𓆸

549 51 16
                                    

❝Keşke hep böyle yanıbaşımda olsan

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

❝Keşke hep böyle yanıbaşımda olsan..❞

Chan vardıklarında Minsun'u aynı şekilde kucağına alıp apartmandan içeri girdi. Minsun'u sıkıca tutarken şifreyi girip içeri geçtiler. Direkt odasına adımlayıp yatak başlığına yaslanacak şekilde oturttu Minsun'u.

"Sıcak bir şeyler yapayım sana.."

Konuşmasına devam ederken dolabına yöneldi. İpli bir eşofman ve kendine dar olan tişörtlerinden birini çıkarttı.

"..sen de biraz daha iyi hissedince giy bunları daha rahat olursun."

Minsun bir şey demeden kafasını salladı. Chan odadan çıktıktan sonra telefonunu alıp abisine, arkadaşında kalacağına dair bir mesaj attıktan sonra yavaşça kalkıp kıyafetleri giymeye başladı. 

Chan elindeki sıcak kahveyle odaya geri döndü, kapıyı tıklattı.

"Girebilir miyim, giyindin mi ?"

"Giyindim girebilirsin."

Chan, ayakta kendi kıyafetleriyle duran Minsun'u görünce hafiften sırıttı. Kendine en dar gelen tişörtü bile ona oldukça bol gelmişti.

Minsun geri yatağa oturunca Chan da yanındaki sandalyeye geçti.

Chan sorup sormamak arasında kalsa da merakına yenik düşüp konuştu.

"Artık babanla yaşamıyor musun ?"

Minsun elindeki bardakla oynarken Chan'a baktı.

"Hayır yaşamıyorum."

Buruk bir gülümseme sundu.

"Senin gittiğin günden beri onla yaşamıyorum."

Chan duyduğu cümleyle bakışlarını kaçırdı. Aklına Avustralya'ya gittiğinde Minsun'un da  okula dönmediği geldi.

"Minsun okula neden geri dönmedin ?"

Minsun kaşlarını çattı.

"Bunu sormak için biraz geç kalmadın mı Chan ?"

Chan yere bakıp kafasını kaşıdı. Minsun ise kızgınlığını bir kenara bırakıp anlatmayı düşündü. Şuan Chan'ın yanında olmak ona o kadar iyi geliyordu ki.

"Senden ayrıldıktan sonra bi süre daha sahilde oturup eve gittim.."

Chan şaşkınlıkla kafasını kaldırdı.

"Yine babamla tartıştım ama bu seferki diğerlerinden farklıydı. Abim gelmeseydi belkide.."

Gözü doldu Minsun'un aklına geldi yine o kötü günler.

Chan biraz daha yanına yaklaşıp bir cesaretle elini tuttu. Minsun birden ağlamaya başladı. Daha da yaklaşıp sarıldı bu sefer. 

"Özür dilerim, hiç sormamalıydım."

Minsun'un ağlaması daha da şiddetlendi. Babasını gördüğünde içine kaçan gözyaşları da çıkmıştı gün yüzüne. 

Biraz sakinleyince Chan geri çekildi.

"Biraz uyumak ister misin hm ?"

Minsun kızarmış gözleriyle aşağı yukarı kafasını salladı. Chan örtüyü açıp yatmasını sağladıktan sonra üstünü örttü.

"Bir şey olursa ben içerdeyim, seslenmen yeterli."

"Teşekkür ederim Chan."

Chan gülümseyip odadan çıktı.

Mutfağa geçip kendine bir kahve yaptı. O kadar dolmuştu ki yeniden kendinden nefret etmeye başladı. Kim bilir babası ne yapmıştı. Bu sefer yanında olamayışına küfretti.

Masaya oturup ellerini başının arasına aldı. Kendini tutamadan sessizce ağlamaya başladı. Kendi yaşadıklarına, Minsun'la yaşayamadıklarına, Minsun'un -hâlâ bilmese de çoğunu- yaşadıklarına..

Kendini toparladıktan sonra yüzünü yıkamak için banyoya geçti. Yüzünü yıkayıp çıktı.

"Chan."

Minsun'un sesini duyunca telaşla odasına ilerledi. Kapıyı açıp içeri girdi.

"Bir şey mi oldu ? İyi misin ?"

"Sakin ol iyiyim."

Chan rahat bir nefes aldı.

"Şey.. sadece uyuyamıyorum ben."

Chan çekinse de sorusunu yöneltti.

"Yanında yatmamı ister misin ?"

Sonra telaşlandı birden.

"Şey..yani..sadece yardımcı olmak için.."

"Olur Chan. Uyumak istiyorum sadece."

Gerçekten sadece uyumak istiyordu. Chan eskisi gibi saçlarını okşarsa belki rahatça uyuyabilirdi.

Chan yanına adımlayıp yatağın örtüsünü açtı sonra da içine girdi. İkisinin de kalbi heyecandan hızlı hızlı atıyordu. Sadece bir gecelik tüm nefreti, kırgınlığı, acıyı hepsini geride bırakıp birbirlerine merhem olup uyumak istiyorlardı.

Chan kollarını açarken Minsun yavaşça sokuldu. Kafasını Chan'ın göğsüne yasladı. Chan saçlarını okşarken Minsun gözlerini kapattı. Chan'ın huzur dolu kokusu hala aynıydı. Minsun o kadar özlemişti ki bu kokuyu içine çekmeyi.

Chan da ondan farksız değildi. Saçlarına dokunmak, kokusunu içine çekmek kalbini huzurla doldurmuştu. 'Keşke hep böyle yanıbaşımda olsan.' diye geçirdi içinden Chan.

Minsun iyice uykuya dalınca Chan narince kafasını öptü. Bu huzur dolu anla gözlerini kapattı.

[BÖLÜM SONU]

Bitmesin Hikayemiz | Christopher Bang ChanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin