"Ney hayır ya?" Jisung elindeki bardağı masasına bırakıp yanıma doğru geldi."Bak Minho-" diye konuşmaya başladığında onu durdurup "Ney hayır ya, Jisung?" diye sorumu yineledim. Bir cevap istiyordum, ihtiyacım vardı.
Gerçekten üzgün duran surat ifadesiyle yüzüme baktı. "Yanlış anladın." dediğinde başımı iki yana salladım.
Ellerimle hemen yanımdaki dolabı gösterirken "Sevgilin varmış." dedim. "Keşke daha erken söyleseydin."
"Yemin ederim düşündüğün gibi değil?" Hızlıca konuşmasıyla kaşlarımı çattım. Arada saflığım tuttuğu için "Kardeşinin mi?" diye sordum. Yine başını iki yana sallamasıyla güldüm. Tamamen sinirden oluşan bir gülmeydi bu.
Yanından çekilip yatağın kenarındaki tişörtümü almaya gittim. Onu üzerime geçirdiğimde telefonumu da cebime sokup Jisung'a bakmadan odadan çıktım. O da hemen peşimden geliyordu. Konuşmaya çalıştığı belliydi.
"Gitmeden bir dinler misin lütfen?" dediğinde "İstemiyorum." diye yanıtladım sadece.
"Yemin ederim sevgilim değil. Evet öyleydi ama şimdi değil."
Salonda koltukta duran montuma uzandım. O arkamda konuşmaya devam ediyordu. "Geçen hafta bir not buldum, o yazmış. Benden ayrılmak istediği yazıyordu. Ama bana o kağıdı henüz vermedi. Sonra da zaten şehir dışına çıktı ve görüşemedik. Resmi olarak ayrılmış sayılmayız ama o zaten çoktan bitirmiş beni."
Anlattıkları doğru olabilirdi. Bir anda bunları kafasında uyduracak birisi gibi durmuyordu. Yine de ne olursa olsun geç kalmıştı artık.
Montumun fermuarını çekerken "Bekarlığa çok hızlı atılmışsın." diye söylendim. "Keşke dönmesini bekledikten sonra böyle bir işe kalkışsaydın. Ben de kandırılmamış olurdum."
Atkımı da takıp salondan çıktım. Koridorun sonuna gidip botlarımı giyerken kısık sesle "Özür dilerim." dediğini duydum. Bu gülmeme sebep oldu. Samimiyetten uzaktım.
Fermuarı çekip doğruldum ve bakışlarımı yüzüne çevirdim. Pişman gibi duruyordu, biraz da üzgün. Görmezden gelmeye çalıştım.
"Ne olursa olsun hâlâ onunla sevgili sayılırsın, Jisung..." dedim ve devam ettim. "Aldatılmayı yeni tatmışken aldatanın tarafında olmak da çok garip bir hismiş. Sen istediğin kadar bana gelip biz aslında ayrıldık desen de berabersiniz. Bir nevi onu aldatmış sayılıyorsun. Hani eski sevgilime puşt demiştin ya,"
Devam edip etmemek arasında kalsam da bu olayı tamamen bitirmek istediğim için devam ettim. "Bence artık senin de ondan bir farkın yok."
Bir şey demedi. Bakışlarını üzerimden çektiğinde ben de başka bir şey demeden kapıyı açtım ve aşağı indim. Bu sefer apartmanın kapısı birkaç zorlamayla açılırken ellerimi montumun cebine sokup temizlenmiş karların üzerinde yürümeye başladım.
Çocuklara güya akşama dönerim demiştim ama işte ne olacağı belli olmuyordu. Jisung'un diye düşündüğüm dolapta kadın kıyafetleri bulmam gibi. Belki de o evde de beraber kalıyorlardı, sevgilisinin gidişini böyle değerlendirmişti. Ne değerlendirmek ama.
-
Elimdeki anahtarı kapının girişine sokup sağa çevirdim ve kapıyı ittirip içeriye girdim. Anlaşılan Hyunjin evdeydi çünkü kapı kilitli değildi.
"Hyunjin!" diye seslendim geldiğimi anlaması için. Ama geri cevap gelmemişti. Botlarımı çıkarıp kenara koyduktan sonra soğuktan kızarmış ellerimle montumu açıp atkıyla beraber portmantoya astım.
Koridoru geçip salona girdiğimde beni karşılayan dağınıklığa göz devirdim. Bu çocuk beni asla şaşırtmıyordu. Başımı bu çocuktan adam olmaz dercesine iki yana sallayıp mutfağa yöneldim. Tam o sırada ise duyduğum inleme sesiyle adımlarım salonun çıkışında durdu.
Umarım yanlış duymuşumdur diye geçirdim içimden. Eğer azıcık bir şansım varsa şu an Hyunjin birisiyle beraber değildir.
Aynı sesi tekrar duyduğumda bu sefer odaların olduğu tarafa gittim. Bir de ses benim odamdan geliyordu. Vallahi oturup ağlayacaktım artık sinirden.
Elimin tersiyle sertçe kapıyı tıklattığımda sesler birkaç saniye duruldu. Sonra da asla ama asla duymadığı tahmin etmediğim bir ses duydum.
"Minho?" Sinirle gözlerimi kapayıp derin bir nefes verdim.
"Minho mu gelmiş?" Bunu Hyunjin kısık sesle söylemişti.
"Evet Seungmin, ben geldim!" diye seslendim, sesimden ne kadar sinirli olduğum anlaşılabilirdi.
Birkaç saniye sonra Hyunjin'in "Siktir lan." dediğini duydum ama umursamadan "10 dakikanız var dedim. Eğer 10 dakika içinde işinizi bitirip odamdan çıkmazsanız yemin ederim bir daha konuşmam ikinizle de." dedim ve salona geri döndüm.
Bir arkadaşlarımın sevişmesi eksikti zaten, o da olmuştu tamamlanmıştık. Hayır bir de benim odam da yapıyorlardı. "Salaklar ya." diye söylenip ses olması adına televizyonu açıp ayaklarımı sehpaya uzattım. Mecburen oturup onları bekleyecektim.
Umarım bitirip geldiklerinde mantıklı bir açıklamaları olurdu.
-
NDKWJDOWJROWDJWOSJSS
MERABAAAAgecen bolum birisi jisungun cocugu var sanmis
bazilari jisung crop giyiyo sanmis
tabi bunlar olabilir seyler ama aklimda manitasi olmasi sekilindeydiopdum hepiniziiii
ŞİMDİ OKUDUĞUN
two night stand | minsung
Fiksi Penggemarmini fic* uzun bir ilişkisi biten Minho, tek gecelik bir ilişki yaşamak için gittiği yerde fırtına yüzünden mahsur kalır. iki gününü mecburen Jisung'la geçirmek zorundadır.