~15

603 138 309
                                    

(Yazar)

Okulda, koskocaman bir sınıfta, ne bir öğrenci ne de bir öğretmen vardı. O sınıfın tüm öğrencilerinin nerede olduğunu bilen sadece Seungmin ve Jeongin olması çoğu öğrencileri şüphelendirmişti.

Seungmin, zil çaldıktan sonra bir üst kata çıkıp Jeongin'in sınıfına doğru ilerledi. Sakince yürüyüp her zaman olduğu gibi hiçbir şey ifade etmeyen mimiklerini takınıp, kimseyle göz teması kurmadan küçüğünün kapısına doğru yaklaştığında sınıftan çıkan beden ile hafifçe gülümsedi. İlerleyip küçük olan oğlanın saçını karıştırdı.

"Nasılsın bakalım bebek ekmek?" Koluna giren bedene bakıp gülümseyerek sormuştu. Kantine doğru ilerlerken konuşuyorlardı. "Hyung! Ben artık bebek ekmek değilim!" Seungmin hafif kıkırdayıp soran gözler ile Jeongin'e bakmıştı.
"Nedenmiş bakalım?"

"Çünkü hoca zor bir soru sormuştu ve ben tek doğru bildim! Yani ben artık güçlü bir ekmeğim!" Sözlerini bitirdikten sonra kollarını kaslarını göstermek amaçlı kaldırıp sıkmıştı. Seungmin kahkaha atıp karnını tutmuştu.

Tatlıydı...

"Sen hâlâ bir soru çözdün diye bebek olmadığını düşünüyorsan yanılıyorsun! Aferin sana ama hâlâ bebeksin..." Jeongin, hemen büyüğünün koluna vurmaya başladı. "YA HYUNG! BEN BEBEK DEĞİLİM!"

Gülüp, sohbet ederek kantine varmışlardı. Her zamanki yerlerine oturduktan sonra Jeongin, kurabiye ve meyve suyu almak için Seungmin'den ayrılmıştı.

Seungmin, arada telefonunu saate bakmak için açıp kapatıyordu. Yine çaprazlarında oturan çeteye bir bakış atmıştı. Çeteden üç kişi eksikti. Onların kampa gideceğini düşünmüyordu aslında. Normalde kendi bildiklerini okuyan insanlardı. Bunu yeni gelen kişiler bile çok iyi anlardı.

Bu yüzden... Her şeye olduğu gibi yine şüphe duyuyordu..

Masaya yaklaşan tanımadığı beden ile düşüncelerinden sıyrıldı. Meraklı bir biçimde o tarafa yaklaşan oğlanın üstünde gözlerini gezdirdi. "Merhaba.. Seungmin sen misin?"

Seungmin kafasını onaylar bir biçimde salladı. Devam etmesini ister gibi baktığında ise çocuk tekrar konuşmaya başlamıştı. "Müdür yardımcısı acil bir görüşme istiyor. Bu yüzden benimle gelmelisiniz."

Seungmin etrafına bakınmıştı. Jeongin'i aramaya çalışıyordu fakat görünürde yoktu. "Tamam." Masadan kalkıp çocuğu takip etmeye başladı. Küçüğüne telefonla haber verebilirdi.

Seungmin'i getirdikleri yer, okulun kapalı alandaki basketbol sahasıydı. Buraya pek kimse gelmezdi. Yazın serin yerde basketbol oynamak herkese daha cazip gelirdi. "Beni neden buraya getirdiniz?" Meraklı bakışlar ile etrafı süzen Seungmin bir yanlış olduğunun farkındaydı.

Tabii saçmalık olduğunu söyleyip oradan uzaklaşacakken  soyunma odasından çıkan beden ile sınır kat sayısı anında yükselmişti.

"Vay canına, geldin mi Seungmin? Seni de akıllı sanardık!" Üç beden de birden ona doğru yaklaşınca Seungmin geriye doğru adımlamaya başlamıştı. Korkuyordu, ama bunu göstermemeliydi. Her zaman olduğu gibi kendini tutmalıydı.

"Kimsiniz?!" Seungmin'in ses tonundaki sertlik diğerlerini güldürmüştü. Seungmin ise beğenmeyerek yüzünü buruşturdu. "Ah Seungmin.. Arkadaşının cezasını çekeceğini nereden bilebilirdin."

Seungmin'in, soyunma odasından çıkan çocuğu görmesiyle sert adımlarla oraya yürümesi bir olmuştu. O çocuğu öldürmek istiyordu!

"Seni piç kurusu! Sen hala yaşıyor musun?!"

Serendipity~ MinSung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin