3 | Parlıyorsun.

245 25 16
                                    

Bölüm Parçası | To love me - Park Shin Hye


Koray bakışlarını kardeşinden çekip bende odaklandı. Sanki Melisa'nın kardeşi olduğumu biliyormuş gibi şaşkın bir yüz ifadesi takındı. Sanırım bu işten ilk kazancım ablam ile birbirimize benzememiş olmamızdı.

Koray'ı baştan sona süzdükten sonra gözlerimi net bir ifadeyle gözlerine kitledim. Üzerinde gri düz bir t-shirt , altında açık mavi dar denebilecek bir kot pantolon vardı. Siyah tonda ki saçlarını geriye doğru yatırmış , hafif bir sakal bırakmıştı.

'' Meyra yakın bir arkadaşım , liseden. '' dedi Eylül abisine beni işaret ederek. Beni abisiyle tanıştırıp ne gibi bir planı olabilirdi ?

Uzun zamandır konuşmuyormuş gibi güçlükle dudaklarını aralayıp sertçe  ''Merhaba Meyra.'' dedi.

''Merhaba.''  Koray'a kısaca karşılık verirken '' Benim gitmem gerek daha sonra görüşürüz. '' diyerek yapmacık bir gülümsemeyle bakışlarımı Eylül'e yönlendirdim.

''Biz seni bırakırız.'' Koray ani bir hareketle Eylül'e baktı. Yüzünde bir şeyden iğrenmiş , tiksinmiş bir ifade vardı. Açık ve netti , beni istemiyordu.

''Gerek yok ben giderim.'' diye söylendim sert bir tavırla.

Sandalyeyi önümden çekip adım atmamla Eylül'ün koluma girmesi bir oldu. '' Biz bırakırız.'' diye tekrarladı yeniden. Neden bu kadar ısrar ettiğini düşünmeye çalışırken Koray arkamızdan sinirinin bozulduğunu belirten bir kaç ses çıkardı.

Eylül koluma yapışmış beni arabaya doğru götürürken kulağıma  ''Kafenin orda ki bir evde in.'' diye fısıldadı. Çalıştığım kafeyi bildiğini anlayınca şaşkınlıkla gözlerimi büyüttüm.Acaba yardım etmekle yanlış mı yapıyorum düşünceleri beynimi doldururken Eylül arabanın arka kapısını açtı ve oturmam için kaş göz işareti yaptı.

Kendimi arka koltuğa atarken Koray şoför koltuğuna oturup sinirli bir şekilde kapıyı kapattı. Bu nefret , bu kin de neydi böyle ?

Çalıştığım kafenin yanında ki arkadaşımın evini tarif ederken ne kadar büyük bir yalanın içine girdiğimi yeni kavradım.  Yalanlar küçük bir kartopu gibi büyürken yaratacağımız kardanadam felaketin geleceğini işaret ediyordu.

''Burası.'' dedim kafenin yanında ki yeşil-beyaz desenlerle kaplı binayı gösterip.Koray arabayı durdururken hızlıca kendimi dışarı attım.

''Teşekkür ederim.'' dedim hafif bir tebessümle.

''Lafı olmaz.'' dedi Eylül gülümserken. Tam arkamı dönmüş gidiyorken '' Meyra !'' diye arkamdan bağıran Eylül'e döndüm. Kafamı '' Ne oldu ? '' anlamında önce sağa daha sonra sola salladım.

'' Akşam doğumgünüme kesin geliyorsun. Bu cafe de kutlayacağız az önce bahsetmiştim ya.'' demesiyle başımı direk çalıştığım kafeye doğru çevirdim.

''Bur-rda mıydı ? '' Şaşkınlıktan kekelerken '' Evet.Hem sanada yakın , mesaj atarım. '' diyerek el salladı. Koray arabayı hızla gazlarken ellerimle beni boğan dumanları kendimden uzaklaştırmaya çalıştım.

Kim olduğumu , nerede çalıştığımı bilecek yakın bir arkadaşım bile yokken bu yaşananlar beni şaşkınlığa boğuyordu. Ve herşey tam olarak yerine oturuyordu. Kargonun bugün gelmesi , Eylül'ü bugün aramam ve doğumgününü bugün kutlaması... Her şeyi önceden planlamıştı.

Ara sokaklardan evin yolunu tutarken kafamı farklı şeylerle yormayı denedim. Saat altı civarıydı ve akşama kadar yaklaşık bir saatim vardı. Adımlarımı hızlandırıp kısa bir sürede eve vardım. Annem henüz işten gelmemişti.

Mesaj atmak için elime telefonumu alırken aniden Eylül'den mesaj geldi.

E:Zor durumda bıraktığım için üzgünüm. Sekizde cafe de olabilir misin ?

M:Eylül ne yapmaya çalışıyorsun ? Hiçbir şey anlamıyorum.

E:Söz veriyorum her şeyi tek tek anlatacağım. Unutma sekizde.

Telefonumu yavaşca yatağımın üzerine fırlatırken kafamda ''ne giyeceğim?'' sorusu belirdi. Dolabımın kapağını açtığımda gözüme çarpan ilk ve tek şey lise mezuniyetimde aldığım fakat  bir türlü giyemediğim beyaz tül elbisemdi.

Elbiseyi aynada üzerime tutarken ablamın '' Melek gibi oldun kuzum.'' sözünü anımsadım. Dolan gözlerimi ovuşturup banyoya yöneldim. Kendimi ılık su dolu küvete bırakırken biraz olsun rahatladım. Su tüm yorgunluğumu alırken hızlıca banyodan çıkıp tekrar odama yöneldim.

Saçlarımı kurutup maşa ile hafif dalgalar verdim. Elbisemi de üzerime geçirip aynanın karşısına geçtim.Aynada ki yansımama bakarken hiçbir şey hissetmediğimi farkettim. Duygusuzdum.

Ablamın bıraktığı paradan bir miktarını yanıma alırken annem gelmeden evden çıkmaya özen gösterdim.

Elbise ile yürüyemeceğimden sokağın başından döndürdüğüm taksiye bindim. Yol tarifini yaparken , yolun yakınlığından rahatsız olan taksici yüzünü buruşturdu. Cafenin önüne geldiğimizde yazan miktarın üç katı olan yirmi lirayı uzattığımda taksiden inip direk mekana geçiş yaptım.

İçeri girer girmez doğruca patronumun yanına adım attım. Eylül beni yarı yoldan döndürmek için kolumu kavrayıp aniden sarıldı.

''Hoşgeldin.'' dedi mutlu bir sesle. '' Patron işinide ben hallettim.''

'' Teşekkürler.'' diyerek sarılmasına karşılık verdim.

''Eylül !'' sarışın bir kız bizim olduğumuz tarafa dönmüş Eylül'e seslendi.

''Arkadaşıma bakıp geliyorum , bekle.''

''Bende bir lavaboya gideyim.'' diyerek üst kata çıktım.

Cafe tam olarak iki kattan oluşuyordu. Eşyalar kahverengi ve beyazın hakim olduğu renklerle döşenmişti. Üst katan çıkan merdiven tam ortadan sarmal bir biçimde yukarı uzanıyordu. İnsan akınının yaşandığı burada çalışmak epeyce zordu. En zoruda insanlarla uğraşmaktı.

Merdivenlerden yukarı çıkıp lavaboya saparken personel odasının yanan ışığı dikkatimi çekti. Üst kat boştu ve çalışanlar alt kata hizmet ediyorlardı. Gri renkli ağır kapıyı ittirdiğimde karşılaştığım kişi şaşkınlığıma sebep oldu. Bu Koray'dı. Tek başına ne yapıyordu ? diye düşünürken masanın üzerinde ki şefaf poşette ki tozu tek hamleyle pantolonunun arka cebine sıkıştırdı.

Bir an görmemezlikten gelip kaçma hissi içimde alevlenirken aniden sessizliği bozdu.

'' Sahi buna inanacağımı mı sandın ? '' dedi alaycı bir ses tonuyla.

''Neden bahsediyorsun ?Anlamadım '' diye karşılık verdim kaşlarımı kaldırıp.

'' Peki sence ordan gerizekalıya mı benziyorum ?''

'' Evet. Değişmeyecek fakat istersen birde diğer taraftan bakayım ?'' diye söylendim sinirle. Düşünmeden verdiğim aptalca cevap yüzünden içimden kendime küfür saydırırken ayağa kalktı.

'' Dört buçuk senedir görmediğim kız nasıl olurda kardeşimin liseden arkadaşı olur ? '' lafıma takılmadan bana doğru yürüdü.

'' O kadar samimi değildik.'' dedim titreyen sesimle. Yalan söylemeyi asla beceremezdim.

'' Hala gerizekalısın diyorsun yani ?''

''Öyle birşey demedim.''

Yanıma gelip etrafımda dönerken beni baştan aşağı dikkatlice süzdü ve finali yaptığını düşündüğüm elinde ki sağlam kozunu oynadı.

''
Gerçekten soyadın kadar varsın





Meyra , Parlıyorsun.''

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 01, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Vakit GeldiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin