"Aah! ",diye inledi Grant. Patlayan kaşına pansuman yapıyordu Özge.
"Hiç ahlama Grant. Koskoca adamlar çocuk gibi kavga ettiniz. "
"Ya ne yapsaydık. Dayımın sözlerini duymadın sanki. Ilk onlar başlattı. ",diyerek kendini savundu Aditya.
"Bazen senin bir Türk olduğunu düşünüyorum Aditya. ",dedi Ayşe gülümseyerek. Ayşe de Aditya' ya pansuman yapıyordu. Aditya Ayşe' ye bakarak gülümsedi.
"O değil de,hani sen hiç kavgaya karışmamıştın Grant.",diye sorduÖzge.
"Evet ama Amerikan futbolu oynadım zamanında." ,dedi Grant.
"Hindistan ve Amerika ilk defa tek taraflı yarıştı ve oyunu aldı sayın seyirciler. ",dedi Aditya,ses tonunu futbol spiker gibi yaparak.
Cümlesini bitirir bitirmez Grant ile güçlü bir beşlik çaktılar.
"Aferin sana. ",diyerek Özge, Grant' ın kaşına bastırdı.
"Aah! ",diye inledi Grant. Aditya onlara bakıp gülerken, başını Ayşe' ye doğru çevirdiğinde büyük bir ciddiyetle karşılaştı.
"Ne gülüyorsun çok mu komik? ",diye sordu Ayşe sinirle. Aditya şaşırmıştı.
"Evet bence komik sence? ",dedi Aditya.
Ayşe cevap vermedi. Sadece gözlerini devirdi. Aditya onu böyle görünce rahatsız oldu.
"Hey Aisha.",deyince Aditya,Ayşe heyecanlanmıştı.Istemsiz bir şekilde gülümsedi. Pamuğa biraz daha tendirdüyot dökerken, "Sana bir şey olabilirdi. ",dedi. Özge tuhaf bir şekilde bakmıştı. Aditya da şaşırmıştı.
"Yani hepinize. Sonuçta adamların ellerinde sopa vardı. Sizde? ",diye düzeltmeye çalıştı Ayşe.
"Ama olmadı degil mi? Bak dayım kötü, vicdansız ,acımasız olabilir ama birini öldürmez. Küçükken beni çok dövdü. ",dedi Aditya. O kadar rahattı ki Aditya' nın kafası, Ayşe şaşırıyordu onun bu hallerine.
Ayşe Aditya' nın elini alıp moraran yerlere pamukla yavaşça ovarak krem sürmeye başladı.
"Ne yaptığını biliyorsun değil mi? ",diye sordu alaycı bakışlarıyla Aditya. Ayşe Aditya' ya kaçamak bakışlarla bakıyordu.
"Doktor olabilirdim. "
"Ne oldu da olmadın?",diye sordu Aditya.
"Tıpı kazanamadım.",dedi Ayşe seş tonunu bastırarak.
"Haa.Anladım. ",dedi gülümseyerek Aditya. Bu halleri Aditya' nın hoşuna gidiyordu. Ona huzur veriyor, heyecanlandırıyordu.
Kapıdan Mina girdi içeri. Kavgadan bir kaç kişi daha yaralıydı. Onlarla ilgilenip gelmişti.
"Nasıl oldunuz? ",diye sordu kapıya yaslanarak.
"Biz iyiyiz ama çok kötü hemşirelerimiz var. ",dedi Grant.Göz ucuyla sırıtarak Özge' ye bakıyordu. Yara bandını açmakta olan Özge, gözlerini Grant' a dikti.
"Aslında onlar çok iyiler. Değil mi Aditya? ",diye sorarak onay istedi. Aditya gülerek, "Oo harikalar. ",dedi.
Mina da onlarla güldükten sonra yüz ifadesi yavaşça ciddileşti.
"Aditya senle biraz konuşabilirmiyiz pansumandan sonra? ",diye sordu Mina. Herkes ciddileşmişti. Aditya hariç diğerlerinin yüzünde merak da vardı.Ayşe Aditya' nın eline yara bandı yapıştırırken,bir cevap bekleyen Mina' ya bir de cevap vermek istemeyip sorudan rahatsız olan Aditya' ya bakıyordu. Aditya elini bırakması için Ayşe' ye bakınca o an dalgınlığından sıyrılıp,Aditya' nın elini bıraktı Ayşe. Hızla kalkıp Mina' nın açtığı kapıdan dışarı çıktı Aditya. Mina arkasından koşarak ona yetişip durdu. Konağın bahçesinde ters bir şekilde Mina' ya bakıyordu Aditya.
"Aditya artık bir son vermen gerekmiyor mu? ",diye sordu Mina.
Bu sırada Ayşe odadan çıkmış onlara gözü takılmıştı.
"Mina beni deli ediyorsun. Annem senin çocukluk arkadaşın, yıllardır dost olduğun insan değil. Benim o. Beni kollaman gerekirken, tüm yaşananları bilirken bana sürekli annemi veya amcamı savunma. Yeter artık. ",diye sessizce isyan etti Aditya.
"Asıl sen beni deli ediyorsun. O senin annen.Amcanı savunduğum falan yok ama annene bu eziyeti yaşatmaya hakkın yok."
"Anneme eziyet mi? ",diyerek gülmeye başladı Aditya."Bana annemi tanımıyormuş gibi konuşma. Onun benim için şu kadarcık bile üzülmediğini ikimizde gayet iyi biliyoruz. Her seferinde amcamı kolladığıni, her gece yatarken beni doğurduğu için isyan ettiğini...,bana lanet okuduğunu...",derken boğazı düğümlenmişti Aditya' nın. Gözleri dolu dolu Mina' ya bakıyordu. Bir damla gözyaşı düşmesin diye gözlerini kırpmamaya çalışıyor,dişlerini sıkıyordu. Daha fazla dayanamayınca, Mina' ya ne kadar anlatırsa anlatsın anlamayacağını düşünüp, başını sallayarak ilerleyerek gitti.
"Aditya!...",diyerek seslendi Mina ama oralı bile olmadı. Mina kafasını çevirince ona bakan Ayşe' yi gördü. Ayşe ona bakıp üzgün ifadeyle tebessüm etti. Mina da aynı şekilde tebessüm edip gitti.
Herkes yavaş yavaş evlerine çekilirken Ayşe dışarda oturmayı tercih etti. Aditya hala geri dönmemişti. Şu an nerde merak ediyordu. Onun hakkında bilmediği çok şey vardı.
"Yatmayacak mısın? ",diye sorarak Özge, Ayşe' nın dalgınlığını böldü.
"Yok. Biraz kendimi dinleyeceğim. "
"Iyisin değil mi? ",diye sordu endişeli bir şekilde Özge.
"Iyiyim ya. Git yat sen. Sessizlik iyi geliyor açık havada. ",diyerek gülümsedi Ayşe. Özge Ayşe' ye sarılıp odasına gitti. Ayşe derin bir nefes alıp yola bakındı. Aditya görünürde yoktu hala. Odasına gidip kulaklığını aldı müzik dinlemek için. Bayağı olmuştu. Kapi önündeki banka oturup kulaklığını taktı. Müzik listesinde aranırken bir an duraksadı. Karışık butonuna basıp ilk çıkan sarkiyı Aditya' dan ona gelmiş farzetti. Kafasını duvara yaslayip şarkının melodisine kaptırdı kendini. Hafif gitar notaları doldurdu kulağını. Sonra sözler başladı. Gözlerini gökyüzüne çevirdi. Şarkının sözleri ilerledikçe Ayşe' nin yüzü düştü, kalbi hızla atmaya başladı.
"Yok artık!",dedi kendi kendine. Yerinde doğrulup şarkının ismine baktı telfonundan.
"Salih Yılmaz- Gece"
Dertlerimin dermani bu başımın tacidir
Sevdiğum hani zaman her şeyin ilaciydi.
Bir ay doğar geceden,parlatıyor yıldızi
Kurban olayim Ay' a, sanki yarimin yüzü
Basundaki çembere ben olayi duruyum
O zaman saçlaruni koklardum doya doya
Gece benzetiyorum yarun yüzünü Ay' a
Kapatmayun yıldızlar, bakayum doya doya
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Hindistan Hikayesi
RomanceAşk güzel şey. Insanı mutlu eden,sevindiren... Sonra da o küçük dünyanı karartan. Başı güzel, sonu olmayan... Aşk işte... Ve her aşk ölümsüzleşmeyi. haketmeli. Her aşk ardında ölümsüz bir eserini bırakmalı. Tac Mahal gibi... Ölümsüz bir aşkın eseri...