✿
Sensiz geçen kaçıncı pazartesiydi bilmiyorum, saymayı da bırakmıştım zaten. Geri gelmeyeceğini bilerek saymaktan vazgeçmem pek uzun sürmemşti. Deliririm sanmıştım sensizlikten. Sadece bir odada çürüyene kadar yaşarım sanmıştım. Bir bitki gibi güneş aldığım ve sulandığım kadarıyla yaşamımı devam ettirebilirim sanmıştım.
Hiçbir şey sandığım gibi olmamıştı.
Tabiki her şey zordu, hâlâ da zor. Ama seni dinlemeliydim. Bana kazandırdığın ışığımı söndürmemeliydim. Sözümü tutmalıydım. Sonunda sana kavuştuğumda seni mutlu bulmak için bunları yapmalıydım.
Dediğin gibi yaptım; en sevdiğim yerlere gidip en sevdiğim şeyleri yedim ve en sevdiğim insanlara sohbet ettim. Bunları yaparken hep yanımda olduğunu aklımdan çıkarmadım. Çünkü sen bana demiştin; elimi sol göğsüme koyduğumda, doğan güneşte, gökyüzünde süzülen kuşta, gece beliren yıldızda, bazen denize vuran dalgalarda veya bir şarkının sözünde var olacağını.
Hissettim de biliyor musun ? Her seferinde seni hissettim.
Çok zorlandığım zamanlar da oldu. Hatta pes etmek istedim. Ama her seferinde aklıma gamzelerin geldi. Bana darılırsan onları bir daha hiç göremezsem diye korktum. Yolun sonunda kavuşacağız sevgilim. Yanına gelmeme daha ne kadar var bilmiyorum ama emin olabilirsin, yanına gelmeyi çok istesem de bunu kendi ellerimle yapmayacağım.
Elimde papatyalarla yine geldim yanına. Narince toprağına bıraktım. Dolu gözlerimle okşadım. Ellerimi kıvırcık saçlarında gezdirmek varken toprağında gezdiyor olmam hâlâ canımı yakıyordu.
"Anne, Chan abi nasıl biriydi ?"
Bakışlarımı Aecha'ya çevirdim. Yüzümde güzel bir tebessüm oluştu.
"Chan abin görebileceğin en mükemmel kişiydi. Gülüşünde parıltılar saklardı. Bakışları güvende hissettirirdi. Bir konuşurdu şiir dinliyormuşsun gibi gelirdi. Kendinden çok sevdiği insanları düşünürdü. Onlara umut olmayı severdi. Zeki ve çalışkandı. Şarkı söylemeyi severdi. Yürüyüş yapmadığı bir gün bile yoktu. Acı yemekten hep kaçınırdı. Ortamlarda en çok o eğlenirdi..."
Kendimi tutamadan hakkında ne çok şey söylemiştim. Ama Aecha bundan memnun gibiydi.
Aecha'yla tanıştığımda beş yaşındaydı. Aynı Chan gibi gamzeleri ve kıvırcık saçları vardı. Kızımız olsa bu kadar benzerdi ona. Bana tanrının bir hediyesi gibiydi. Tam kendimden vazgeçmişken tanışmıştık. Şimdi ise tanışmamızın üstünden beş yıl geçmişti.
Aecha, adı gibi sevgi dolu bir kızdı. Onunla bir parkta karşılaşmıştım. Ben artık yaşadıklarıma son vermek adına denizle bakışırken, kaybolduğunu söyleyip birden elimi tutuvermişti. Dediğim gibi Chan'a benziyordu. O gün bunu fark ettiğimde Chan tarafından gönderildiğine inanmıştım.
Onu yetimhanesine bıraktıktan sonraki bir hafta hep aklımdaydı. En sonunda gidip evlat edinmek istediğimi söyleyip onu yanıma almıştım. İyi ki de yapmışım bunu.
Aecha bana nefes olmuştu.
"Bizi gökyüzünden izliyordur dimi anne ? Beni sevmiştir dimi ?"
Gülümsedim.
Yere çöküp onun boyuna geldim. Bir elimle elini tutarken diğer elimle kıvırcık saçlarını okşamaya başladım. Gözlerimi de parlayan gözlerine kitledim. Merakla sorduğu sorunun cevabını bekliyordu.
"İzliyordur tabi bebeğim. Seni o kadar çok sevmiştir ki yanaklarını sıkıp öpemediği için hayıflanıyordur."
Aecha elini azğına kapatıp küçük bir kıkırtı çıkardı. O kadar tatlıydı ki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bitmesin Hikayemiz | Christopher Bang Chan
FanfictionVe ekledi.. "Beni karanlığının içine çekiyorsun." Min Sun duyduğu cümle karşısında öylece kaldı. İki senedir biraz olsun Chan'la nefes almışken şimdi niye böyle olmuştu ? Sadece sustu, susuyor gözükse de içinde fırtınalar kopuyordu. Onu asıl üzen...