"Sevgili Louis,
Her zamanki gibi istediğim şey olmadı. Çocukları döven kişiyi bulduk. Yani bulduk derken arkadaşlarımla birlikte dayak yiyen çocukların yanına gittik ve bunu yapanı zorla da olsa tarif ettirdik. Sonra çocuğu bulduk. Çocuk kaslı, uzun boylu biriydi. Açık söylemek gerekirse yakışıklıydı da. Ama benimle ne ilgisi vardı? Kim olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Ona neden yaptığını sorduk ve ilk önce hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davrandı. Biraz daha zorlayınca gözlerini devirerek benimle yalnız konuşmak istediğini söyledi ve ben arkadaşlarımı yanımdan yolladım. Ona neden o çocukları benim için dövdüğünü sordum. Bana onun da bir eşcinsel olduğunu, sadece haklarımı korumak için dövdüğünü söyledi. Yani ben okulun ortasında dayak yerken beni izleyenler arasında o da vardı. Ona çok teşekkür etmiştim. Bana bir sorun olmadıgını, ne zaman başım belada olursa yanıma gelebileceğimi söyledi. Adımızı birbirimize söyleyip tanıştık. Adı Christian' dı. İyi birine benziyordu. Çok memnun olmuştum. Hiç böyle bir arkadaşım olmamıştı.
Ama eğer sen olsaydın emin ol daha çok sevinirdim. Hem de çok.
Gerçeği öğrendikten sonra hayal kırıklığıyla Christian' la birlikte kantine indim. Ama bir yandan da böyle bir arkadaşla tanıştığım için çok mutluydum. Kantinde seni görünce yine kalbimde bir sızı hissettim. Sanırım sana karşı kalbimin bir yeri her zaman kırık olarak kalacaktı. Kantine girdiğimde bizim tarafa baktın ve o göz göze gelişimizi asla unutmayacağım. Bana baktın. Resmen 5 saniye boyunca gözün üzerimdeydi. Christian' la atıştırmalık bir şeyler aldık ve öylesine konuşmaya başlamıştık. Onun yanında ben çok cılız bir çocuk görünüyordum ama umrumda değildi. O çok iyi bir arkadaştı. Biraz daha konuştuktan sonra zil çaldı ve tekrar görüşmek üzere birbirimize telefon numaramızı verip ayrıldık.
Senin bana olan bakışının verdiği heyecanla girdiğim derslerin hiç birini dinleyemedim. Düşündüm de.. Acaba o çocukları sen dövseydin nasıl olurdu? Benim için belki de küçük, minicik bir umut olur muydu?
Bence o günler gelecek, sen de pişman olacaksın. Bana sıkıca sarılıp, dudağıma küçük bir öpücük verip her gün için özür dileyeceksin. Tamam, bu biraz imkansız olarak görünebilir ama değil.
Senin için çabalayacağım. Gururumu ayaklar altına alacağım, hakaretler işiteceğim ama asla vazgeçmeyeceğim. Bunun için söz veriyorum sevgilim. Senin bir bakışın beni bu hale getiriyor ise, bana sonsuza kadar o şekilde bakmanı Tanrı' ya yalvaracağım.
Seni seviyorum, sakın bunu unutma.
Yazacağım mektupların sana ulaşmaması dileğiyle."
Kalemi elimden bıraktığım gibi ayağa fırladım. Telefonuma mesaj gelmişti ve eminim ki tahmin ettiğim kişiydi. Yatağın üzerindeki telefonumu alarak gelen mesajı okudum.
*Selam, Lou. Sadece doğru numara mı diye kontrol etmek istedim :)*
Gelen mesajla birlikte gülümsedim. Tabi ki doğru numara olduğunu biliyordu, sohbete başlangıc tercihi farklıydi sadece.
*Evet, sanırım doğru numara Chris. :) Nasılsın?"
Cevap beklemeden tuvalete koştum. Acilen çişimi tutmayı bırakmalıydım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
73 Letters || Larry Stylinson ||
FanficBen sadece yazıyorum. Çünkü yazmak beni sana daha yakın hissettiriyor, sevgilim.