Luna her sabah yaptığı rutin işerini yapmaya başlamıştı. Ama bugün biraz daha erken... Sınıfça gidecekleri bir gezi vardı ki bu en yakın arkadaşlarıyla okul dışında görüşmek için en büyük fırsattı. Maddi durumları çok iyi olmadığı için çoğunlukla annesine böyle şeyleri söylemezdi bile. Sevmezdi de. Ama bu hem uygun hem iyi bir gezi olacaktı. Annesi Violet, Luna'nın ne kadar iyi düşünceli bir çocuk olduğunu bilirdi. Eğer annesinden parayla ilgili bir şey istemişse kesinlikle onun için değerliydi. Bu yüzden izin vermişti.
Babası yıllar önce geçirdikleri trafik kazasında ölmüştü. Bu kaza maddi durumlarının kötüleşmesine neden olan şeydi. Ama maddi durumları iyi olduğu zamanlarda da cebi delik bir aile değillerdi. Çok koymamıştı. Tek umursadıkları ölen Austin olmuştu...
***
Luna küçük bir sırt çantası hazırlayıp evden ayrıldı. En yakın arkadaşları Lara, Matilda, Carlos ve Felix de geziye gelecekti. Zaten birinin gelmediği yere diğerleride gitmek istemezlerdi.
Lara, güzel ve anlayışlı bir kızdı. ama arkadaşlarının kılına zarar gelse dünyayı yakardı. Bir keresinde sırf Luna'nın yanından geçerken bir çocuk ona çarpmış ve özür dilememiş olduğu için kavga başlatıp az daha disiplinlik oluyordu. Çok zarif bir kızdı. Onun sert yüzünü görmeyen tüm erkekler ona ağzı açık baksada umurunda değildi. Arkadaşları ve babası haricindeki tüm erkeklerden tiksiniyordu. Güzelliği ele avuca sığmazdı. Arkadaşları ona arada "Bella" diye seslenirdi.
Matilda, saf kalpli hiçbir zaman kötü düşünmeyen bir kızdı. Aşırı olan iyi kalbi yüzünden başına bir iş geldiğinde hemen dostları koşmak zorundaydı. Kendini savunmuyordu. Diğerlerine göre daha dayanıksızdı. Ama gruptaki kişilerin yaralarını hep o sarardı. Kavgalardan uzakta da olsa hep destek olurdu.
Carlos, guruptaki en aklı başında kişi olabilirdi. Ufak kavgalarda önce karşı tarafla konuşurdu. Arkadaşları değerliydi ama bir duman gördüğü anda yangın sanmazdı. İlk başlarda ne kadar Matilda'ya karşı hisler beslediğini sansada bu sadece yanılmadan ibaret kalmıştı. Hoşlandığı birisi yoktu. Carlos hem annesinden hem babasından çok küçükken ayrılmıştı. Ailesi onu bırakmak zorunda kalmıştı. Ama şu anda görüşüyorlardı. Yine de anne ya da baba diye seslenmiyordu. Bu sözleri asla kullanmayacaktı.
Felix, grubun yakışıklısıydı. Aşık olmayı isteyen tek kişiydi. Birinin hayatına girip tüm planlarını bozmasını ve beraber tekrardan inşa etmelerini bekliyordu. Ama asla yanlış işlere bulaşmamışdı. Gerçeğe dayalı bir kişiliğe sahipti. Tüm grubu o birlemişti. Hepsini ilk görüşte aynı kafadan olduklarına kendini inandırmış ve hepsiyle arkadaş olmuştu. Devamını getirmek daha kolaydı.
Grup 6. sınıfta sınıfa Felix'in yeni gelmesiyle kurulmuştu. Ondan önce dörtlü aynı sınıfta arkadaşlardı fakat yakın değillerdi. Şu anda 9. sınıftılar ve hâlâ aynı okuldalardı. Sınıfları aynı değildi ama tüm 9. sınıflar aynı gezide olacağı için beraber gezeceklerdi. Luna ve Matilda, Lara, Felix ve Carlos aynı sınıftaydı. Çok ayrılmamışlardı.
Biraz sonra Luna okulun kapısından içeri adım attı. Herkes bahçedeydi. Sınıflar bölük bölüktü. Luna, Matilda'ya selam verdi fakat kalabalıkta diğerlerini göremedi. Otobüse bindiklerinde hâlâ görmeye çalışıyordu. Matilda "Boşuna arama sınıflar teker teker gidiyor. Onlar bizden iki şube önde oldukları için on dakika önce gittiler," dedi. Evet Diğerleri C, Luna ve Matilda E şubesinde okuyorlardı.
Biraz sonra otobüsleri hareket etti. İki kız biraz sohbet ettikten sonra kulaklıkla müzik dinlemeye koyuldular. Arka taraflarda, çift kişilik bir koltuğa yan yana oturmuşlardı. Matilda cam kenarında oturuyordu. Kafa kafaya vererek aynı playlisti dinlemeye başlamışlardı.
Yaklaşık yarım saat sonra otobüs durdu. Kızlar kulaklıklarını çıkartıp ne olduğuna baktıklarında herkesin indiğini görünce kendileride ayaklandılar. Aşağı indiklerinde arkadaşları onları karşıladı. Lara hemen Matilda'ya, ardından Luna'ya sarıldı. Erkekler sadece "Hoşgeldiniz gençler," demekle yetindi. Öğreticilerinin birkaç adet uyarısını dinledikten sonra beşli hemen gezintiye koyuldular. Burası bir ormandı. Ama gezi bu kadar değildi. Ormandan sonra bir müzeye gideceklerdi fakat müze Matilda'nın tüylerini ürpertiyordu. Carlos onun bu korkaklığıyla dalga geçiyordu fakat bu dostçaydı ve Matilda'nın alındığı falan yoktu. Ormanda gezintiye devam etmeye koyuldular.
Biraz sonra Luna'nın karnının gurultusu sayesinde herkes açlığını hissetti. Yanlarında getirdiği bazı yiyecekleri yemek için yere bir örtü serdiler ve üzerlerine oturdular. Ama Lara oturduğu yerde taş olduğundan dolayı bir türlü rahat edemiyordu. Örtüyü kaldırıp baktı fakat taş yoktu. Heryer yeşillikten ve kumdan ibaretti. Yeniden oturdu fakat hâlâ rahatsızdı. Diğerleri Lara'nın bu halinden rahatsız olup örtüyü komple kaldırdılar. Hepsi oturduğu yere bakarken mor bir ışık göründü. Ne olduğunu anlamamışlardı. Carlos elleriyle kumu kazdıkça ışık dahada büyüdü. Kazmaya devam ederken ışık söndü. Hepsi şaşkındı. kazdığı kumları tekrar yerlerine iterken avuç içi kadar mor bir ışık saçan taş gördüler. Evet ışığın kaynağı buydu. Ama taşa pek benzemiyordu...
Evet taş sansalarda taşa benzemiyordu. Dokusu tam sert değildi. Matilda ve Luna öğreticilerine gösterme fikrini önerdiler. Felix ise "Bir çocuğun oyuncağıdır. Elinden düşmüş, gitmiştir. Atın gitsin," dedi. Ama Lara ve Carlos onlar gibi düşünmüyordu. Onlar paranormal olaylara herkesten daha çok inanıyorlardı ve bu taş onlar için tanıdıktı! Bunu ne atabilir ne de öğreticilere gösterebilirlerdi. Bu onlara aitti. Taş onlara gelmişti! Bu onların macerası olabilirdi!
Luna'nın kafası karışıktı. Felix ise hâlâ aynı fikirdeydi. Önemsiz olduğunu düşünüyordu. Matilda ne hissedeceğine emin değildi. Kime güvenmeliydi onu düşünüyordu.
"Tamam diyelim ki bu çok önemli bir şey-" Lara sözünü bölmüştü. "Önemli!" demesiyle Matilda cümlesini değiştirdi. "Tamam bu çok önemli taş... ya başımızı belaya sokarsa? Madem bu kadar önemli o zaman başımıza bela alırız," dedi. Carlos "Ne güzel işte macera olur bize," dedi. Ama bu sefer Luna atıldı. "Matilda haklı olabilir. Başımıza bela alamayız. Bana bir şey olursa annem yaşayamaz. Ben risk almak istemiyorum," dedi. Diğerleri endişesinin nedenini anlamıştı. Annesinin babasının ardından ayakta kalmasının tek nedeni Luna olmuştu. Lara Felix'e döndü. "Felix. Belki bu macerada şu senin aramaktan mezara girdiğin 'hayatının aşkını' bulursun ha. Ne dersin?" dedi. Felix onları kollarını bağlayarak dinleme moodundan çıkıp konuşmaya başladı. "Arkadaşlar alınmayın ama bu taşın paranormal olduğuna cidden inanıyor musunuz?" dedi. Carlos "Neden inanmayalım? Sen değil misin kitaplar yalan söylemez diyen? Bu taş dediğin şey tüm büyü kitaplarında var." dedi. Felix usanmadı, vazgeçmedi. "Evet kitaplar söylemez ama yazanlar söyler. O kitaplar yalandan başka bir şey değil. Eğlence amaçlı şeyler o kadar. Onlara inanmayı kesin," diye arkadaşlarını uyardı. Ama Lara ve Carlos vazgeçmeyecekti. Felix "İyi tamam. Varım! Ama başımız belaya girerse hepinizin canına okurum. Eğer bu taş sıradan bir taş ise ya da sadece oyuncaksa bir gün boyunca Lara ve Carlos bize istediğimiz her şeyi alacak. Anlaştık mı?" dedi. Carlos ve Lara sevinerek başlarını salladılar. Matilda ve Luna'ya döndüler. "Benim cevabım açık. Luna varsa varım yoksa zaten hiçbirimiz yokuz," dedi Matilda. Tüm başlar Luna'ya döndü. Arkadaşlarını kırmak mümkün olmadığından kabul etmekten başka şansı kalmadığını anlayıp kafasını olumlu anlamda salladı. O anda tüm orman Lara'nın sevinç çığlığını haykırdı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Sihri
FantasyAy ve Güneş ne kadar güzel ise o kadar tuhaftı hayat. Bir gün kalkıp uzaya gitmek isteseniz gidemezsiniz. Ama onlar gitti! Her şeyini kaybeden bu çocuklar sonu getirdi. Dünya'ya geri dönecekleri günü beklerken Dünya kıyamete 'Merhaba' dedi... "İçimi...