Matilda ve Luna öğreticilere fark ettirmeden etrafı kolaçan etmeye devam ediyorlardı. Ama müzenin neredeyse sonu gelmişti. Öğreticiler iki adet tarihi eserin daha bilgilerini öğrencilerle paylaştıktan sonra müze gezisi bitmiş olacaktı. Müzenin ardından bir sinemaya gidecek ve geziyi sonlandıracaklardı. Luna bir ışık gördü ve onun Rojo olduğunu sanarak öne atladı fakat Bayan Pride onu gördü. Bayan Pride "Bayan Wizard! Ne yapıyorsunuz?" dedi. Luna hemen bir yalan uydurdu. "Küpem düşmüştü Bayan Pride. Özür dilerim," dedi. Bayan Pride onu son kez affettiğini altını çize çize tekrarladı. Matilda ona Rojo'yu bulup bulamadığını sorduğunda Luna'nın yüzü asıktı. Bulamadığını anlamıştı. Matilda gözlerini başka yerlere dikmeye devam ederken Luna onun elini aldı ve içine soğuk bir şey bırakarak tekrar kapattı. Matilda ona bakarken Luna öğreticileri dinliyormuş gibi yapıyordu. Matilda elini açtı ve metal yüzüğü olduğunu fark etti. Boşuna heyecanlanmıştı. Rojo'yu buldu sanmıştı. Tekrar bakınmaya başlayacakken Luna "Boşuna arama. Bende," dedi. Rojo'yu bulmuştu! Fakat Rojo'nun bulunduğu eli git gide kasılıyordu. Nedenini bilmiyordu ama eli kaşınıyordu. Elinden ışık süzülmesin diye elini daha fazla sıkıyordu ve buda kaşıntının ve kasılmanın yanı sıra acıya sebep oluyordu. Matilda bir şeyler olduğunu fark edip arkadaşının diğer elini tuttu. Ve bir anda herkes sustu. Herşey durdu. Sanki zaman devam etmeyi bırakmıştı. Sadece el ele tutuşan Matilda ve Luna hareket edebiliyordu. Diğerlerine neler olmuştu?
***
Lara, Felix ve Carlos doğu yönünde ilerlemeye devam ediyordu. Hava serindi fakat Felix terlemeye başlamıştı. Lara onun aksine soğuktan titriyordu. Carlos ise resmen hissiz gibiydi. Felix üzerindeki ceketi Lara'ya verip ikisinede faydası olmasını umuyordu. Ama pek değişim olmadı. Hâlâ yolda kum dışında birşey yoktu. İndikleri yer görünmez olmuştu. Kumun rengi ilerledikçe değişmişti. İlk indikleri yerde kırmızıyken sırasıyla, turuncu, hardal ve şimdiyse krem rengine bürünmüştü. Biraz daha ilerlediler. Kum artık bembeyazdı. Hiçbir kusur yoktu. Felix aklına gelen birşeyle krem rengindeki kumların olduğu yerden bir tutam kum alıp beyaz olanların üstüne bıraktı. Krem renkli kumlar beyaza bürünmüşlerdi. Bu kusursuzluğun nedeni anlaşılmıştı. Peki bunun nedeni neydi? Çok sorgulamadılar. Dünya da olmadıklarının farkındalardı. Burada bunları sorgulamak yersizdi. İlerlemeye devam ettiler. Beyaz kumun sonu siyaha gelmişti. ve siyah kumlarda bir kağıt parçası vardı. Kağıt kumların arasına sıkışmış, uçamıyordu. Carlos kağıdı eline aldı. Üzerinde Almanca bazı yazılar vardı. Okulda Almanca dersi alıyorlardı ve Felix sınıf birincisiydi. Carlos kağıdı ona uzattı ve anlamını bilmediği bu kelimenin ne olduğunu bilip bilmediğini sordu. Kağıtta 'Knapp Unter' yazıyordu. "Knapp unter: Hemen aşağıda demek," dedi Felix. Lara hemen kağıdı aldıkları yerdeki kumların arasına elleriyle çukur açtı. Biraz sonra yerin altından yakındaki diğer kumlar çekildi. Ve Putih'i buldular!
Putih, beyaz olan taştı. En güçlü olanlardan birisiydi fakat ışığı sönmüştü. En ufak bir ışık yoktu. Üzerindeki tozları sildiler ellerinin içine aldılar kuma geri bıraktılar ama yok! Işığı geri gelmedi. Mecbur yanlarına alıp yola devam ettilet. Yürürlerken üçüne birden bir esneme geldi. Gözlerini esnedikleri için kapattılar. Ardından Putih'in o güçlü ışığıyla gözleri kamaştığı için daha açamadan gözlerini yumdular. Ve açtıklarında başka bir evrene geçiş yapmışlardı...
***
Diğerleri hâlâ hareket etmiyordu. Matilda ve Luna müzenin girişine gidip büyük saate baktılar. Saat durmuştu. Zaman donmuştu! Matilda Lara'ya mesaj attı. Neler olduğunu bilmek istiyordu ve onlara bunu sormalıydılar. Ne yapmalılardı ki? Matilda "Lara nerdesiniz? Ve nasıl bir haldesiniz? Biz Rojo'yu bulduk ama.... Zaman dondu!" yazdı. Çok beklemeden cevap geldi. "Matilda anladığımıza göre Viola çöl, Rojo zaman ve Putih uzay taşı," yazıyordu. Matilda "Putih?" diye bir cevap yazdı. Lara ona "Beyaz olan taş. Biz onu bulduk ama tekrar boyut değiştirdik. Uzay gibi bir yerdeyiz. Tek fark burada nefes alabiliyoruz," yazmıştı. "Peki bizim ne yapmamız gerekiyor?" diye sordu Matilda. Lara bilmediğini söyleyerek yanıt verdi arkadaşına.
***
Üçlü gözlerini açtığında kendilerini uzayda bulmuşlardı. Tek fark nefes alabiliyor olmalarıydı. Bu sırada Lara bir şey fark emişti. Tüm taşların bir anlamı vardı. Viola çöl taşıydı. Putih uzay ve Rojo ise zaman. Bunların nedenleri olmalıydı ama neydi? Matilda mesaj atmıştı. Onunla mesajlaştıktan sonra diğerlerine döndü. "Uzayda sıradaki taşı nereden bulacağız?" dedi Lara. Carlos "Belki ayrılıp diğer gezegenlere bakmalıyız," dedi. Felix ise "Bencede gezegenlere bakmalıyız fakat ayrılma fikri bence doğru olmaz. Başımıza bir iş gelebilir. Telefonlarımızın şarjı yok. İşimiz ne zaman biter bilinmez," dedi. Lara da başıyla onayladı. "O zaman ayrılmayalım fakat gezegenleri aramak şart. Uzaydayız başka bir yerde olamaz," diye arkadaşlarının fikirlerine saygı duyduğunu belirtti Carlos. İkili kafasıyla onayladı.
Felix "İlk hangisi?" diye sordu. Gazsal gezegenlerin üzerlerinde birşey olamayacağını biliyorlardı. Teker teker sırayla tüm karasal gezegenleri geziceklerdi. Burası uzaydı ama tek farkı nefes alabilmeleri değildi. Güneş onları yakmıyor, uzay onları dondurmuyordu...
***
Müzede hâlâ zaman durmuş bir haldeydi. Ama müzenin sınırlarının dışında hâlâ zaman akıyor, insanlar hayatına devam ediyordu. Şaşırtıcıydı.
Luna'nın elindeki acı git gide artıyordu. Matilda dayanamadı. "Şu taşı bana ver!" dedi. Luna elini açtığında taşın ışığı gözlerini aldı. Matilda hemen çantasından bir poşet çıkarttı. eline geçirip taşı eline aldı. Arkadaşının eline sürmesi içinse krem verdi.
Luna "Buldum!" dedi. "Müzedeki saat. Onu bir şekilde devam ettirmeyi başarırsak müzedekiler zamanda devam eder," diye düşünmüştü. Arkadaşı hak verdi fakat nasıl yapacakları ki?
Matilda bir merdiven bulmaları gerektiğini söyledi. Çevredeki evlerden isteyebilirlerdi. Ayrıldılardılar. İkiside üçer ev gezecek, bulan alıp getirecek, bulamayansa gelip burada arkadaşını bekleyecekti.***
Üçlü Mars gezegeninde durmuş gezegende ayrılıp her tarafını aramış, taramışlardı. Ama sıradaki taş yoktu. Zaten Dünya'dan geldikleri için onu geçtiler ve Venüs gezegenine yol aldılar. Bu gezegendede Mars gezegeninde yaptıkları gibi ayrıldılar. Heryeri aradılar ve sonuç olarak Felix sıradaki taş olan Caeruleum, yani Mavi taşı bulmuştu.
***
Matilda gittiği ikinci evden bir merdiven bulmuştu. Luna bulamamış ve arkadaşını beklemeye başlamıştı. Matilda merdiveni taşımaya koyuldu fakat gücü yetmiyordu. Eline alır almaz yoruluyordu. Bunu fark eden yaşıtlarında bir erkek ona yardım etmişti. Müzenin kapısına bu kızın merdiven getirdiğini gören çocuk şaşırmırtı. Kıza yardım ettikten sonra bir köşeden olacakları izlemeye koyuldu.
Matilda merdiveni dikledi ve ucundan tuttu. Matilda'nın yükseklik korkusu olduğundan merdivene kimin çıkacağı tartışma konusu bile olmamıştı. Luna merdivene çıktı. Ve saati ellerine aldı. Daha sonra olabildiğince sakin bir şekilde çıktığı gibi indi. Peki bu saati nasıl düzelteceklerdi?
Matilda yeni pil takma fikrini öne sürmüştü fakat sorun pillerde değil evrendeydi. Luna bu fikrin olmayacağını söyledi. Matilda da arkadaşının haklı olduğunu anlayıp düşünmeye devam etti. Luna saatin kollarıyla parmakları sayesinde biraz oynadı. Eline biraz toz bulaştı, o kadar. Saat çalışmadı. Saatin arkasını açtılar. Pil kısmında olması gereken pillerin yerinde yeni bir taş bulmayı beklemedikleri açıktı.
Yeni taş sarı renkteydi. Matilda Lara'ya mesaj atarak bulduklarını belirtti. Ve taşın adını sordu. Taşın adı Jaune'dı. Taşın adını öğrendikleri anda başka bir evrene geçiş yaptılar. Fakat geçiş yapan sadece ikili değildi. Merdiveni getiren çocukta boyut değiştirmişti!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ay'ın Sihri
FantasyAy ve Güneş ne kadar güzel ise o kadar tuhaftı hayat. Bir gün kalkıp uzaya gitmek isteseniz gidemezsiniz. Ama onlar gitti! Her şeyini kaybeden bu çocuklar sonu getirdi. Dünya'ya geri dönecekleri günü beklerken Dünya kıyamete 'Merhaba' dedi... "İçimi...