❝Geçmişe gidiyor bazen aklım. Yine eskisi gibi olsak ya, ben hiç ağlamamış sen hiç gitmemiş gibi..❞
✿
Mesaisi biten Minsun çantasını alıp dükkandan çıktı. Biraz yürüdükten sonra duvarın dibinde duran Chan'ı fark etti.
Chan yemek yerken Minsun'u görünce kendini kötü hissetmişti. Hele boşları toplamaya geldiğinde Minsun'un kızaran gözleri kendine küfür etmesine sebep olmuştu. Jimin ile olan yakınlığını yanlış anlamasını istemiyordu. Aslında bundan sonra yoluna bakmayı tercih etmişti ama yine de gidemedi kendini açıklamak istedi, elinde değildi.
Minsun bakışlarını önüne kitleyip yanından geçmeyi planlıyordu. Artık yorulmuştu.
Chan yanından geçen Minsun'un elinden tuttu.
"Minsun biraz durur musun konuşalım."
Minsun sesli bir şekilde ofladı, elini çektikten sonra cebine koyup döndü.
"Efendim Chan, efendim ?"
Bıkkın çıkmıştı sesi.
Chan elini ensesine koydu.
"Bizi yanlış anladın."
Minsun anlamayarak baktı yüzüne.
"Yanımdaki kızdan bahsediyorum. Aramızda düşündüğün gibi bir şey yok, çocukluk arkadaşım sadece."
"Chan bunları bana neden anlatıyorsun ? Hakkındaki hiçbir şey umrumda değil."
Umrundaydı hemde fazlasıyla.
"Lütfen artık beni rahat bırak. Yoruldum anlıyor musun yoruldum."
Geri dönüp hızlı adımlarla yürümeye başladı. Chan yine geçen seferki gibi arkasından baka kaldı. Bu nereye kadar böyle gidecekti ?
Minsun bu sefer abisine mesaj atarak yine o sahile gitti.
Denizin karşısına oturdu.
Chan'a umrunda olmadığını söylese de elbette umrundaydı. O kızın Chan'ın gamzelerine dokunurken kalbinin nasıl ağırdığının farkındaydı. Chan aralarında bir şey olmadığını söylese de kıskanmıştı kızı. Ona dokunabilmesini kıskanmıştı.
Aklı eskilere daldı yine.
"Kalbimin sana söyleyecekleri var duymak ister misin ?"
Minsun anlamayarak Chan'ın yüzüne baktı. O sahilde tanıştıktan sonra yavaş yavaş yakın olmaya başlamışlardı. Sık sık oraya gidip sallanıyorlar, Okula birlikle gelip gidiyorlar hatta sınıfta bile yan yana oturuyorlardı.
"İsterim." dedi Minsun merakla.
Chan biraz yaklaşıp kendine çekti Minsun'u. Kafasını kalbine yaslayıp konuştu.
"Minsun diye attığını duyabiliyorsun dimi ?"
Minsun kendi hızlanan kalbi yüzünden Chan'ın kalp atışlarını duyamıyordu. Biraz daha sokuldu göğsüne.
Chan devam etti.
"Seni ilk gördüğüm günden beri kalbim bu şekil atıyor. Elim eline gözüm gözüne değsin istiyorum. Güne seninle başlayıp günü seninle bitirmek istiyorum. Ağlasan da gülsen de yanımda ol istiyorum."
Minsun duydukları karşısında gözlerinin dolmasına engel olamadı. Kafasını göğsünden kaldırıp yukarı kaldırdı, tam gözlerinin içine baktı Chan'ın.
"Yanımda olacak mısın ?"
Minsun tebessüm ederek kafasını aşağı yukarı salladı. Chan tepkisi karşısında ona kocaman sarıldı. Ayrıldıklarında belindeki elleri çekmedi, kocaman gülümsemesiyle sevdiği kızın gözlerine bakmaya devam etti.
Minsun ellerini omzuna koyup parmak ucuna yükseldi önce sağındaki gamzesini öptü. Chan'ın gülümsemesi daha da büyürken sol gamzesine de bir öpücük kondurdu. Chan'ın gamzeleri Minsun'un zaafiydı.
Minsun ayrılırken Chan belindeki ellerini sıkılaştırıp dudaklarına kapandı. Minsun karşılık verirken ellerini boynuna doladı. Ayrıldıklarında ikisinin de gözleri parlıyordu.
Minsun sesli bir şekilde gülüp konuştu.
"Artık istediğim her an gamzelerine dokunup öpebileceğim.."
Ellerini iki yana açıp devam etti.
"..herkes duysun ben şuan dünyanın en mutlu insanıyım."
Minsun gözünün önüne gelen anıyla gülümsedi. Ne kadar özlediğinin farkına gün geçtikçe daha çok varıyordu. Keşke dedi keşke yeniden o güzel gamzelerine dokunabilsem. Ama imkansız olduğunu kendi de biliyordu. Son kez denize baktıktan sonra eve gitmek için yol aldı..
✿
[BÖLÜM SONU]
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitmesin Hikayemiz | Christopher Bang Chan
FanfictionVe ekledi.. "Beni karanlığının içine çekiyorsun." Min Sun duyduğu cümle karşısında öylece kaldı. İki senedir biraz olsun Chan'la nefes almışken şimdi niye böyle olmuştu ? Sadece sustu, susuyor gözükse de içinde fırtınalar kopuyordu. Onu asıl üzen...