Daha yolun çookk başındayım sadece hazır bir bavulum var o kadar ama onunla beraber kendime güvenim ve cesaretimde var. Yapabilirim yapacağımda !!
Saat 00.32 ydi babası yatak odasına çoktan gitmişti belki uyumuştu bile ama annesi hÂla mutfakta bir şeylerle uğraşıyordu. Herkesin yatıp uyumasını beklemeliyim diye düşündü. Saatler geçti gitti ve artık hazır olduğunu hissediyordu. Her şeyini yanına aldığından emin oldu ve ailesi telaşlanıp polise gitmesin diye bir not yazdı. Not da şunlar yazıyordu.
Sevgili anne ve babam
Bana bunca zaman iyi yada kötü baktınız, bunun için size minnettarım sağolun ama Can ve bana yaptığınız ayrımcılığa artık tahammül edemiyorum. Kardeşim bunu asla kişisel algılamasın belki sizden çok onu özleyeceğimdir çünkü bu evde bana ve kilolarıma, bedenime karışmayan bir tek o var. Onu çok seviyorum, size gelince daha fazla bir şey demek istemiyorum umarım Can'a iyi ebeveynler olursunuz. Anneannemi ve dedemi benim için öpün onlar benim için çokk önemli bunu bilsinler lütfen. Gittiğim için özür dilemem gerek belki de ama içimden gelmiyor. HOŞÇAKALIN...
Aslı: Tamam işte şimdi gidebilirim. (Son bir kez kısık ve yorgun gözlerle odasına bakar samimi ama küçük bir gülümsemeyle odadan çıkar.)
Kapıya doğru yürürken ben doğru kararı verdim diye içinden geçirir. Kapının kilitli olduğunu görüp askılıktaki anahtarları alır, içinden doğru olanı bulup kapıyı açar. Hiç kimsenin odasına girmeden, hiç kimseye bakmadan çıkar ve gider. Bakmaz çünkü vedalar ona ağır gelir Can'ın yüzünü unutamamaktan, anne ve babasını özlemekten korkarak gider...
Saat 04.53 tren istasyonuna varmaya 5 dk kala
Aslı : Evin tren istasyonuna yakın olmasını hep çok sevdim sanırım ben burdan kaçıp gitme fikrini sevmişim. Yeni yeni anlıyorum, sanırım kendimle ilgili öğreneceğim çok şey var...
Saat tam 5 olmuşken Aslı bilet satın alacağı yere doğru yürür ve 150 tl değerinde olan, saat 05.30 da ki tren biletini alıp çantasına koyar. Evden çıkıp gideceği saat çok çabuk gelmişken burdaki saat bir türlü geçmek bilmez. İçini endişe kaplayan Aslı su almak için büfeye doğru yürür. Büfeye geldiğinde mini tezgahta ay çöreği satıldığını görür. Annesinin en sevdiği şeylerden biri olduğu aklına gelir. Buruk bir gülümseme ile boşverip suyunu alır. Yerine geri döner tekrardan beklemeye başlar...
Nihayet vakit gelir. Geçmek bilmeyen en uzun 30 dakika sonrasında trene biner. İzmir'e gitmek için bineceği vagonu arar sonunda bulur vagona yerleşir. Saatler geçtikten sonra Aslı'nın iyice yorgun düşen bedeni kendini uykuya teslim eder. İzmir'e gelene kadar deliksiz uyuyan kızı vagon görevlisi uyandırır. Apar topar toparlanan kız trenden iner ve başını kaldırıp İzmir'in bulutlarına ve güneşine bakar hava artık iyice aydınlanmıştır. Konaklamak için bir yer aramaya başlar. Yeni uyanmış ve iyice sersemlemiş olan bedeni sokaklarda ağır bavul ile yürümeye daha fazla katlanamaz. Kendini boş bir banka atar ve kendi kendine : Allah'ım ne yapacağım ben ? Buraya gelirken, o notu yazarken ne düşünüyordum ki diye ağlamaya başlar. Bisikletiyle gazete dağıtan delikanlı ve oldukça yakışıklı bir genç Aslı'nın yanına gider. Çocuk Aslı'dan epey uzun ve çilleri olan esmer, kara gözlü bir çocuktur. Uzun ve dağınık saçları gözünün önüne düşünce daha tatlı ve güzel bir hÂli oluyordur. Aslı'nın yanına oturup ( Bu sabah ağlamak için güzel değil. Böyle güzel, güneşli bir havada seni ağlatan ne ?) der. Aslı göz yaşlarını üstündeki bluza silip şöyle söyler. (Hayat ağlamak için güzel sabahlar vermiyor bende kötü olanları tercih ediyorum.) Bu cevap karşısında oğlan gülümser. Çocuğun gülüşü Aslı'yıda güldürür. Hiç bir şey söylemeden sessizce karşılıklı tebessüm ederler. Bu sırada oğlan ön cebinden çıkardığı temiz ve mis kokulu mendille kızın göz yaşlarını siler sonrasında ( Böyle daha güzel) der. Aslı teşekkür eder. Sonrasında oğlan ona bu koca valizle İzmir de ne yapacağını sorar. Aslı'da çalışmaya geldiğini ve kalacak bir yer aradığını söyler. Çocuk ailesini sorduğu zaman ise konuşmak istemediğini söyler. Delikanlı bu konuda ısrar etmez ve ( Sana kalacak bir yer bulmamız için öncelikle adını bilmem lazım değil mi ? Yoksa adını bilmediğim birini nasıl kayıt ettirebilirim. Pansiyondaki adama ne dicem yoksa gizli konuk mu ? Yada gizli müşteri.) Aslı güler ve (ben Aslı) der.
Aslı : Peki ben sana ne demeliyim yabancı ? gazeteci gizli çocuk ?
Çocukta güldükten sonra (Ben Emir) der.
El sıkışırlar ve tanıştığıma memnun oldum dedikten sonra oturdukları banktan kalkarlar.
Emir: Bavulunu ben taşırım sen bisikleti yanında getir yeter.
Aslı onaylama anlamında başını öne doğru sallar ve Emiri izler. 15-20 dk sonra nihayet bir pansiyon bulurlar. Aslı'yı oraya yerleştirirler. Sonrasında yukarı çıkarlar.
Aslı: Sana çok teşekkür ederim beni tanımadığın halde o kadar yardım ettin. İşinden gücünden alıkoydum kusura bakma lütfen, umarım başına sorun açmamışımdır.
Emir: İşi sadece bisikletiyle gazete dağıtmak olan bir çocuk için diğer sabahlara göre daha iyiydi bu sabah bende sana teşekkür ederim. Sorunda yok yani kafana takma. (Cümlesinin sonunda başını öne eğip hafifçe gülümsedi.)
Emir: E ben artık kaçayım mağlum saat epey geçti sende yorgunsun yat uyu. (Sendeleyerek ayağa kalktı ve kapıya doğru yürüdü. Kapıyı hafifçe açtığında başını geriye doğru döndürdü ve şöyle söyledi.)
Emir: Eğer telefon numaran varsa alabilir miyim ? Hani anladığım kadarıyla şuan bu şehirde bir tek beni tanıyorsun sana yardımcı olurum. Belki sana bir işte bulabiliriz.
Aslı: Ee tabi ben yazayım o zaman. (Not kağıdı bulamayan kız çantasından çıkardığı kalemle Emir'in koluna telefon numarasını yazar.)
Emir: Aslında çaldır kapatta yapabilirdik ama hakkını vermeliyim bu daha iyi. ( Dişlerini hafifçe göstererek güler.)
Aslı: Aaa ! Çok pardon uykusuzluktan hiç aklıma bile gelmedi.
Emir: Ciddiyim böyle daha iyi. En azından seni kolumda tutuyorum yani kaybetme şansım yok. Peki sen beni unutmak mı istiyorsun ?
Aslı: (Afallar) A- hayırr neden öyle söyledin ? Anlamadım.
Emir: (Bu sefer sesli bir gülüşten sonra konuşmaya başlar.) Demek istediğim şey telefon numaramı istemedin hani bilmem anlatabildim mi.
Aslı: Aaaa !! Çok doğru kusura bakma gerçekten kafam şuanda hiçç yerinde değil. (Kolunu uzatır) O zaman sende benim koluma yaz. (Tebessüm eder.)
Emir telefon numarasını Aslı'nın koluna yazdıktan sonra hoşçakal diyip gider. Bu kelimeyi duyunca Aslı'nın yüzü asılır. Arkasını dönmüş ve gitmekte olan Emir bunu görmez, görsede anlaması mümkün değildir zaten. Sonuçta bir insana hoşçakal dediğin için morali bozulur mu ?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Teneke Çöp
Teen FictionAslında birazda hepimizde olan aile baskısını anlatıyor. Sadece biz kaçmayı aklımıza getirebiliriz çünkü kaçmak peşinde kötü şeyleri ve yalnızlığı da getirdiği için bize zor gelir. Yalnızlık kelimesine belki çoğumuz tanıdıktır onlara göre belki bu s...