O akşam evin tepesine kara bulutlar tünemiş gibiydi. Babası işten gelmişti fakat kıpkırmızıydı ve gözleri sinirle bürünmüştü. Aslı babasını böyle görünce şaşırmıştı, yüzündeki ifade garipseme anlamı taşıyordu bu her yerinden belliydi çünkü Aslı daha önce babasını hiç böyle görmemişti. Bu yüzden meraklanmıştı ama merakı geçmek üzereydi çünkü Aslı'nın sormak istediği soruyu sevgili annesi sormuştu.
Songül : Ahmet ne oluyor? İyi gözükmüyorsun, bir sağlık problemi falan mı ?
Ahmet: Hayır, sağlıkla ilgisi yok. İş yerine gelen bir kadına sinirlendim sadece kusura bakma tatlım seni endişelendirdiğim için.
Songül : Önemli değil ama anlatmak istersen seve seve dinlerim.
Ahmet : Lüzumu yok aslında benim için pekte önemli değil ama madem merak ettin anlatayım. Bilirsin normalde hastalarıma böyle sinirlenmem ama bu kadın hasta değil bildiğin bir mayın.
Songül : Nasıl yani canım ?
Ahmet : Şöyle dolmuş dolmuş geldi bana patladı. O sarkan göbeğinin, bacak yağlarının sorumlusu benmişim gibi beni suçladı ve karşı tarafımdaki doktoru övdü bana ise sövdü mayın gibi patladı gitti. Hiç bir şey diyemedim ağzımı açtırmadı, çok sinirlendim ve hani ben Kemal beyden daha iyi bir doktorum bunu cümle alem bilir. Kadın kaçığın teki bana leke atmaya çalışan bir sosyopat.
Songül : Hayatım çok zor bir günmüş belli bu tatsız olayı unutup sana yaptığım nefis yemekleri yemelisin, söz veriyorum seni kendine getirecek.
Birbirlerine küçük ama içten bir gülümsemeyle baktılar ve yemek masasına geçtiler. Can masada yoktu, odasında bilgisayar oyunu oynuyordu. Bunu bilen annesi kocası sinirlenmesin diye Can'ın iştahı yokmuş dedi. Ahmet beyde ses etmedi. Aslı masada sessizce oturup yemeğini yediği için onu sormadı ama ona nasıl olduğunu da sormadı. Aslı kendini hayalet gibi hissederken annesi tuzluğu istedi ve o an tamam hayalet değilmişim dedi ve yemek yemeye devam etti. Biraz daha yiyecekken, babası : Tamam hadi yeter sonra kilo alıyorsun aldığın kiloları da veremiyorsun dedi ve cümlenin sonuna seni düşündüğüm için söylüyorum bir tanem dedi. Ama bu cümledeki bir tanem kelimesi bile Aslı'ya samimi gelmemişti. Aslı içinden sadece şunları söylemekle yetindi.(Hey seni kocaman yetişkin çöpü ne yediğime ne kadar yiyeceğime karışacağına önce iyi bir baba ol, karşımda oturan babam mı odun mu bilmeliyim.)Sonrasında hiç bir şey söylemeden oturduğu yerden kalktı sessizce başını öne doğru indirip kaldırdı ve odasına çıktı. Aslı için o gün tamamıyla bir hayal kırıklığıydı. En sevdiği şarkıyı dinlemek için mp3 ünü çalıştırdı ve kulaklıklarını taktı. Normal çağının çocukları gibide şarkı dinleyebilirdi, pc den ya da telefondan belki youtube açardı en azından spotify gibi Spotify dinlediğin için teşekkürler. Ciddiyim. Radyo dinliyor olabilirdin Kaset çalıyor olabilirdin Plak çalıyor olabilirdin Ya da 8 parçalı teyip dinliyor olabilirdin eğer 8 parçalı teybin neye benzediğini biliyor olsaydın Ama spotify dinliyorsun. Tekrar teşekkürler gibi sıkıcı bir reklamı habire habire açmıyor. Youtubeda da reklamlar var tabi ama her seferinde değişiyor en azından bu spotify reklamına göre daha iyi. Müzik dinlemek için para ödeyeceksem bunun radyoya, kasete veya kaset çalara hatta plağa veya da 8 parçalı teyibe gitmesini isterdim. Müziği her yerde reklamsız duyabilmek varken neden rahatça1 ay duyabilmek için sürekli sürekli ödeme yapayım ki. Mp3 çalarımı 13.doğum günümde dedem hediye etmişti belki bu yüzden bu kadar çok seviyorumdur belki de reklamsız müzik dinleyebilmek için kullanıyor veya seviyorumdur bilemiyorum. Her neyse aklım sadece şarkının şu sözlerinde.
Çekip gidesim var artık yalan dünyadan
Önüme çıkıp duran sahte yüzlerden
Hiç bir söz bir nefes kesmiyor beni
Nedense bikaç gündür gidesim geldiSözlerde kendimi bulmam iyi bir şey mi ? Hayır, hayır bir saniye bu çok kötü ne yani İzmir'e mi gitmek istiyorum. Buna gitmek denilebilirse tabi ben resmen kaçmak istiyorum. Bunu yapsaydım ne kazanırdım nefes mi ?
Aslı pencereyi açtı ve kendini camdan dışarı attı. Sakin olun camdan atmaktan kastımız o değil ! Odası üst katta olduğu için çatıyla bitişik bir camı vardı. Camdan çıktığında tuğlaların üstüne bastı ve yukarı doğru ilerledi. Güneş batmış, hava kararmıştı sokakta bisiklet süren 2 genç dışında 1 de sokak köpeği vardı. Aynı kendi gibi bisiklet süren gençleri izliyordu. Bir süre sonra çatıya neden çıktığını hatırladı. Bu evin kendini huzursuz hissettirmesi ona İzmir'e kaçmak istediğini hissettiriyordu. O an bir karar alması gerektiğini anladı. Anneannesi ve dedesini düşündü acaba üzülürler miydi onun için kötü düşünmeyeceklerini biliyordu bu yüzden acaba ne derler diye düşünmedi bile. Bu yazın başında biraz çalışıp para kazanmıştı kazandığını harcamamıştı çünkü evden çıktığı veya bir şey aldığı yoktu. Tek arkadaşı olan İpek bazen onlara gelirdi o kadar. Ne kadar biriktirdiğine baktı, bu evden kaçmasına yeterdi ama ne kadar İzmir'de kalabilirdi bilmiyordu. Ona rağmen tamam dedi kendi kendine sonrasına sonrada bakabilirim ve bir iş bulurum diye düşünüp bavulunu hazırlamaya başladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Teneke Çöp
JugendliteraturAslında birazda hepimizde olan aile baskısını anlatıyor. Sadece biz kaçmayı aklımıza getirebiliriz çünkü kaçmak peşinde kötü şeyleri ve yalnızlığı da getirdiği için bize zor gelir. Yalnızlık kelimesine belki çoğumuz tanıdıktır onlara göre belki bu s...