Tüm takım limanın öbür tarafına koşmaya başlamışlardı. Koşarken Lara bir anda yere kapaklandı. Çantasındaki taşlar yere düşerek zarar gördüler. Hepsinin ışıkları gel git yapmaya başlamıştı. Carlos Lara'ya kalkması için yardım etti. Daha sonra taşları fark ettiler. Lara hepsini avucuna aldı. Bir anda tüm taşlar göz alıcı derecede parlamaya başladı. Ve tekrar boyut değiştirdiler...
Gözlerini açamadan bir kadın sesi kulaklarını çınlattı. "Kimsiniz?!" diyordu ses. Gençler zorlukla gözlerini açtıklarında beklediklerinin aksine yaşıtlarında bir kızla karşı karşıya geldiler. Sesin sahibi gözlerini kapattı. Derin bir nefes alırken alnında sanki fosforlu kalemle çizilmiş gibi olan bir göz gözükmeye başladı."Siz kötü birisi değilsiniz. Özellikle Felix ile çok ortak yönümüz var. Sizinle iyi anlaşıcaz çocuklar" dedi kız. "Sen nesin?" diye sordu Carlos. "Ah doğru kendimi tanıtmadım. Ben Esta. Bir periyim. Ama merak etmeyin. Önceden sizin gibi dünyalıydım. İnsan yılıyla..." peri sözlerini söyledikten sonra düşünmeye başlamıştı. "...ortalama dört senedir dünyadan ayrıyım. Siz bu taşların devamını neden arıyorsunuz?" diye sordu Esta. Diğerlerinden cevap gelmeyince "Tamam tamam. Önce sakinleşelim. Beni takip edin," diyip güzel ve narin kanatlarıyla uçmaya başladı. Diğerleri mecburen onu takip etmeye başlamışlardı.
"Peri kızı!" diye ona seslendi Felix. Esta ona dönmeden "Adımla seslenebilirsiniz." dedi. "Esta... bizim arkadaşlarımızın üçü parmak kadar. Onlar nasıl eski boyutlarına gelecekler?" diye sorusunu tamamladı Felix, elindeki deniz kabuğundan kafasını uzatmış üç küçük canlıya bakarken. "Siz bu taşları bulma işinde bayağı ilerlemişsiniz. Şu ana kadar bu kadar ilerleyen olmamıştı," diye cevap verdi Esta. Daha sonra elini salladı. Önüne dönüp uçmaya devam etti. "Hiç bir şey olmadı," dedi Felix. Esta durmadan "O deniz kabuğunu yere bırak," dedi. Felix dediğini yaptı. "Arkadaşlarınızda oradan çıksınlar zahmet olmazsa..." dedi Esta. Parmak boyutunda olan çocuklar kabuktan çıktı. Çıktıkları anda eski hallerine geldiler. "Şimdi takip etmeye devam edin," diye seslendi Esta. Sanki arkasında bir gözü daha vardı.
Uzun bir süre Esta'yı takip ettiler. Karanlık yolda ilerlerken bir anda Esta durup arkasını döndü. Onlara renkli tozlar üfledi. Çocuklar gözlerine girmemesi için gözlerini kapattılar. Açtıklarında rengarenk, insanlardan eser olmayan, her yeri bitkilerin kaplamış olduğu ve hayvanların kendi halinde dolaştığı bir evrende olduklarını gördüler. Önlerinde Esta yoktu. Bir anda Esta tekrar belirdi ve "Evreninize hoşgeldiniz çocuklar," dedi. Evan "Evrenimize mi?" diye sordu. "İyi de biz dünyalıyız. Bizim Dünya'da olmamız gerekiyor," diye devam ettirdi cümlesini. "Burası dünya," dedi Esta. Carlos buranın Dünya olmadığını söyledi. "Hayır çocuklar burası Dünya. Burası Dünya fakat buraya insanlar giremez ve normal bir insan buranın varlığından haberdar olamaz. Buraya sadece bizim gibi dünyada insan iken daha sonra başka bir varlığa dönüşenler bulunur," diye anlattı. Burası sihirli bir kalkanla korunuyor ve o kalkan insanların burayı görmemesini sağlıyordu.
Esta anlattıktan sonra yanına bir oğlan geldi. "Esta. Misafirlerimiz kim?" diye sordu oğlan. "Çocuklar bu Otis. Kendisi benim ikizim. Ve kendisi İblislerin Kralı. Ah... Bu arada bende Perilerin Tanrıçası'yım. Otis bunlar Carlos, Lara, Matilda, Luna, Felix ve Evan," dedi Esta. Otis memnun olmuşa benzemiyordu. "Neden buradalar?" diye sordu. "Saintas pour," diye cevap verdi Esta kardeşine. Otis "Saintas?" dedi soru sorar bir halde. Esta olumlu anlamda kafasını salladı.
Gençler söylediklerinden hiçbir şey anlamıyordu. Hangi dilde konuştuklarını bile anlamamışlardı. Esta onlara döndü. "Saintas pour S.A.Y dilinde 'Taşları buldular" anlamına gelmekte," diye açıkladı. Matilda "S.A.Y?" diye sordu. Otis onlara dönmeden "Sihirler Alemindeki Yaratıklar!" dedi ve arkasını dönüp gitmeye başladı. Arkasından Esta bağırdı. "Hey! Senin işlerin yok. Benimse tonlarca işim var. Misafirlerimizi sen gezdireceksin!" dedi kardeşine. Otis bir anda Esta'nın yanında belirdi. "Onları buraya getirmeden önce bana sormalıydın o zaman." diye çıkıştı Otis. "Hey! Saintas fien to gror!"° dedi Esta. "NOM WEY GROR! NİM SO PRORİN!"°° diye bağırdı Otis. Esta afallamıştı. Yüzü değişmişti. Sadece yüzü değildi değişen. Rengarenk kıyafetleri bir anda sadece siyah ve kırmızı renklere bürünmüştü. Bu sefer afallayan Otis oldu. "Hayır, hayır, hayır! Sakin ol!" diye bağırdı Otis. Sesinde endişe vardı. Esta resmen onu duymuyordu. Bedenine ağaç köklerini andıran şeyler oluşmaya başlamıştı. Otis kardeşine sarılıp kulağına bir şeyler fısıldadı. Esta kendine geldi. Diğerlerine dönüp "Özür dilerim..." dedi kısık ve pişman bir sesle. Diğerleri hâlâ anlayamamıştı. Otis "Hadi sen işlerini hallet. Ben davetsiz misafirlerimizi gezdiririm," dedi isteksiz olduğunu belli eden bir sesle. Esta ona anlamlı bir şekilde baktığında "Yonia pos!"°°° diye söylendi Otis. Esta gülümsedi ve gözden kayboldu. Otis diğerlerine döndü "Baştan tanışalım. Ben Otis Wearpue," diye kendini tanıttı. "Evet İblislerin Kralıyım. Fakat bu benimde bir İblis olduğum anlamına gelmiyor. Ben sadece onların kötülük yapmalarının aşırısını kontrol ediyorum," diye işini anlattı Otis. "Aşırısını kontrol ediyorum derken? Madem onları kontrol edebiliyorsun neden kötülük yapmalarına izin veriyorsun?" diye sordu Matilda. Otis ona döndü ve "İnsanlar kendi seçimlerini yapabilmeli. Tanrı İblisleri insanlar doğru seçim yapabilsin diye yarattı. Dünyada sadece iyiler olursa Dünya iyi bir yer olmaz," diye açıkladı. Matilda anlamamıştı ama yinede sustu. "Ben ne kadar zihinlerinizden geçenleri anlayabilsemde sizin kendinizi tanıtmanızı istiyorum," dedi ve diğerlerinin ona kendilerini tanıtmasını bekledi. Felix öne çıkıp "Ben Felix Reed," dedi. Otis ona döndü "Ama ben sana aşk adamı diyeceğim," dedi gülümseyerek. Carlos önce çıktı ve "Ben Carlos Lerapls. Bunlarda-" dedi ama Otis sözünü kesti. "Herkesin kendini tanıtması daha iyi olmaz mı?" dedi imalı bir sesle. Carlos devam etmedi. "Lara Moosfle," dedi Lara. Luna "Luna Wizard," dedi. "Matilda Dean" diye diğerlerine ayak uydurdu Matilda. Son olarak Evan "Evan Drike," diye tanışma faslını tamamladı. "Tanışma faslı bittiğine göre beni takip edin," dedi Otis arkasına dönerken.
"Ah bu arada seninle daha iyi bir şekilde tanışmamız lazım Evan," dedi Carlos sessiz bir şekilde. Otis duymuştu fakat fark ettirmedi. Yoluna devam etmeyi tercih etti. Evan ise başını sallayarak onayladı. Tanışsınlar ya da tanışmasınlar artık bir ekiptiler. Ve bunu bozamazlardı. En azından bu saçmalıklardan kurtulana kadar...
***
Otis diğerlerine evreni gezdirmişti. Aslında büyük bir yer değildi fakat onları görünce şaşıran tuhaf yüzler fazlasıyla çoktu. Hepsinin doğa üstü varlıklar olması ürperticiydi. Bazıları güzel ve naif bir yüze sahipken bazıları korkunç bir yüze sahipti. Onların iblisler veya onlar gibi kötü yaratıklar olma ihtimalleri yüksekti. Bakışlarıyla resmen tehdit ediyorlardı.
Matilda bundan daha önce hiç olmadığı kadar rahatsız oldu. Ona bakan tüm tuhaf yüzlere kendinin iyi biri olduğunu inanadırmak amacıyla gülümsedi. Fakat bunun pekte işe yaradığını düşünmüyordu.
Lara her ona bakan yüzü garipsiyor ve onlara sanki çocuklardan şeker isteyen amcalar görmüş gibi bakıyordu.
Luna için bu halleri garip gelmemişti.
Felix tırssada belli etmiyor, Carlos ise cesur olduğunu apaçık belli ediyordu. Yalanda değildi; korkmuyordu. Bu yaratıkların kötü niyetli olmadığı içine doğuyordu.
Evan ne haldeydi bunu kendisi bile bilmiyordu. Karışık duygular içerisindeydi. Kütüphaneden aldığı kitabı geri vermek için acele ederken kendini başka bir evrende bulması alışıldık bir durum değildi...___
°Onlar taşların koruyucuları!
°°ONLAR KORUYUCU FALAN DEĞİL! VE SENDE ONLAR GİBİSİN!
°°°Daha fazlasını bekleme!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Sihri
FantasyAy ve Güneş ne kadar güzel ise o kadar tuhaftı hayat. Bir gün kalkıp uzaya gitmek isteseniz gidemezsiniz. Ama onlar gitti! Her şeyini kaybeden bu çocuklar sonu getirdi. Dünya'ya geri dönecekleri günü beklerken Dünya kıyamete 'Merhaba' dedi... "İçimi...