moments I 12

83 7 0
                                    

Harry: ''Gitmek istemiyorum Abby!''

Abby: ''Lütfen gitme!''

Harry: ''Belki bu zamana kadar hep dolaylı yollara saptım fakat....''

Abby: ''Konuşmayalım, sadece sana sarılmak istiyorum.''

Harry: ''Şimdi bir söz versem komik olur mu?''

Abby: ''Sözlere inanmam Harry, sadece sarıl.''

Kapı hala açıktı, koltuktan kaçarcasına kalkıp kapının önünde gitmesini beklerken ışığı açmıştım... Işığın gözlerime verdiği rahatsızlığı boynunun altına, kapının açıklığının yarattığı cereyanı kolları arasına saklanarak göz ardı etmeye çalışıyordum. İkimizin de elleri titriyordu fakat bunun koridorun soğukluğuyla yakından uzaktan hiçbir ilgisi yoktu. Aslında o anda hiçbir şey beni rahatsız edemezdi, yine de kafamda yapay problemler üreterek Harry'e sığınmak huzurlu hissettiriyordu. Bu ana kadar yaşadığım her zorluğu ona yenilmek için yaşamıştım sanki...

Uzun bir süre daha konuşmadan kapının önünde sarılarak kaldık. Sessizce bir şeyler mırıldanmaya başladı. Şarkı sözlerine uyarak hareket ediyordu, önce kapıyı ardından ışığı kapadı ve gözlerimin içerisine ama sanki ruhuma bakarak sözlerine devam etti.

''Shut the door
Turn the light off
If I wanna be with you
I wanna feel your love
I wanna lay beside you
I cannot hide this
Even though I try''

Sıradan bir şarkıyı değil ''Moments''ı mırıldanıyordu.

''If we could only have this life for one more day
If we could only turn back time

You know I'll be your life, your voice, your reason to be
My love, my heart is breathing for this
Moment, in time
I'll find the words to say
Before you leave me today
''

Harry: ''Hatırlıyor musun sana bir süre sonra şarkılarımın bendeki anlamının da değiştiğinden bahsetmiştim. İnan bana bu şarkının anlamını unutalı çok oldu, fakat yeni bir anlam kazanalı sadece birkaç dakika...''

Böyleydik işte, özürlerimiz, teşekkürlerimiz, kavgalarımız... Hepsi üstü kapalıydı, anlaşılması güçtü... Yaklaşık yarım saat önce verdiğimiz savaşta bile birbirimizi anlamadığımızdan bahsediyorduk, ikimiz de kaçıyorduk... Ve şimdi Harry, bu zamana kadar ki en güzel kaçışını sergiliyor, şarkı sözleriyle bana cevap veriyordu... Üzgünüm Harry, konuşarak anlaşmasak da olurmuş, bana kelimeler sırala, hızlı bir internetten de bahsedebilirsin istersen, yeter ki duygularını hissedebileyim...

Cevabımı gülümseyerek ve ona sanki yeterince sarılmıyormuşum gibi daha da sarılarak verdim... Aramızda bir dil yaratıyorduk, kelimelerden uzak...

Elimden tutarak beni salona yönlendirdi ve koltuğa oturduk. Bir süre duvara baktıktan sonra bana döndü ve konuşmadığı süre içerisinde prova ettiği cümlelere başlayacak bir hali varmış gibi nefesini düzenledikten sonra söze başladı.

Harry: ''Dümdüz, yokuşsuz ya da çakılsız bir yol gibi durmuyor. Ama tüm bunlara değecek bir hali var. Yine de gökyüzünün mavisiyle buluşan, çimenlik, güneş ışığından gözlerimizin kamaştığı günlere ulaşır gibiyiz...''

Abby: ''Eğer ki düşersek mavi bir kuş olur uçarız, gökyüzü mavisi... Ayırt edilemeyiz belki, kaçarız...''

Harry: ''Kaçarız değil mi Abby?''

Abby: ''Kaçarız Harry!''

Nasıl anlatacağımı bilemiyorum... Her bir öpücüğünde ömrüme birkaç yıl daha ekleniyor gibiydi... Sonra uyuduk, yıllardır hiç uyumamışız gibi... Bundan önce hiç uyumamışım gibi... Yıllar süren bir yolculuğun ardından ilk kez bir dinlenme tesisi bulmuş gibi... Yıllarca koşmuş ama ilk kez durmuş gibi...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 17, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

MANIFEST | Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin