hate this city I 11

68 7 0
                                    


İtiraf etmeliyim ki bekledim... Belki yazıp aramasını beklemedim ama Marlon'ın doğum günü kutlamasından sonraki ilk karşılaşmamızda, ilk toplantıda ya da herhangi bir anda söze girerek özür dilemesini bekledim... Gittikçe sıradan bir çalışan haline gelmiştim onun için, tabii ki Harry hariç herkesle iletişimimiz aynı şekilde devam ediyor, beraber vakit geçiriyorduk... Fakat bu buluşmalara artık Harry dahil olmuyordu.

Jeff evime çok güzel bir buket çiçek göndererek özür dilemiş, Glenne ile turne bittikten sonraki hafta için de Fransa'da 1 haftalık tatil hediye etmişlerdi. İşin aslı onlardan böyle bir beklentim yoktu, kimseden yoktu... Sadece herkese gösterilen muamelenin neden benim için de geçerli olmadığına dair cevaplara ihtiyacım vardı...

Bu süreç içerisinde de ona beslediğim güzel duygular yerlerini kırgınlık ve kızgınlıktan oluşan diğer tüm duygulara bırakmıştı...

17 Haziran.

Turne arasında ofis rutinlerimiz de geri döndü, öğlenleri her zamanki gibi Coco Momo Kensington'da yemeğimizi yiyor dönüşte ofisin terasında kahvelerimizi içiyorduk. Terastaki kargaşadan anlaşıldığı üzere akşam karaoke gecesi ilan edilmişti, uzun zamandır eğlenceli aktivitelerde bulunmuyordum ve Melanie'nin teklifiyle biz de katılmaya karar verdik. Şarkı söylemeyi çok sevdiğimden daha önce bahsetmemiştim sanırım, birçok farklı enstrüman denediğim gibi şarkı konusunun üzerine de çok gidememiştim, benim bu sektördeki yerim kulisti... Yine de özgüvenimi toplayabilirsem akşam kızlara bir sürpriz yapıp onları şaşırtabilirdim de tabii...

***

Tahmin etmeliydim ki Harry'de partiye geldi... Kızlar içki almak için bar tarafına geçtikleri sırada Harry, Jeff ve yeni yeni ortaya çıkan turne koordinatörümüz Millie terasa teşrif etmişti, beni gördüklerini biliyordum fakat görmemezlikten gelmek o anda yapabileceğim en doğru hamleydi. Çaprazımızdaki masaya yerleştiklerinde saksıdaki bitkilerden, önümdeki menüye kadar bakabileceğim her şeye uzun uzun bakıp gözlerimi masadan kaçırıyordum, ne büyük şans ki yüksek kahkahaları kulaklarımı delip geçiyor beynimde birkaç tur attıktan sonra göğsüme saplanıyordu... Harry'nin doğum günü geldi aklıma, 4 aydan uzun bir süre geçmişti üzerinden ve biz yine başladığımız noktadaydık, hatta daha kötüsünde... Kızlar gelene kadar ben de içkimi bitirmiştim ve çok daha sert bir tanesini sipariş etmek için bara yöneldim. Geri döndüğümde ortam biraz daha kalabalıklaşmış ve karaoke başlamıştı...

Sanıyorum ki dördüncü içkimden sonra kıskançlığıma yenik düşeceğimi hissetmiştim, buz kesmiş bir şekilde olabilecek en duygusuz anlarımı yaşıyordum, o kadar çok duyguyu bir anda hissediyordum ki hepsi birleştiğinde boşluğu oluşturuyordu... Neredeyim ben diye düşünmeye başladım, neredeyim ve ne yapıyorum? Neden buradayım?

En sevdiğin şehirdesin Abby, hayallerindeki yerdesin!

Hayır artık değilim!

Sahneye çıkmadan önce kendimle aramdaki hatırladığım son konuşma buydu... Bir noktada içimdeki bu hissi kusmalıydım ve bunu şarkı söyleyerek yapabilirdim... Marlon'ın yanına ilerleyerek Billie Eilish – ''Happier Than Ever'' şarkısını seslendirmek istediğimi söyledim, şaşırmıştı belli ki, beni sahneye beklemiyordu...

Şarkıya girdiğimde kimsenin benden böyle bir performans beklemediğini kopan çığlıklarla fark ettim, sanırım iyi gidiyordum ve görece keyiflenmiştim... Şarkıyı hissederek söylüyordum ki bu sesimdeki kırgınlıktan ve el kol hareketlerimden belli oluyordu. Bir ana kadar birçok farklı noktaya bakarak şarkıyı seslendirmiştim ki evet artık Harry'nin gözlerinin içine baka baka devam edebilirdim...

MANIFEST | Harry StylesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin