BUGÜN NELER OLACAK??

119 6 0
                                    

Dün çok yorulduğumu şimdi anlıyordum. Çünkü annemin sesini duydum. Beni yine kahvaltıya çağırıyordu. Ben kalkmak istedim ama uykum sanki beni esir almıştı. Kafamı kaldırayım sanırsınız kafam 100 kilo... Bu yüzden pes ettim ve uykuma yenik düşüp, yeniden uykuya dalmıştım. Taki o somsoğuk suyu tüm vücudumda hissedene kadar. O somsoğuk suyu tüm vücudumda hissedince ayaklanıp " AAAAAAAAA" diye çığlık attım. Birinin bana kahkahalarla güldüğünü duydum. Sanırım tahmin etmesi zor olmasa gerek. Kafamı kahkaha seslerinin geldiği yöne çevirdim ve bir de " ANNEEEEEE " diye bağırdım. Beni hiç umursamaz bir tavırla gülmesine devam etti. Artık gülmesini kesip bana döndü ve "Bunu hak ettin. " dedi. Bunun üzerine sinirlendim ve kendimi kaybedip " Peki bunu yapmak zorunda mıydın???? Baksana şu halime sırılsıklamım. " diye bağırdım. Sinirlerim gerçekten çok bozulmuştu ve ağlamaya başlamıştım. Benim özelliklerimden bir taneside budur. Sinirlenince kendimi kaybedip bağırırdım ve sonra ağlamaya başlardım. Tıpkı az önce olduğu gibi.... Annem bu durumuma üzülmüş olmalı ki yanıma gelip bana sımsıkı sarıldı. " Bak kızım ben seni üzecek bir şey yapmam, bunu biliyorsun değil mi? " dedi. Ben annemin beni üzecek bir şey yapmayacağına emindim. Bu yüzden evet dercesine başımı salladım. Sonra konuşmasına devam etti. " Sen benim biricik kızımsın. Bunu sakın unutma tamam mı?? Dedi bende içimden Anne bunu asla unutamayacağım... dedim. Sonra bana her zaman attığı beni de anla bakışını attı. Bende ona zaten seni anlayorum bakışımı attım. Bir kaç dakika böyle sarıldıktan sonra o huzur verici sessizliği yine annem bozdu. Ayağa kalkıp " Hadi Hilal'cim okul formalarını giy aşağı inip kahvaltını yap" dedi. Bende " Tamam" dedim ve kafamı salladım.
Bende okula formamı giydim. Çantamı daha sonra hazırlarım diye düşündüm ve hemen aşağıya indim. Annemin masada tek başına olduğunu gördüm. Babamı merak etmiştim. Annemin bir şey demesine izin vermeden atıldım. "Anne babam nerede?? " dedim. Annem de çok sakin bir şekilde " Babanın erkenden bir toplantısı vardı. O yüzden bizimle kahvaltıya kalamadı. " diye cevap verdi. Annem masadan kalkıp kapıya ilerlerken bana " Hilal'cim benim acilen gitmem lazım. Sana söylemeyi unutmuşum. Ofise yeni müşteriler geldi. Onlarla bir görüşmem var. Haaaaaa bu arada sana kötü bir haberim var. " deyince meraklı gözlerle anneme " Neymiş o anne? " dedim. Oda bana " Bugün okula tek gitmek zorundasın. Gördüğün gibi babanında benimde işlerimiz var. Sen tek gidebilir misin? Diye sorunca içimden anne hâlâ görmüyorsun yaaa ben büyüdüm artık büyüdüm. Diye söylendim. Aslında biraz sevinmiştim. Çünkü onlarla okula giderken bana bir sürü soru soruyorlar. Sanki beni sorguya çekerlermiş gibi. Ama emin olun ki hiç abartmıyorum. Her neyse anneme dönüp " Anne Tabiki de tek gidebilirim. Sakın gözünüz arkada kalmasın. " Dedim. Annemde bana aferin dedi ardından da akşam görüşürüz dedikten sonra kapıyı hafifçe kapatıp çıktı. O çıktıktan sonra içimdeki dansçı kızı ortaya çıkardım. Masaya dans ederek gitmiştim. Kahvaltımı yapmam tam tamına yarım saatimi almıştı. Aaaa bakın yeni bir özelliğimi öğrendiniz. Ben yemeğimi çok ama çok yavaş yerim. Hatta akşam yemeğini bazen bir saatte bile zor bitiririm. Neyse artık masadan kalkacaktım ki aklıma bir soru takıldı. BUGÜN GÜNLERDEN NEYDİİİ??
Bende hemen tarihe bakmak için telefona sarıldım. Ve baktım ki bugün günlerden perşembeydi. Tarihe de baktıktan sonra odama çıkacaktım. Merdivenlerden çıkarken aklıma yine bir soru takıldı. ACABA BUGÜN NELER OLACAK?
Bu sorunun cevabını Tabiki de bilmiyordum. Ama bir şeyi biliyordum ki bu sorunun cevabını bulabilmek için olacak seyleri yaşamam gerekiyordu.
Ben bunları söylenirken önüme bile bakmıyordum ve merdivenlerden halâ çıkmaya devam ediyordum. "Ahh" diye inledim. Çünkü dediğim gibi merdivenlerden çıkarken önüme bakmıyordum. Anlamış olmalısınız ki ayağım basamağa takıldı ve ayağımı burktum. Biraz acımıştı ama öyle abartılacak kadar bir şeyim de yoktu. Tekrar yukarı çıkmaya devam ettim. Odama geldiğimde saçımı düzleştirdim ve saatime baktım. Okul saatime az kalmıştı. Hemen çantamı hazırladım ve aşağı indim. Ayakkabılarımı giymiştim tam çıkacaktım ki aklıma anahtarlarımı almadığım gelmişti. Ayakkabılarımı tekrar çıkardım veb anahtarı aldım. Sonra tekrar ayakkabılarımı giydim. Bu sefer her şeyim tamamdı. Gerçekten sonunda evden dışarı adımımı atabilmiştim. Yolda giderken aklıma dünkü yaşadığım olaylar gelmişti. Bazı yaptıklarıma çok kızarken bazılarına da çok gülüyordum. Sonra canım sıkılınca bir iki şarkı mırıldandım. Okulun kapısına geldiğimde Ozan'ı gördüm. Gördüm de görmemezlikten geldim. Tam okulun bahçesine girecektim ki biri bana "Hilalllll" diye bağırdı. Tabi bende bağıranın Ozan olduğunu anlayınca bu sefer de duymamazlıktan geldim. Tekrar girecektim ama bu seferde Ozan kolumdan tutup beni kendine çevirmişti. Gözlerimin içine bakarak "Ooooo Hilal Hanım beni de mi görmezden geliyorsun artık. " dedi. Anlıyacağınız resmen dalga geçiyordu. Bende şeytani gülüşümü atarak döndüm ve dedim ki " Senin diğerlerinden ne farkın varki?? " dedim.
Tabi o buna şaşırmıştı. Ayrıca da çok alınmış olacak ki benimle konuşmayı bıraktı ve okulun bahçesine gidecekti. Ben gitmesine izin verir miydim hiç. Ona doğru bağırarak "Şaka yapmıştım şaka. " Dedim. Oda bunu duymuş olacak ki geri benim yanıma döndü. Kulağıma eğildi ve "Benimle uğraşmak neymiş göstereceğim" dedi. Ama ben korkmadım tabiki de..........
Eeeee şey biraz korkmuş olabilirim belki.
Bende ona "Göreceğiz" dedim. Sonra tam yanından ayrılacakken bana bir teklifte bulundu... Çok şaşırmayın çünkü evlenme teklifi falan değildi. Olsun ama yinede çok sevinmiştim üstelik heyecanlanmıştım da tabi. Bu yüzden kalbim o kadar hızlı çarpıyordu o kadar hızlı çarpıyordu ki size anlatamam. Aslında anlatabilirimde neyse boş verin. Bir an içimden Kızım ne kadarda heyecanlaniyorsun. Bu kadar küçük bir teklifte bile bu kadar heyecanlanırsan evlenme teklifi aldığında kalp krizinden gidersin. Evlenmeden ölürsün mazallah... dedim. Ozan bana " Sınıfa kadar bana eşlik eder misin? "diye teklifte bulundu. Bende "T... tabiki de. " dedim. Sonra bana el hareketleriyle buyur sen önden geç dedi. Daha doğrusu anlatmaya çalıştı. Bende önden gittim. Ama o benim arkamda kalır mı? Hemen yanıma geldi. Sınıfa gidene kadar hiç konuşmadık. Sonra sınıfa tam gireceğimiz sırada bana bir şey söyledi. Bende söylediği şeye gülmemek için kendimi zorladım. Ama bunu olmadı kendimi tutamayıp gülmeye başladım. O sırada Ozan ben gülünce kendini tutamayıp gülmüştü. İkimizde kahkahalara boğulduk. O yüzden herkes bize bakıyordu. Ben bunu fark edince yüzümdeki o gülücük uçup gitti. Ozan bu durumu fark etmediği için gülmeye halâ devam ediyirdu. Onu durdurmak istemiştim ama o kadar tatlı gülüyordu ki gülmesini bölmek istemedim. Bunu yapmak zorunda olduğumdan dolayı koluna dirseğimle vurdum. Oda gülmeyi kesip bana döndü ve ne oldu dercesine kafasını salladı. Gözlerimle etrafa bakmasını işaret ettim. Oda baktı ve hiç bir şey olmamış gibi yerine geçti. Tabi o yerine geçince bende yerime geçmek zorunda kalmıştım. Yerime geçtiğimde bağrışma sesleri duydum. Ama bir ses bana tanıdık gelmişti. Evet bu Ozan'ın sesiydi. Oraya gitmek istememiştim. Çünkü ben küçükken bir kriz geçirmiştim. Geçirdiğim krizin nedeni ise kavgaydı. O gün bugün kavgalardan korkuyorum. Tekrar yerime oturdum. 4-5 dakika sonra birinin elini omzumda hissettim. O kişiye döndüm ve Ozan'ı gördüm. Bayağı bir sinirlendiği belli olurdu. Çünkü yüzü kıpkırmızıydı. Bana " Sanırım az öncekileri gördün. Sınıfa yeni gelen biri benim yerime oturmuş. Kimin oturttuğunu sordum bana beni buraya hoca oturttu dedi. Eğer hoca oturtmuş olmasaydı şimdi bu halde olamazdı. Neyse sınıfta boş yerlere baktım ama yanlız üç tanesi boştu. Biri sınıfta en gıcık olduğum birinin yanındaydı. Diğeri ise sınıftaki en şımarık kızın yanıydı. Sonuncusu ise senin yanındı. Bende senin yanında oturmaya karar verdim. Çünkü sen hem o kızdan daha az şımarıksın hatta şımarık bile değilsin. Hemde ondan daha da güzelsin. " Dediklerini iyice bir süzdükten sonra bana o kızdan daha güzelsin dediğini anladım.
Ama bende o kızı sınıfın en güzel kızı sanırdım. Ama erkek gözüyle bakıldığında daha farklı görunüyormuş dedim. Sonradan yanıma oturdu ve dedi ki " İzınsiz oturdum ama bir sakıncası var mı? " dedi. Senin için hiç bir sakıncası yok. Ayyyyyyyyyyy ama o kadar tatlı o kadar yakışıklı ki onun yanında resmen büyüleniyorum. Bende ona "Yooooo bir sakıncası yok. " diye cevap verdim ve anında hoca sınıfa girdi.
.................
6. Dersimiz Tarih'ti. Ve o kadar çok sıkıcı geçmiştiki zilin çaldığında oynayasım gelmişti. Ama rezil olmak istemezdim. Oturmak için kantine gittim. Boş bir masaya oturdum. Canım yine sıkılıyordu. Bende telefonumu çıkarıp bir şeylere baktım. Sonra karşı sandalyeye biri oturdu. Bekletmeden söyleyeyim zaten tahminde etmişsinizdir o kişi Ozan'dı.
Bana "Haftasonu müsait misin? " diye bir soru sordu. Bende yanıt olarak "Evet ne oldu ki??? " dedim. Oda "Birlikte buz patenine gitsek?? Ne dersin hem eğlenmiş oluruz. Allah' ım beni o haftasonunun acımasızlığından kurtarmak için gönderdiğin bir melek bu sanki. Tam evet diyecektim ama kafama bir şey dank etti.
Ona " Senin haftasonu bir işin yok muydu??? " diye sorduğumda şok olmuştu. Sonra " Şeyyyy aslında sana yalan konuşmak istemiyorum. O işim.... O işim..... sendin. Yani seninle vakit geçirmek için öyle bir yalan söylemiştim. " O zaman anladım ki asıl şoku ben geçirmiştim. Ozan bana seninle vakit geçirmek istiyorum demişti. Hilal bir an önce kendine gelmen gerek. Ona cevabını vermen gerek ya şimdi ya hiç... " Tamam madem benim için bir yalan söyledin bende benim için söylediğin yalanın karşısında seninle geliyorum. " dedim. Aslında gitmek için can atıyordum. Bu yalan meselesi de benim bahanem oldu. Sonra bana hadi beraber sınıfa gidelim der gibi bir hareket yaptı. Sonra beraber sınıfa gittik.
........................
Bir günün daha sonuna geldik dedim içimden. O sırada da etrafa göz gezdiriyordum annem yada babam gelmiş miydi diye... Ama kimsecikler yoktu. Hava kararmıştı. Zaten her zaman öyle oluyordu biz okuldan çıkarken..Çünkü okuldan akşam çıkıyorduk. Bende daha kimse gelmez diye düşündüm. O yüzden de eve doğru yürüyordum. Ama korkak korkak yürüyordum. Biraz gitmişken yanımda bir araba durdu ama ben kafamı çevirip bakmadım bile. Çünkü çok korkmuştum. Belki sapık mapık olabilirdi. Sonra bana seslendi. Bende adımı nereden biliyor diye şaşırdım. Daha fazla daalyanamayıp arabadaki kişiye baktım. Baktığımda öyle bir rahatladım öyle bir rahatladım ki.... Tabiki Ozan'dı. Arabadan indiği anda boynuna aniden sarıldım. Sonra ne yaptığımı anlayıp geri çekildim.... Bana döndü ve "Neden tek başınasın burada.? " diye sordu. Bende utandım ve "Sanırım ailem beni almaya gelmemiş. " diye cevap verdim. Oda zor durumda olduğumu anlamış olacak ki bana
"Hadi atla" dedi. Bende buna çok sevindim ama belli etmedim. Önce istememiş gibi yaptım ama sonradan çok ısrar etti ve ona peki deyip arabaya bindim. Bindikten sonra düşündüm de o benim KURTARICI MELEĞİM ' di.

BEN SENİNİM...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin