Bölüm 4: "Benim ne kırılacak bir kalbim kaldı ne de dayanacak gücüm.. "

7 2 0
                                    

Yazarın anlatımıyla

Beria'nın abisi Burak Yılmaz, hastanenin bahçesinde sigara içiyordu. Yanında Ilgar Işık vardı. Beria'nın Ilgar'ın kollarında yere yığılmasından sonra ambülans hızla gelmişti ve Beria'yı hastaneye yetiştirmişti.Beria'nın yoğun bakımda savaş verdiğini 2 saat önce öğrenen Burak Yılmaz'ın bu iki saatte çektiği acı çok büyüktü. Babasının Burak Yılmaz'a emanetiydi Beria.

"O-oğlum.. Bak ben yemin ederim görmedim.. Mehmet ile konuşuyordum. Yapma bana bunu.. Seni çok sevdiğimi biliyorsun." Burağın anne dediği kadının bu sözlerinin ardından hızla ayağa kalktı ve bağırmaya başladı.

"BENİ SEVDİĞİN KADAR KEŞKE KIZINI DA SEVSEYDİN! SENİN YÜZÜNDEN ÖLÜRSE SENİ YAŞATMAM! BENİM ELLERİMDE CAN VERİRSİN! O ADAMLA KONUŞMASAYDIN BUNLAR OLMAYACAKTI! " Aylin hanım, yani Burak ve Beria'nın annesi yere yığıldı ve ağlamaya başladı. Burak son kez ona baktı ve son sözünü söyledi.

"Son pişmanlık fayda etmez Aylin hanım.Gerçi senin pişman olduğunu düşünmüyorum. Kız sen onu sev diye her fikrine saygı duydu. Onun bir babası ve annesi yok. Sen artık onun annesi değilsin. Kendine çekidüzen versen iyi olur. Beria'nın uyandığında sen burada olmayacaksın. İlk işim tüm işlemleri halledip seni başka bir ülkeye yollamak olacak. İyi günler Aylin hanım. Kurtarmam gereken bir can var, ve o benim kız kardeşim. " Burak arkasına bakmadan hızlı bir şekilde ordan ayrıldı ve yoğun bakımın önünde bekleyen korumalarına baktı.

"Siz arabada bekleyin. "

"Ama Burak be-"

"Arabada dedim. Bekleyin dedim. Neyi anlamıyorsunuz? Anlama kıtlığınız falan mı var? "

"Burak bey, bunu yapamayız."

"NEDEN ÖMER NEDEN? "

"Efendim dışarıda kameramanlar falan var. 15 kişiyiz sonuçta, dikkat çekeriz hepimiz. Bizi görürlerse başımıza toplanırlar ve arabayı görürler. Riske atamayız. "

"Ömer, ikili veya üçlü arka ve ön kapıdan gerekirse camdan çıkın. Sinirlerim bozuk. Bunu da ben mi düşünücem? Yeteri kadar eğitimimiz var zaten. Gerekirse taksi çağırın. Arabada şöför var zaten! "

"Tamam Burak bey. Ben yanınızda kalacağım sizi korumak için."

"Ben kendimi koruyamıyor muyum Ömer? "

"Efendim kesin emir var. Levent bey öyle istedi. "

"Tamam Ömer tamam kal! Yeterki üstüme gelmeyin üstünüze gelirim! Kapa çeneni. "

"Kusura bakmayın efendim... " Ömer başını hafif yere eğdi ve konuşmaya devam etti. "Benim düşüncesizliğim affedin. "

"Ömer tamam yok birşey. Sinirlerim bozuk,kafam bulanık. Levent beyi ara bakalım neden kuzeninin yanına gelmiyormuş. "

"Efendim, Levent bey bunu soracağınızı tahmin etmiş. Bana bir kağıt verdi. Onu size vermemi istedi siz sorunca. "

"VER ÖMER VER! "Burak durdu ve tekrar konuşmaya başladı. " Ne zaman aldın bunu? Levent yurt dışında değil mi? "Ömer cebinden çıkardığı kağıdı Burak Yılmaz'a verdi ve Burak okumaya başladı.

"Sen sormadan söyleyeyim kuzen. Birincisi, Gökçe hasta ve onla ilgilenmeye çalışıyorum. İkincisi Ömer'e ben mesaj attım. Oda kağıda yazdı. Hastanede telefonun mesaj yerini açmasını uygun görmedim. Her yerde kamera var. Annenin uçağı vardı bugün diye biliyorum. Sanırım havaalanına giderken çarptı. Doktor en iyi doktor kardeşim, Beria'nın savaşçı ve inatçı bir kız. Hayallerini bırakamaz, seni bırakamaz, Gökçe ve beni bırakamaz. Ona her konuda destek veriyorum. Sen ve Gökçe de tabii. O iyi bir kız Burak. O seni üzmez. Allah'a emanet ol kardeşim. İyi bak Beria'ya arayıp soracağım zaten. Bağlantılarımı biliyorsun. Öğrenirim bir şekilde. "

-Levent Yılmaz

"Tamam Ömer. Saol getirdiğin için. Hastanenin karşısında kahveci vardı yanlış görmediysem. Gidip kahve al. "

"Tamam efendim. "

"ŞOK CİHAZINI GETİRİN!! KALBİ DURDU!! " Burak Yılmaz'ın ve Burağın yanına gelen Ilgar'ın gözleri dolmuştu. Ilgar Burağı tutmaya çalışıyordu ama rahat durmuyordu. Burak tüm gücüyle bağırıyordu, çağırıyordu yaşaması için. Ömer kahveyi sehpanın birine bırakıp Burağı tutmak üzere koşmaya başlamıştı. "ÇALIŞTIR!" sessizlik oldu. Herkes kalp atışının gelmesini bekliyordu.

"BERİA HADİ! ABİM HADİ! " Ses geldi. Dönmüştü. Hayata dönmüştü. Burak ve Ilgar sevinç çığlıkları atıyorlardı...

Beria'nın anlatımıyla

"Abi... "

"UYANDI!! DOKTOR ÇAĞIRIN UYANDI! " Bu kimin sesi bilmiyordum. Gerçek ile rüya arasında gelip gidiyordum.

"Ölme abi.. " Demiştim abime ama onun kafasına silah dayamışlardı.. Kaçamıyordu.

"N-ne? " Gözümden bir damla düştü. Dıt dıt dıt diye bir ses geliyordu. Çok hızlı geliyordu.

"Abi ölme... Beni bırakma burda.. Benim ne kırılacak bir kalbim kaldı ne de dayanacak gücüm.. " 

"Abim ne oldu? Ne diyorsun sen? "

"G-gitme... Onunla gitme.. Öleceksin orada.. Beni bırakıp gitme.. Ilgar gibi gitme.. "

"DOKTOR NEREDE KAHRETSİN! DOKTOR DEDİM SİZE ÇAĞIRSANIZA! APTALLAR! "

"BURAK SAKİN OL! İYİ OLACAK KABUS GÖRÜYORDUR! "

"B-BEN KABUS GÖRMÜYORUM! UYANAMIYORUM GÖZLERİMİ AÇAMIYORUM BİR ORMANDAYIM! ABİM O ADAMLA GİDİYOR YARDIM EDİN! ÖLEMEZ O! BENİ BIRAKAMAZ BURADA!! Çok karanlık abi burası..neredesin...?" biri elimi tutuyordu ama kolumu kaldırmaya gücüm yoktu ve ben bir ormandaydım. Çok karanlıktı burası. Ben karanlıktan korkarım..

"Şşş.. Sakin ol.Birşey yok.. Şuan hastanedeyiz sakin ol abim.. "

"A-abi sen misin bu? "

"Evet abim.. "

"Abi ben karanlıktan çok korkuyorum.. Çok karanlık burası.. Işığı açarmısın? "

"I-ışık açık B-beria? "

"Beni sinirlendirme abi! Aç şu ışığı!"

"DOKTOR! NE OLUYOR AÇIKLAYIN!"

"Sakin olun Burak bey. Geçici bir körlük geçiriyor kendisi. Pskolojik birşey bu. Bir psikolog ile görüşebilirsiniz. Belki 1 hafta belki 1 ay belki... Siz umudunuzu kesmeyin. Ben ondan umutluyum. Bacağında biraz ezilme var. Yürümesine yardımcı olun mutlaka. Sol kolunu 1 hafta gibi bir süre kullanamaz. Bunu size daha detaylı anlatacağım bir e-mail yollacağım zaten. Mümkün olduğunca boynunu fazla oynatmasın. Durumu şuan diğer araba çarpan insanlara göre fazlasıyla iyi. Yarın akşam taburcu olabilir. Yakşamlar." Kapı kapanma sesi geldi. Sanırım doktor çıkmıştı.
Gözyaşlarım zehir gibi akıyordu yüzümden. Bir mendil hissettim yüzümde. Kim siliyordu bilmiyordum ama silen kişiye sarıldım ve daha çok ağlamaya başladım. Ilgar olduğunu anlamıştım ama belli etmemiştim. Onunla ne kadar çok anımız vardı, sayamadığım kadar çok da fotoğraf.. Hiçbirini atmamıştım. Yatağımın kenarında duruyordu. Saçımı okşadı ve benden ayrılıp kapıyı kapattı ve çıktı. Yatağa tekrar yattım ve sessizce ağlamaya devam ettim.

Ay selamm!! Ay bu çok uzun oldu kendimle gurur duyuyorum ğvczkmğhlfsğdlf :))
Sevdim ben bu bölümü hee. Bakalım Ilgar'ın açıklaması nasıl olacak yada konuşacaklar mı? :) ŞU AYLİN'İ BİRİ BANA BULABİLİR Mİ? BİR GÖRÜŞMEMİZ VARDI DA! :)

Yaralı HayallerHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin