~8

727 161 306
                                    

"Şimdi siz kafayı yediğinizin farkında mısınız? Daha ilk teneffüs Seonghwa size bir güzel nasihat vermedi mi?! Nedir sizin bu merakınız ve ona olan aşkınız?"

Üçlü, tüm olayları Seungmin ve Jeongin'e anlattığı sırada Seonghwa da orada bulunmuş, üstüne Seungmin ile birlikte bir güzel azar etmişlerdi.

Jeongin ise kenardan hyunglarını kınayarak izlemek ile meşguldü.

"Ama bizim bir suçumuz yok! Onlar gelip bizi yakaladı!"

Boş sınıfta resmen sorguya çekiliyorlardı!

Ve Jisung, Wooyoung, Felix üçlüsü ise kendilerini haklı çıkartmak ile meşguldü.

"Bakın, şu an bizi anlamıyorsunuzdur ama onlar kimseye ayrıcalık göstermezler. Sizi bırakmaları bile zaten şaşırtıcıydı. O adamlar neden orada sizce biliyor musunuz?"

Seonghwa atılıp soru sorunca Felix soru ile cevapladı.

"Neden?"

"Herkes orada bir depo olduğunu söylüyor. Orayı işgal etmeden önce gidebiliyorlardı. Sonra bir gün iki tarafta da koruma beklemeye başladı. Ne için olduğunu kimse anlamadı ama gitmeye çalıştıklarında ise hep engel oldular. Hatta bir keresinde biri o kadar zorlamıştı ki sonu hastanede bitmişti."

Seonghwa'nın dediklerine şaşkınca tepki verdi herkes. Gerçekten de ne saçma şeyler dönüyordu etrafta...

"Yani... Oraya nasıl zarar almadan girip çıktınız bilmiyorum ama bir daha yapma dediğim şeyleri yapmazanız iyi edersiniz. Her zaman böyle şanslı olmazsınız."

Seonghwa da nasihatlerini bitirince öğle arası bitmeden hızla yemekhaneye gittiler. Çoğu yemeğini bitirmiş ve gitmişlerdi. Bu nedenle kalabalık değildi.

Hepsi yemeklerini almış büyük bir masaya yerleşmişlerdi. Hızla yemeye çalışıyorlardı çünkü zilin çalması an meselesiydi.

Sessiz masaya yaklaşan bedene göz dikmişlerdi şimdi. Jisung'un sınıfta gördüğü sessiz ve kimseyle konuşmayan bir çocuktu.

Jayon.

"Afiyet olsun Seonghwa, size de."

Çocuk başta gülümseyerek Seonghwa'ya dileklerini iletirken diğerlerini de fark etmiş gibi hızla onlara da dilemişti. Sonra da cevap beklemeden hızla ortadan kaybolmuştu.

"Neler oluyor?" Seonghwa şaşkınca çocuğun arkasından bakmış sonra ise omuz silkip yemeğine devam etmişti.

Bir saatlik öğle arası bittikten sonra herkes tekrardan sınıflarına yerleşmiş, derslerine kaldıkları yerden devam etmişlerdi.

Jisung ise derslerde bir daha konuşmayacağına dair arkadaşlarına söz vermişti.

Dersten atılmak birçok olaya yol açıyordu, Jisung için...

Bu günün dersleri bitmiş, öğrenciler dağılmıştı. Jisung, Wooyoung, Felix ve Seonghwa sınıfta kalmış yavaş yavaş toparlanıyorlardı. Sınıfa, Seungmin ve Jeongin de gelince tamamlanmışlardı.

"Bugün öğleden sonra derslere hiç gelmediler. Neden acaba?" Seonghwa sınıf başkanı olduğundan merak edebilirdi. Ama Jisung'un umrunda bile değildi.

Olmamalıydı...

"Hangi cehenneme girdiyseler artık, bir daha çıkmazlar umarım." Bugün olanlar Jisung'un aklından çıkmazken, Minho'ya lanet okuyordu. Bir daha karşısına çıkarsa bu sefer yumruğu basardı Jisung.

Basacaktı!

"Sana ne oldu? Öğleden sonra hep sinirli ve dalgındın." Jisung, lavaboda olanlardan sonra kimseye bir şey dememiş, sinirli hâli ile dolaşmıştı.

Bu nedenle merak etmeleri doğaldı.

"Yok bir şey. Hadi gidelim." Jisung başından savurmak istemişti o an herşeyi. O yüzden geçiştirip konuyu değiştirmişti.

"Hyung sen ne ile gideceksin?" Jeongin'in , Jisung'a sorduğu soru ile Jisung'un aklını kurcalayan soru gün yüzüne çıkmıştı. "Bilmiyorum. Belki de araba gelmiştir. Gelmemişse de otobüse biner giderim." Jisung'un dediklerine onay vererek okul dışına atmışlardı kendilerini.

Hep birlikte koca bahçede, çıkışa doğru yürüyorlardı. Çıkış kapısının önüne geldiklerinde Jisung, babasının şöförünü gördü. Siyah bir arabanın önünde bekliyordu.

Bu onu bir hayli şaşırtmıştı.

"Ciddi misin? Geleceklerini hiç sanmıyordum!" Wooyoung hayretle konuşmuştu. Bu aralar Jinyong, onu şaşırtıyordu.

"Ben de..." Jisung sessizce konuşup tekrar arkadaşkarına döndü. "Neyse arkadaşlar! Uzun bir günün sonuna geldik sonunda! Benimle ilgilendiğiniz için çok teşekkür ederim. Seonghwa sana da ayrıca teşekkür ederim. Memnun oldum tanıştığıma."

Jisung'un gülümseyerek söylediği sözlere hepsi gülmüştü. Tek tek herkese sarıldıktan sonra Seonghwa da Jisung'a dönüp konuştu.

"Ben de memnun oldum Jisung. Seni zaten tanıyordum. Yani, bana senden bahsettiler. Yine de ayrıca tanıdığıma sevindim. Yarın görüşürüz." Seonghwa'nın cümlelerine gülümseyen Jisung diğerlerine de dönüp veda ederek arabaya doğru ulaşmıştı.

Herkes birbirleriye vedalaştıktan sonra Seonghwa evine yürüyerek gidecekti. Evi yakın olduğundan yürümeyi tercih ediyordu.

Okulun bahçe duvarlarının kenarından yürürken sağa döndüğünde karşısına görmekten asla memnun olmayacağı biri çıkmıştı.

"Selam. Başkan Seonghwa değil mi?" Sırıtrak söylediği sözlerle birlikte Seonghwa korkudan ne yapacağını şaşırmıştı. "Sen-"
_________________________________________

Selamm✨ Nasılsınız? Umarım iyisinizdir. Yeni bir bölümle yine burdayımmm.

Sizce nasıldı? Bana göre bir geçiş bölümü gibiydi. Şu an erken olduğu için biraz uzatmaya karar verim. Kaos için hazırlık yapmalıyım fkskfjsjf. Aklınızda bir fikir varsa danışabilirsiniz. Her zaman burdayım. Okuduğunuz için teşekkür ederim 💖

 Okuduğunuz için teşekkür ederim 💖

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

~Sunshine Lix☀️🥺

~Lady

Serendipity~ MinSung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin