1

985 24 8
                                    

Gecenin karanlığında etrafa bakındım. Sokağın bir yanında evler bir yanında ise ağaçlık bölge vardı. Daralan nefesimi umursamadan yürümeye devam ettim. Zorlanarak atıyordum adımlarımı. Saatimin alarmını duymak istemiyordum. Yeterince duymuştum bu alarmı. Her zaman başıma kötü işler açıp dışlanmama neden oluyordu. Aptal alarm işte. Daha hızlı yürümeye çalıştım ama başaramadım. Birden yere düştüm. Derin nefesler almak için çabaladım ama alamıyordum.

Hep böyleydi zaten. Nefes bile alamıyordum. Yaşamamın hiçbir mantığı yoktu. Her an ölecekmişim gibiydi. Her an astım ilacımın yanımda olması gerekiyordu. Bir tek eşyaya bağımlı kalmıştı sağlığım. Küçük bir sprey olmadan devam edemiyordum hayatıma.

Yanıma çöken biriyle bakışlarımı ona yönlendirdim. Gözlerimi kıstım ama görüşüm bulanıktı. Sadece dalgalanan kumral saçlarını görebiliyordum. Alnına düşen kumral saçları rüzgarla dalgalanırken elimi elinin üzerine koydum. Başı bana dönerken elimi kalbime götürdüm.

Her kimse beni bıraksın istemiyordum. Yanımda kalıp bana destek olsun istiyordum. Bana ilgi , sevgi göstersin istiyordum. Başkalarından görmediğim sevgiyi onun kollarında bulayım istiyordum.

Cebimi yokladıktan sonra astım ilacımı ağzıma götürdü ve sıktı. Kaşlarımı çattım. Bu da kimdi ? Tanımadığım bu adam da kimdi ?

...

Bulanıklaşan görüşüm yine etrafı görmeme engel oluyordu. Yere düştüm.

Nefes alamıyordum. Ne kadar çabalasam da oksijen alamıyordum. Sanki burnumu pamukla tıkamışlar gibiydi. Az az alıyordum ama yetmiyordu. En kötüsü de sevdiğim adamın gözü önünde , onun yüzünden yaşanmasıydı.

"Yine bu durumu kullanıyorsun Kim Jennie."

Yoongi'nin sesi kulaklarıma doldu. Ağlamak istedim o an ama ağlayacak gücüm bile yoktu. Nefes almaya yetmeyen gücümle nasıl ağlayabilirdim ki ?

Gülüşme sesleri kulağımda yankılanırken yere düştüm. Saatimin alarmı çalmaya başladığında gülüşmeler durdu ve herkes bana odaklandı. Elimi kalbime götürüp bir kaç kez vurdum. Nefes alamamanın verdiği histen nefret ediyordum. Gözlerim istemsizce dolduğunda matematik öğretmeni dibime çöktü ve hızla ilacımı ağzıma tuttu.

"Kim Jennie. Beni duyuyor musun ?"

Duyuyordum. Kahretsin ki yine duyuyordum.

İlaçla birlikte nefes almaya başladığımda yanaklarım ıslanmıştı. Göz yaşlarım istemsizce yanağıma süzülürken derin nefesler almaya devam ettim.

"B...bay... Bayan Min."

Birden elime tutuşturdukları şişedeki suyu içmeye çalışırken devirdim. Bütün su Bayan Min ve benim üzerime döküldüğünde oracıkta ölmek istedim sadece.

Ölüyordum zaten...

Bu berbat hayatı ben seçmemiştim.

Ardından ise zorlukla beni revire götürmüşlerdi. Bir kaç dersten izinliydim. Şimdi ise revirdeki yatakta yatıyor, sadece tavana bakıyordum. Boş ifadelerimle tavanı deliyordum neredeyse.

Küçüklüğümden beri kronik olarak astımım var. Bazen beni çok zor durumlara sokan astım, artık ölmemi istememe neden oluyordu. Ölsem belki de her şey benim için daha rahat olurdu.

Bir de okulun basketçi çocuğu Min Yoongi. Ona aşık olmamı bir kenara bırakırsak aramız gayet kötüydü. Bu sabah onun yüzünden kriz geçirmiş az daha ölüyordum. Kriz dışında ölmek gayet iyiydi benim için ama kurtarıcım Bayan Min bu sefer de ölmeme izin vermemişti.

I Would Rather Die•TaennieHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin