''Nefret, çok güçlü bir duygu. Ben bu duyguyla savaşamam.'' diyip arabadan indim. Gözyaşlarımı o zamana kadar tutmayı başardığım için kendime bir ödül verecektim elbette, ancak 10 dakika sonra kahrolacağımdan da emindim.
Adım attıkça topuklarımdan çıkan sesler, gerçeği beynime vuruyordu adeta. Sevdiğim insanı geride bıraktığım gerçeğini... Çocukluğumdan beri aradığım, beklediğim, bilmeden özlediğim, bulmak uğruna sürekli hatalar yapıp durduğum ve sonunda bulunca da terkettiğim o insanı...
Yıllarca o kitaplardaki saf, masum, çıkarsız aşkı arayıp bulmak istediğim doğru, ancak bulduğumda bu kadar hüzün ve gözyaşı getirmesi bana fazla gelmişti. Belki de aradığım şeyin güzelliğine o kadar odaklanmıştım ki, zorluklarını görünce korkup kaçmak istedim. Üstelik her zorlukla savaşabilecek kadar güçlüydüm ancak 3. bir kişiyle savaşmak, bir nefretle yüzleşmek, beklediğim ilgiyi görememek... Bana çok fazla gelmişti.
Ama durun, benim hikayem bundan çok daha öncesine dayanıyor. 9 ay öncesine kadar... Ben Asrın Soyluer ve bu da benim uslanmaz karakterimin gerçek hayat hikayesi...