Perde Arkası||Bölüm-3

77 28 120
                                    

İyi okumalar dilerim 🤍

🌕_________________________________________

Korku...

Evet, hissettiğim şeyin adı tam olarak buydu. Kendimce hayallere sığınırken gerçekleri şu an korkuyla kabullenmek zorunda kalmıştım. Tok sesinden eğlendiği belli olan bu yabancı belli ki beni tanıyan birisiydi.

Gözlerimiz uzun süre birbirinde asılı kalırken düşündüklerimle birlikte kuru boğazımda bir yutkunma meydana geldi. Mavilerinde benim için tehlike şimşekleri çakıyordu. Bakışları yutkunmamım etkisi ile boğazıma doğru yol aldı ve keyifle dudakları iki yana kıvrıldı.

Sanıyorum ki bahsettiği saklambaç, benim bedenimin ait olmadığım bu dünyada saklanmış olmasıydı. Ben oyuncuydum, ebe de karşımda duruyordu. Ve o ebe şimdi beni sobelemişti. Ailemin bahsettiği şeylerin gerçekliği çok geçmeden günyüzüne çıkıyordu. Ve ben bile artık inkar etmenin son raddesine gelmiştim. İstemsizce nefes alışverişim sıklaştı. Vücudum çoktan beden dilini kullanmaya başlamıştı ve bu halim karşımdaki insanı daha da keyiflendirmişti.

Nefeslerimin sıklığı yüzünden göğsüm belirgin şekilde inip kalkmaya başladı. Adımlarımı yavaşça geriye doğru attım. Bir adım, iki adım, üç adım.

Bakışları adımlarımda değil gözlerimdeydi. Kaçmayacağımdan, istesem bile başaramayacağımdan emin bakıyordu yeşilleri. Kendinden emin duruşu cesaretimin sendelemesine neden olurken o bana hissettirdiği yoğun korku duygusunun farkında değildi.

Yedinci adımımda sendelememe neden olan küçük taş parçası, yüzündeki gülümsemeyi daha da genişletti. Dudak kıvrımlarında taşıdığı gülümseme nasıl olur da beni bu kadar tedirgin edebilirdi?

"Adımların en fazla bedenini uzaklaştırır." dedi yarım ağız gülümsemesiyle. Cümlesine tezat bakışlarımdaki korkuyu silmeye çalıştım ve gözlerime onun gibi kendinden emin bir bakış atması için yalvardım. Lakin bedenim bile kaçmaya hazır, korkak bir duruş sergilerken gözlerimin aksini yapmasını düşünmek benim aptalığımdan başka bir şey değildi.

Mavileri, kahvelerimi umarsızca talan ederken devam etti. "Ama düğüm seni hep aynı yere çeker."

Hala 7 adım uzağımdaydı ama sesindeki tehlikeli sakinlik bedenimi buradan bile ürkütüyor ve beni korkuya daha çok çağırıyordu.

"Sen de diğer herkes gibi saçmalıyorsun."

Sesime yansıtmayı umduğum duygu umursamazlıktan başka bir şey değildi. İşin garibi başarabildiğimi de düşünüyordum. Gerçekten o boşvermişlik duygusunu ona hissettirdiğime inandırmıştım kendimi. İstikrarla bakmaya devam eden yeşillerini alaycı bir ifadeyle birleştirdi.

"Saçmalık, saçmalık..." dedi eğlenircesine. Ne zamandır sabit tuttuğu bedenini bir adım harekete sürükleyince istemsizce benim de bir adımım daha geriye gitti. Bakışları kahvelerimden kısa bir an ayrılıp adımıma yöneldiğinde yarım bir gülüş daha peyda oldu dudak kıvrımlarında. Onun bu rahatsız edici gülümsemeleri devam ediyorken ve gözleriyle kahvelerimi ele geçirmekten vazgeçmemişken sakin kalmayı başarmak gerçekten zordu.

"Hala benden kaçabileceğini zannetmeni inkar etme sürecine bağlıyorum." Bir adım daha attı ve gözlerini kıstı, başını hafifçe sola yatırdı. "Yoksa aptallığına mı bağlamalıyım?"

"Benimle böyle konuşamazsın." diye yükselirken buldum kendini. Hakaretine sessiz kalamazdım, bunca yıl babamdan yeterince hakaret yiyen bedenime en azından bu kadarını yapamazdım. Yaptığım bu sözlü savunma bir nevi benim güçsüz, yorgun bedenime borcumdu. Kaşları şaşkınlıkla havaya kalkarken bu halim ona daha da keyif vermiş gibiydi.

Perde ArkasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin