1 | Vakit Geldi

24.7K 201 6
                                    

Öncelikle Merhaba
İki sene önce yazdığım 116k kadar bir okuyucuya sahip otuz bölümlük hikayemin tüm bölümlerini internetim gittiği ve hikayeye devam edememem  yüzünden silmiştim. Uzun zamandır hikayede üç nokta var ve neden okunmuyor ? tarzı mesajlar ve yorumlar alıyorum. Bugün hikayemi tekrardan çok sağlam bir kurguyla yazmaya başladım. Tekrardan yanımda olursanız çok sevinirim , umarım beğenirsiniz :)

Cuma günleri hariç , zamanımın tümünü harcadığım kafe de çalışmaya başlayalı annemin yüküne ortak olabilmek için biriktirdiğim paralara baktım.

Annemin bu paraları almayacağına dair olan tavrı kesindi. Babamla sürekli sarsılan evlilikleri yıkılmıştı ve ablamın ölümüyle birbirimize kenetleneceğimiz yerde daha çok uzaklaşmıştık babamdan. Ben annemi, altında kaldığı enkazın altından kurtarmaya çalışıyordum. Ne yaparsam yapayım güçlü gibi görünmekten vazgeçmiyordu. Güçlü değildi. Önce evliliğini sonra kızını kaybeden biri ne kadar güçlü olabilirdi ki?

Paraları biriktirdiğim kumbarama geri koyarken annem için yapabileceğim başka bir şeyler düşünüyordum. Çalışmak için bile zar zor izin almışken bu paralardan başka nasıl destek olabileceğimi bilmiyordum.

Yatağıma uzanıp odamın tavanını kaplayan fotoğraf karelerine diktim gözlerimi. Her bir karede ablamla hatıralarımızın gizli olduğu fotoğraflar... 6 aydır her baktığımda beni etrafa saçan ama yerlerini değiştirmek için bile olsa dokunmaya kıyamadığım fotoğraflar.

Telefonum ve kapı zili aynı anda çalmaya başladığında, gözlerimden süzülen yaşları tişörtümün eteklerine sildim.Annemin aramasını meşgule verdim ve kapıya koştum.

"Kim o?"

"Kargo." Bozuk megafonun cızırtısından kız sesi olup olmadığını anlayamayarak kapıyı açtım. Gelenin bir kız olması beni şaşırtmıştı. Eve siparişlerin dağıtımını yapan kargo çalışanları genelde erkek olurdu.

"Merhabalar. Meyra Parlak ?"

"E-evet,benim." dedim kargonun bana ait olmasına da ayrı bir şaşırarak.

"Şuraya bir imza atar mısınız?" Teslimatın yapıldığına dair bir kağıdı bana doğru uzattı.Daha sonra elindeki kutuyu da bana verdi  ve "İyi günler."diyerek merdivenlere yöneldi.

Kapıyı hızla kapatıp olduğum yere oturdum. Kutunun üstünde isim yazmaması beni daha da meraklandırdığı için üzerindeki koli bantlarıyla uğraşmadan açtım.

İçi parayla doldurulmuş kutunun en üstünde bir zarf duruyordu. Ters çevirip yere döktüm ve başka bir şey var mı diye kontrol ettim. Ama yoktu. Mektup zarfını da yırtarak açtım ve ablamın, bu güne kadar sevgilisiyle olan fotoğrafları etrafa saçıldı. Hızla göz gezdirdiğimde aralarında özenle doldurulmuş bir kağıt fark ettim. Ablamın yazısı.

"Canımın içi kardeşim,en yakın arkadaşım,sırdaşım. Güçlü olmak için annemle yarıştığınızı ve kaybettiğini görüyorum meleğim.

Bu gün vücudumun hastalığa yenik düşeceğini öğrendiğim ilk gün. Öleceğim tarih hakkında doktorumla konuştuğum ilk günün akşamı. Bunu sana söyleyemem meleğim. O güne kadar benimle beraber karanlığın girdabına kapılmana izin veremem.

Koray’ı annem hiç istemedi meleğim,biliyorsun. Yaşadığı hayatı Koray özellikle seçmedi ama annem hep öyleymiş gibi yargıladı. Ben sevdim meleğim. Her gün kanına karışan o iğrenç beyaz tozlara rağmen sevdim. Uyuşukluk bedenine işlediğinde bile sevdim. Ama söz verdim meleğim. Koray’ımın bu alışkanlığını söküp atacağıma söz verdim. Ve ben sözümü tuttum. Annem ve sen her ne kadar inanmasanız da sevdiğim adamı kurtardım.

Biliyorum,ben ruhumu teslim ettiğimde Koray'da kendini o kurtulduğu uyuşukluğa  hapsedecek. Ben bir yerlerde sizi izleyeceğim meleğim. Annem güçlü bir kadın,acısını sarıp sarmalayıp görmezden gelecek. Sen,her gün sızlayan minik kalbinle annemi taklit etmeye çalışacaksın. Ama Koray yapamaz kuzum. Ve O'nun yapamadığı,ayakta kalamadığı her an ben sizi izlediğim yerde mutsuz olacağım.

Annem "O çocukla görüşmeyeceksin." dediği her gün bana nasıl yardım edebileceğini düşünürdün. Koray'ı onaylamasan da,uyuşturucu kullanmaya devam etmediğine inanmasan da beni evden çıkarmanın bir yolunu bulurdun.

Yine bana yardım eder misin meleğim?  Edeceksin biliyorum. Sen ablanı hiç yarı yolda bırakmadın ki. Yine bırakmayacaksın,biliyorum.

Vakit geldi meleğim. Bu mektubu okuyorsan benim için son bir iyilik yapman için vakit geldi...

Yazdıklarımı Koray'ın kız kardeşine vereceğim. Benden sonra darmadağın olana kadar seni rahatsız etmemesini,ağabeyinin en çaresiz anında sana gelmesini isteyeceğim. Beni kıracak bir kız değil ve ağabeyinin iyiliği için elinden geleni ardına koymayacaktır.

Kutunun içine koyacağım paraların hepsi senin. İhtiyacın olacak. Olmazsa da kendine ihtiyaç yaratarak harca. Ve fotoğraflar...Koray'la olan tüm hatıralarım. Onunla bir aile kurma hayallerim bir yana seni tanıştırmadım bile,annem zor bir kadın. Ama bu fotoğraflar ve arkalarında yazan notlar sana yardımcı olacak.

Sevdiğim adamı kurtar meleğim. Yalvarırım kurtar. Çek al boğulmaya çalıştığı zehir denizinden. Boğulup yanıma gelmesine izin verme.

Seni eski bir fotoğrafın dışında görmedi,tanımıyor. Hiç tanımayacak. Tanırsa seni en uzağına atar. Kardeşi sana yardım edecek. Eylül’e güvenebilirsin.Yapabileceğini ve yapacağını biliyorum. Ablanın mutlulukla sizi izleyeceğini unutma.

Bir gün gökyüzünün en özel yerinde ruhlarımız birbirine sarılacak. O güne kadar hayatını en güzel şekilde yaşa ablasının bir tanesi. O kadar kusursuz yaşa ki benim yarım kalanlarım bile tamamlansın.

Bu satırlar ve yapacakların,diğer sırlarımızın arasına karışarak sende kalsın bir tanem.

Artık ben senin meleğinim.

Meleğin sana güveniyor.

Meleğin hep senin yanında.

Meleğin seni çok seviyor."

Gözlerimden akan yaşlar titreyen ellerimin arasındaki kağıda değil de kalbime düşüyor gibi hissediyordum. Kalbimi yakan damlalar beni esir aldığında kurtulmaya çalışmadım. Ağladım. Oturduğum yerde hareket edemeden saatlerce ağladım.

Vakit GeldiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin