~34

456 109 296
                                    

Kapının kapanması ile birbirine dönen ikili gülümsemişti. Minho ve Jisung'un yanında olmak isterlerdi ama boşa kalabalık iyi değildi. Şu an onlar için tek istekleri onlara bir zarar gelmemesi ve sorunsuzca işlerini halletmeleriydi.

İkili, koca salonda küçük kalan koltuğa yerleştiklerinde evde yalnız olmalarını düşünüp heyecanlarını bastırmaya çalışıyorlardı. Ortamdaki sessizliği bozan kimse yoktu. Ama her ikisi de bu sessizlik oyununu birinin bozmasını istiyorlardı. Aralarındaki sessizlik oyununda pes eden Felix olmuştu. Şayet daha fazla bu oyunu sürdüremezdi.

"Ne yapmak istersin Hyun?" Hyunjin, pes etmeden sürdürdüğü sessizliğini dudaklarını aralaması ile bozmuştu.

"Bilmem, senin bir isteğin var mı?" Hyunjin kollarını havaya kaldırıp esneyerek sorunca Felix'in kıkırdaması odada yankılanmıştı.

Belki de bu sadece Hyunjin'in beyninde oluşan bir yankıydı.

Gülüşü o kadar güzeldi ki gözlerini alamıyordu ondan. Saatler, günler, haftalar, aylar ve yıllarını verirdi bu küçük gülüşü görebilmek için. Onu ömür boyunca izleyebilirdi. Melekleri andıran bir güzellikteydi. Dudakları kalp şeklini almış ve dolgundu. Öpülesi duruyordu.. Minik burnu, hafif çekik gözleri.. Hele o gözlerinin altındaki minik galaksileri.. Nur saçıyordu sanki etrafa. 

"Bilmem." Felix'in kendisi gibi cevap vermesi ile düşüncelerinden sıyrılmış olan Hyunjin, gözlerini dudak büzmüş bedene çevirmişti. Bu sefer gülümseyip bedenini tam olarak koltukta büzüşerek oturan çocuğa döndürdü.

"Bana kendini anlat."

Az önceki düşünceleri dudaklarından firar ederken Felix başta şaşırsa da onun gibi gülümseyip koltukta daha da gerilemiş ve yaslanmıştı.

"Ne anlatmamı istersin?" Felix'in sorusu Hyunjin'i nedensiz heyecana sürüklemişti. Karşısındaki çocuk ona parlak gözler ile bakıyor ve cevap bekler gibi dudaklarına dişlerini geçirmiş bacaklarını sallıyordu.

"Herşeyini Lix.. Senin hakkında en ufak bilgiyi, önemli önemsiz herşeyini bilmek istiyorum." Dudakları şaşkınlığından dolayı fırsat bilip dişleri arasından kurtulurken Felix'in kalbi bu sefer hapsolmuştu. Dudaklarına değil, Hyunjin'in sözlerine..

"Oh, ne diyeceğimi bilemiyorum. Galiba hep senin yanında bilmezlikler içindeyim." Etrafını saran sıcaklık hissi ile tenini değil de içindeki ateşi söndürmek amaçlı derin bir nefes almıştı sarışın olan. Hyunjin'in ise kaşları havalanmıştı. Neden bilmezlikler içindeydi ki?

"Seni bu duruma sokan ne peki?" Merakla gözlerine bakıyordu şimdi siyah saçlı beden. Felix ise ne diyeceğini düşünerek gözlerini tavana dikmişti.

"Yani.. Sana her baktığımda 'Neden bu kadar yakışıklı?' diye kendime sorular soruyor olabilirim.. Ve asla cevap alamıyorum. Ya da yakınımda olduğun zaman neden bu kadar hızlı atıyor kalbim? Bunun da cevabını bulamıyorum." Felix'in kıkırdayarak bitirdiği cümlesi ile aynı duyguları hissettiklerini öğrenmesinin sevincini yaşıyordu. Ama o bir sorunun cevabını çok iyi biliyordu. Felix'e olan hislerinden emindi. Yakınında iken hızlanan kalbi, ağladığı zaman parçalanmış gibi hissetmesi, güldüğünde içine doğan sevgi ve gülümseme isteği.. Hepsinin farkındaydı. Asla inkâr etmiyordu, etmeyecekti.

Duyduğu cümlelerin ona verdiği cesaret ile yerinden doğrulup, yanında koltuğa yapışmış olan gencin üstüne doğru eğilmişti. Bir kolu oturduğu kanepenin desteğini tutarken bir kolu ise Felix'in yanındaki boşluğu bulmuştu. Kendisi yaklaştıkça arkasına doğru daha da sokulan bedene küçük bir sırıtma sunup dudaklarını, sarışının kalbini delicesine hızlandıracak olan cümlelerini dökmek için aralamıştı.

Serendipity~ MinSung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin