Ormanda yaptıkları gezide buldukları taşı peçeteye iyice sarıp küçük bir poşete koydular. Ne olacağı belli olmaz diye düşündüler. Daha sonra Lara'nın çantasına bıraktılar. Bunu otobüsteyken Carlos ve Lara araştıracaktı. Bulacakları bilgiler değerli olabilirdi. İşlerine yarayabilirdi. Önceden bu taşı gördükleri kitapları araştırdılar. Zor olmadı. Ama daha sonra edindikleri bilgi tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Carlos ve Lara birbirlerine baktılar. Felix anlayamadı. Anlatımdaki kelimelerin anlamlarını bilmediğinden anlamamıştı. "Ne oldu? Ne diyor?" diye sordu. Lara "Bu taş tehlikeli. Ay ve Güneş'in döngüsü bozulabilir!" dedi. bunun üstüne Felix bir kahkaha patlattı. Bu da otobüsteki herkesin ona dönmesine neden oldu. Herkesten özür dileyip arkadaşlarına döndü...
"Felix, Lara ciddi. Daha önce bu taşla karşılaşan insanlar nedensizce öldüler ya da kayboldular ve bulunamadılar" dedi Carlos. Felix inanmak istemediğinden midir yoksa cidden şaka olduğunu düşündüğünden midir belirsiz hâlâ sırıtarak dalga geçiyordu. "Bu taş yüzünden Ay sabah doğarsa sabah mı olur akşam mı?" dedi ve sessiz kahkahalar attı. "Siz kafayı yemişsiniz. İnanmayın ya sizi kekliyorlar hep," dedi ama Lara ve Carlos hâlâ umutsuzca bakıyordu. Felix ciddileşti. "Böyle bir şey olamaz değil mi?" diye sordu. Lara cevap veremedi. Carlos "Bilemiyorum," diye yanıtladı. Lara bir anda Matilda ve Luna'yı merak edip hemen mesaj attı. Luna'nın otobüste midesi bulandığından müzik dinlemek dışında başka bir şey yapmazdı. Matilda'ya mesaj atmıştı. Nerede olduklarını sordu. Evet bu saçmaydı muhtemelen otobüstelerdi. Ama Matilda beklentinin dışında olan bir şekilde "Sizin otobüs yanlış yola falan mı girdi? 10 dakikadır sizi bekliyoruz müzenin önünde," yazdı. Lara okurken şaşkınlık içerisinde kalmıştı. Bir anda otobüsteki diğerlerine baktı fakat hiçkimsecikler yoktu. Peki otobüsü kim kullanıyordu?!
Lara'nın otobüsü incelediğini fark edince diğerleride bakındı ve gördükleri karşısında şoka uğradılar. Otobüste yalnızca üçü vardı. Şoför de dahil başka hiçkimse yoktu. Ama araba sanki usta bir şoför tarafından sürülüyormuş gibiydi. Felix ayağa kalktı. ardından Lara'nın yanındaki Carlos ve cam kenarında bulunan Lara'da korkarak ayaklandı.
Evet şoför yoktu fakat direksiyon sağa sola hareket ediyordu. Üçlünün gözleri fal taşı gibi açıldı. Yetmezmiş gibi gaza da basılıydı. Sanki görünmez bir adam arabayı kullanıyordu.
Matilda tekrar Lara'ya mesaj attı. "Lara! Neredesiniz!? Sizin otobüs geldi fakat siz yoksunuz. Sizin otobüsten inen herkes bi tuhaf. Bir haftadır uykusuz gibi gözlerinin içi kırmızı, altları mosmor. Herkesin gözleri faltaşı gibi açık. Hareketleri robot gibi. Öğreticiler de dahil!" yazıyordu. Lara erkeklere okudu fakat ne diyeceklerini bilemediler. Ardından Matilda tekrar mesaj attı. "Arıyorum telefon çalmadan meşgule atıyor. Neredesiniz siz!?" yazmıştı. Lara "Matilda bizde bilmiyoruz. Otobüsteyiz ama şoför de dahil kimse yok. Ama arabayı kullanan bizim göremediğimiz birinin olduğu kesin!" demişti. Daha sonra tekrar taşın etkilerini okumaya başladı. Taşın olduğu yerde bu taşı görenler dışında herkesin başka bir biçime bürüneceğine ve o kişilerin boyut değiştireceğine inanıldığı yazıyordu.
Lara Matilda'ya anlattı. Yapacakları birşey yoktu. Önce neler olduğunu anlamaları gerekiyordu. Carlos "Matilda'ya mesaj at! Sıradaki taşı bulsunlar," dedi. Lara "Sıradaki taş mı? Onların da başını tehlikeye atamayız," dedi. Felix "Yapabileceğimiz bir şey yok. Sıradaki taş hangi renk? Söyleyin bir şekilde bulsunlar. Ben hayatımın aşkını bulamadan şoför hayalet tarafından öldürülmek istemiyorum," dedi. Lara ve Carlos bu durumda bile aşk peşinde olan arkadaşlarını kınıyorlardı. Ama Lara da başka şansları olmadığını kabullendi. "Sıradaki taş Kızıl," dedi. Ve Matilda'ya "Size bazı bilgiler atacağım. Ve sizde sıradaki taş olan Kızıl'ı, yani Rojo'yu bulacaksınız. Biz Mor, yani Viola tarafından başka bir boyuta geçmişiz sanırım. Diğer taşları toplarsak belki yararı olur. Bazı görseller atıyorum," yazdı.
***
Matilda Luna'ya mesajı okudu. İkisininde kafası karışıktı ve arkadaşları için korkuyorlardı. Ama onlara güvenleri tamdı. Yardım etmeleri gerekiyordu. Biraz sonra Lara'dan bazı görseller geldi. Görsellerde taşların renkleri, isimleri ve bilgileri vardı. En son görüldükleri yerlerde vardı fakat hâlâ oralarda olup olmadıkları bilinmezdi. Ama başka çareleri yoktu. Rojo'nun en son görüldüğü yer İspanya'ydı. Bu yaşta yurt dışına çıkamayacakları kesindi. Yani bir ipucu yoktu. Fakat taşların bilgileri kısmında şu ana kadar görüldüğü yerlerin ortak özellikleri yazıyordu. Rojo hep müzelerde görülmüştü ve bir ülkede birden fazla kez görülmemişti. İtalya'da yani bulundukları ülkede daha önceden görülmemişti. Bir umutları vardı. Fakat şu anda öğreticileri tarafından müzeyi gezeceklerdi. Yani diğerlerinden ayrılmadan bir taşı nasıl arayacaklardı bilmiyorlardı.
***
Lara,Felix ve Carlos otobüsün en arkadaki dörtlü koltuklarında oturmaya başlamışlardı. Burada sıradaki taşın bulunmasını beklemek dışında yapılacak bir şey yoktu. Otururlarken otobüs bir anda durdu. Ve otobüsten bilinmez bir ses "Son durak. Herkes insin!" dedi. Üçlü ne yapacaklarını şaşırdılar. İnmek istemiyorlardı. Nerede oldukları belli değildi. Ama otobüsteki o ses tekrardan "Herkes insin!" dedi sert bir tonla. Carlos dışarıda belki başka bir taş, başka bir ipucu bulabileceklerini düşünerek inmeleri gerektiğini söyledi. Felix inme taraftarı değildi fakat burada ölümü beklemeninde faydasız olduğuna emindi. Mecbur o da Carlos'un fikrinin arkasına sığındı. Lara'ya göre hava hoştu. Ha otobüste yıllarca beklemek ha bilinmeyen bir evrende ölmek. İkiside neredeyse aynı şeydi. Üçlü dışarı çıktılar. Ne bir bitki, ne bir bulut, ne bir tabela; hiç biri yoktu. Her yer kumdan ibaretti. Resmen çöldelerdi. Tek fark hava serindi. Ne sıcak, ne soğuk. Ne tarafa gideceklerini düşünüyorlardı. Lara çantasınsaki taşı çıkardı. Belki bir ipucu verir diye düşündü. Taşı peçete ve poşetten arındırıp yere bıraktı. Işığı sönmüştü. Birden üzerinde Güneş'in dağların arasından gözüktüğü bir resim belirdi. Felix "Bu gün doğumu mu yoksa batımı mı?" diye sordu. Lara "Doğumu" diye cevap verdi. Ve bunun bir ipucu olduğunu anladı! "İpucu!" diye bağırdı. Erkekler ona döndü. "Bu gün doğumu resmi. Yani doğuya gitmemiz gerekiyor," dedi. Carlos "Emin misin? Ya yanlış yönse? Hem doğu neresi bilmiyoruz ki," dedi. Felix "Bence olabilir. Hem başka şansımız yok. Doğu neresi bende bilmiyorum ama bence de doğuya gitmeliyiz," dedi. Lara Güneş'e baktı. Akşam üzeriydi ve Güneş artık tam tepede değildi. Hafif sol taraflarında kalmıştı. Lara sağ tarafını işaret ederek "Burası doğu," dedi. Carlos ve Felix umutla gülümsediler. Lara eline poşeti geçirerek taşı tuttu. Hep beraber Lara'nın gösterdiği tarafa yürümeye başladılar.
***
Luna ve Matilda müzede heryere dikkat kesilmiş taşı arıyorlardı. Adında olduğu gibi kızıl bir ışık bulmayı umut etmişlerdi. Öğreticileri kaç kere onları dinlemeleri gerektiğini belirtsede fark ettirmeden yine taşı arıyorlardı. En sonunda baş öğreticileri Bayan Clara Pride sinirle "Bayan Dean ve Bayan Wizard! Lütfen bilgilerimizi dinleyin. Bir daha sizi uyarmak istemiyorum," dedi. Bayan Dean olarak bahsettiği kişi Matilda, Bayan Wizard olarak bahsettiği kişi ise Luna'ydı. Öğreticileri normalde sakin olsa da bu kadar uyarısına rağmen devam etmelerine katlanamaması normaldi. Daha dikkatli olmaları şarttı. Bir dahaki seferin uyarıyla kalmayacağı kesindi. Bayan Pride onları gezi bitene kadar otobüste bekletebilirdi. Bu da taşı bulma fırsatını elleriyle kaçırmak olurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Sihri
FantasíaAy ve Güneş ne kadar güzel ise o kadar tuhaftı hayat. Bir gün kalkıp uzaya gitmek isteseniz gidemezsiniz. Ama onlar gitti! Her şeyini kaybeden bu çocuklar sonu getirdi. Dünya'ya geri dönecekleri günü beklerken Dünya kıyamete 'Merhaba' dedi... "İçimi...