9. BÖLÜM: OTEL ODASI
( Zaman gerçekten çok hızlı geçiyor ama selamlar, iyi günler! )
———
225, diyerek içinden defalarca kez tekrar etti Bianca. 225, sakın unutma, 225. Sol köşeden sağa dönünce koridora girmiş olacaksın.
Bıçağın cebindeki yerine tekrardan dokundu, bu hareket kadını kısa bir süre için de olsa güvende hissettirmişti. Heyecanlı nefesini kontrol etmeye çalıştı, akşam karanlığıyla simsiyah basamaklardan çıkarken bacakları titriyordu.
Aslında bedeninin birçok yeri titriyordu ancak hepsini görmezden gelmesi gerekecekti. Bianca'nın başını dik tutması lazımdı. Bu korkaklıkla kimseyi kurtaramazdı.
Donutçuda karşılaştığı takım elbiselilerin Klaus'u kaçırdığını, işkence ettiğini öğrendiği andan beri aslında bir panik içerisindeydi. Açıkça polise haber veremeyeceğini, Hagreeves kardeşlerini aramakla da zaman kaybedemeyeceğini biliyordu.
Kahretsin, neden o adamın zihnini okumuştu ki?
Ancak Klaus'un bütün göğsü kanla kaplı, yüzünü ter basmış ve bağlandığı sandalyede tir tir titreyen imgeleri her aklına geldiğinde midesi bulanıyordu. Hiçbir şey yapmadan oturduğu anlar işkence gibiydi, buz tuttuğunu sandığı kalbindeki suçluluk duygusu zehir gibi yayılıyordu.
Bianca öylece bekleyememişti, bu yüzden buradaydı:
Hiç tanımadığı bir otelde, az önce hiç tanımadığı resepsiyon görevlisinin zihnini okumasıyla tuttukları odayı öğrenmiş, umduğu tek şey planın kafasındaki gibi yürüyebilmesiydi.
Kalbi gümbürdüyordu, nabzı boğazında atıyordu. Belki de burada olmaması gerekiyordu.
Onun canı tatlıydı, ani kararlar verse de hepsi mantık çerçevesinde gelişirdi. Ne yaptığını biliyor olurdu, hedefini en üst tepeye koyardı. Zekice hareketlerle hayatta kalmasını gerektiren bir çevrede yetişmişti.
Fakat Bianca'nın şu an ne yaptığı hakkında hiçbir fikri yoktu ve bu gerçek onu delirtiyordu.
İç sesi iki-üç gün önce tanıştığı birkaç yabancı için hayatını riske atmamasını söylüyordu. Neredeyse çığlık atıp saç derisini yolmaya başlayacaktı, kız kafasındaki şeytanları bastırmak için alt dudağını ısırdı.
Hayır, birkaç yabancıyı değil, en azından bir arkadaşını kurtarmaya gidiyorsun. Pozitif düşün.
İçinde yaşadığı savaşa rağmen adımlarını bir kedininki kadar sessiz, bir yılan kadar çevik tutmaya çalıştı. Gözlerini kısarak koridorlara girdi, kapıların üstündeki sayı numaraları arttıkça yaklaştığını biliyordu. Duvarlara yakın durdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kıyamet || The Umbrella Academy
Fanfiction❝ SENİN DÜŞÜNCELERİNİ OKUYAMIYORUM. ❞ ❝ BEN BİR HAYALETİM. ❞ Tekdüze bir kıyametle sona ermesine sadece günler kalmış olan hayatında özel olduğunu biliyordur ancak Bianca Atkins, Hargreeves ailesiyle tanıştığında bundan daha fazlası olduğunu ö...