Ne dersem diyeyim dinlemiyor. İstediğini yapsın.

Mekana inip ödeme falan yaptıktan sonra o lanet yerden çıktık. Biraz yürüdük. Nereye yürüdüğümüz hakkında hiçbir fikrim olmadan.

"Yakışıklı hoşuna gitti herhalde. Hiç bırakmıyorsun elimi."

Sırıttı.

"Sen zırlama diye tutuyordum. Al bıraktım."

"YAA! BIRAKMA TUT ELİMİ!"

Sinirden gülmeye başladım.

"Ya çocuk sen manyak mısın? Tutayım mı tutmayayım mı karar ver."

"Öp."

"Ne yapayım?"

"Öp."

"Oldu. Başka?"

"Başka yok. Öp."

"Sokağın ortasındayız, farkında mısın!?"

"Sokağın ortasında olmasak öpeceksin yani."

Yine sırıttı.

"Senin dişlerini sökerim çocuk."

"Aa neden yakışıklım?"

"ÇOK GÜZEL GÜLÜYORSUN ÇÜNKÜ! GÜLME ARTIK!"

Sanırım söylememem gereken bir şey söyledim. Bakakaldı.

"Ben mi..?" Dedi sesini olabildiğince kısarak.

Utanıp tek kelime bile söyleyemeden arkamı dönüp hızlıca yürüdüm. Söylediğimin şaşkınlığını üzerinden atınca o da arkamdan koşmaya başladı. Yavaş mı koşuyor, hızlı mı yürüyorum, aramıza çok mu mesafe girdi, bir türlü bana yetişemedi.

"Yahu adam! Söyleyen sensin, ne diye utanıyorsun!? Deli misin!?"

"En az senin kadar deliyim Hyunjin!"

Sanırım durdu. Adımlarını duyamıyordum. Ufak bir kahkaha attı. Arkam dönük olduğuna dua ettim. Onun gülüşünü görünce kendimi kaybediyorum çünkü..

Gülüşünü düşünürken ben de durmuşum. Yanıma gelip elini omzuma attı.

"Bunu silahım olarak kullanacağım."

"Neyin olarak kullanıyorsan kullan. Şimdi söyle. Nereye gidiyoruz?"

"Senin evin var mı?"

"Ev denemez ama..var işte bir yer."

"Çöp kutusunda mı yaşıyorsun!?"

Bu adamın ani ve saçma sorularını sevmeye başlıyorum.

"Hayır Hyunjin. Çöp kutusunda falan yaşamıyorum."

Boynuma yaklaşıp ufak bir öpücük kondurdu. Ne zaman ağlayacağı, ne zaman güleceği, ne zaman öpeceği belli olmuyor..

"Bir yer seç. Oraya gidelim."

Biraz düşündü.

"Gay bar"...

Pavilion - HyunchanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin