Aynanın karşısına geçmiş şalını bağlıyordu Ayşe. Aditya' ya karşı hala suçluluk duygusu hissediyordu. Aklına geldikçe kötü oluyordu. Gece hiçbir şekilde uyuyamamıştı. Gözleri şişmişti.
Yatağa oturup dünü düşündü yeniden. Her şey çok güzeldi aslında. Bazen Aditya' yı karıştırmasaymıydım diye düşünüyordu. Bakışları aklına geldi bir an. Yüzüne tatlı bir tebessüm oturdu. Tuhaf bir çocukdu. Hareketleriyle konuşmasıyla Ayşe' yı kendine çekiyordu. Aklına geldikçe huzur buluyordu. Ve şimdi onu böyle üzgün görmek onu da üzüyordu.
Yataktan oturmuş bir vaziyette düşüncelere dalmışken, kapının tıklamasıyla irkildi. Kapıyı açınca Özge' nin endişeli yüz ifadesiyle karşılaştı.
"İyi misin? Kapıyı kaç kere tıklattım. Bir şey oldu sandım." ,dedi Özge.
"Yok be. Iyiyim. Öyle dalmışım. ",dedi içeri girerek Ayşe. Özge de arkasından onu izledi.
"Dünkü olayı mı kafana tanıyorsun hala.",dedi Özge. Ayşe' nin yanına oturdu kanepede.
"Nasıl takmayayım. Vicdan azabı çekiyorum. Resmen annesiyle arasına girdim. Tahmin etmemiştim böyle olacağını. "
"Aditya ile konuş. Anlayışlıdır o. Kin gütmez öyle herkese. "
"Dün gece konuştum zaten. ",dedi Ayşe.
"Gece uyumadın mı sen? ",diye sordu Özge anne tavrıyla.
"Ne yapayım uyku tutmadı. Ben de aşağı inip Aditya ile konuşmaya karar verdim. "
"Çocuğu uyandırdım deme bana."
"Yok. Yani aslında düşüncem oydu ama. O da uyuyamamıştı. Havuzun kenarında düşünceli düşünceli oturuyordu. ",dedi Ayşe.
"Eee? Konuştun mu? ",diye sordu Özge.
"Konuştum. Özür diledim. Önemli değil falan dedi ama. Insan hissediyor. Yani annen o senin. Ve benim yüzümden annesiyle görüşemeyecek. Kim olsa beni suçlar içten içe. "
"Aditya' nın durumu farklı ama Ayşe ya. Yani o annesi ve dayısı hep öyleler. Aditya burada çalışacağı zaman neler yaptılar. Annesi çocuğuna öyle tuhaf davranıyor ki. Anlam veremiyorum. Başkalarının yanında iyi davranır, gerçek yüzünü sonra gösterir. ",dedi Özge gözlerini devirerek.
"Neden öyle davranıyor? Benim yanımda gayet sevecendi. ",dedi Ayşe. Özge' nin anlattıklarına anlam vermeye çalışıyordu,
"Işte o senin yanında. Birkaç güne gelir buraya merak etme. ",dedikten sonra Özge bir kere daha kapı tıklatıldı. Bu seferde Grant' tı. Bugün Özge çarşıyı gezdirecekti. Hazırlanmış Özge' yi bekliyordu.
"Ayşe sen de gelsene. Çarşıdan kendine bir şeyler bakarsın. Iyi gelir ne dersin? ",diye sordu Özge. Kapıda Grant meraklı gözlerle Ayşe' ye bakıyordu.
"Yok ya. Tuhaf olmaz mı? Eğleniyor gibi. "
"Ya takma bu kadar kafana. Aditya güçlü çocuktur. O senin kadar düşünmemiştir ha."
"Öyle deme. Vicdanen rahat hissetmiyorum.",diyerek omuzlarını kaldırıp indirdi.
"Tamam.Aditya' yı da çağıralım. Hem onun da kafası dağılır. ",diye bir fikir attı ortaya.
"Dün üzgün görünüyordu sanmıyorum ama bir sor yani. "
"E hadi beraber inelim aşağıya. ",dedi Özge. Ayşe çantasını aldıktan sonra kapıyı kapatırken bir an Özge duraksadı.
"Ben niye sizi tanıştıralmıyorum.Grant,Ayşe. Ayşe, Grant. Grant benim internetten arkadaşım. Ingilizceyi geliştirmek için konuşuyordum. Sonra bayağı samimi olduk."
"Vay,ne güzel. Telefonda bahsettiğin Grant mıydı? Silinmiş aklımdan. ",derken Ayşe merdivenlerden indiler.
Özge tam Aditya' nın kapısını çalacaktı ki,Mira merdivenlerden inerken seslendi.
"Aditya odasında değil. Mesaj atmış bana.",dedi Mina. Yürüyerek yanlarına gelmişti.
"Nerede? ",diye sordu Ayşe.
"Gece mesaj atmış. İçmeye gitmiş. Arkadaşlarında kalmıştır. "
Demiştim bakışıyla Ayşe' deydi Özge' nin gözleri.
"Hadi biz gidelim o zaman. Sen de geliyor musun Mina? ",diye sordu Özge.
"Yok benim işim var. Annemlere uğrayacağım .",dedi Mina gülümseyerek.
"Tamam.Selamlarımı ilet.",dedikten sonra Özge, pansiyondan ayrıldılar. Çarşı pansiyona yakındı. Yürüyerek gidiyorlardı. Özge ile Grant Hindistan dan konuşuyorlardı. Ayşe ise yine düşüncelere dalmıştı. Nedense tuhaf hissetmişti. Aditya' nın içmesi oysaki normaldi. Ama Ayşe' nin içine hüzün çökmüştü.
Çantasının aksesuarıyla oynarak yürümeye devam ederken, Özge kolundan tutup kenara çekti.
"Dikkat et arabalara! Ezileceksin. ",diye bağırdı Özge Ayşe' ye. Afallamıştı Ayşe. Özge önden yola devam ederken Grant ise onu arkadan takip etti. Geçerken Ayşe' ye gülümsedi. Pek tanımıyordu Grant' ı. Ama Özge ile bayağı iyi anlaşmışlardı.Arada gülüyorlar,Ayşe' yi unutuyorlardı bazen. O arkadan sessizce onları takip ediyordu. Sıkılmıştı.
Çarşıya geldiklerinde biraz olsun yüzü gülmüştü Ayşe' nin. Rengarenktı burası. Şıkır şıkır bilezikler, takılar, süs eşyaları... Kendinden geçiyordu herkes.
Burası çarşıdan çok pazar yeri gibiydi. Her şey yerdeydi. Insanlar yalın ayak geziyorlardı. Berberler bile vardı. Ama dükkanları yoktu. Bir ayna ve malzemeler yeterliydi onlar için.
Çarşıda ilerlerken yanlarından okul servisi geçti. Beş altı tane çocuk sıkış tıkış binmişlerdi rickshawa benzeyen şeye.
Ayşe dalmışken Özge arkasını dönüp yanına geldi. Koluna girip biraz ilerdeki rengarenk takıların olduğu dükkanı gösterdi.
"Gel hadi! Oraya gidelimde çıldıralım azcık.",dedi Özge gülerek. Ayşe Özge' nin bu tepkisine sadece gülümsedi. Aklı hala Aditya 'daydı.
Dükkan önüne geldiklerinde Özge bir kaç şey beğenmiş kadın satıcıdan fikir alıyordu. Ayşe takılara öylesine göz gezdirirken Grant yanına yaklaştı sessizce.
"Ayşe sana bir şey sorabilirmiyim? ",diye sordu. Bir gözü Özge'deydi. Grant Özge' den bir şey saklarcasına bakınca Ayşe de Özge' ye bakmaya başladı.
"Sor. Ne oldu? "
"Ya... Ben birine hediye almak istiyorum. Bir bayan. Ama ne alacağımı bilmiyorum. Buraya gelince... Hani bayanlar takıları sever diye... ",dedi Grant utana sıkıla.
"Tamam tamam. Anladım. Özge mi bu şanslı. ",deyince Ayşe,Grant birden heyecanlandı. Yanakları kızardı.
"Yani...",dedi boynunu kaşıyarak .
"Ay tamam. Daha fazla zorlamayacağım. ",diye güldü Ayşe.
"Ya lütfen yardım et. Güzel bir şey seçelim şuradan. Gelecek şimdi. "
"Tamam. Özge çok renkli şeyleri sevmez. Sade ve hoş olmalı. ",deyince Ayşe,Grant bilezikleri gosterdi. Ayşe ters bir bakış attı.
"Sade? Bilezik takmaz Özge.Yani takarda onlar çok şıkır şıkır. Bileklik tarzı takar. Kolye ve yüzük de olabilir. Ama sade! ",dedi Ayşe. Grant ucunda üç tane melek bulunan bir kolye uzattı.
"Bu nasıl? "
"Aaa. Güzelmiş. Olabilir. "
"Ayşe! ",diye Özge çağırınca Grant telaşlanıp avucunun içine aldı kolyeyi. Özge Ayşe' yi yandaki başka bir dükkana çekerken,Ayşe Grant' a kolyeyi alması için baş parmağıyla işaret yaptı. Grant kolyenin ödemesini yapıp Özge görmeden yanlarına geldi. Özge bakınırken Grant' ın aldığı kolyenin aynısını eline alıp bakmaya başladı.
"Çok güzel değil mi sizcede? Bunu da alacağım. ",deyince Grant ve Ayşe aynı anda,"Alma! ",diye bağırdılar. Özge birden irkildi. Gözlerini kırpıştırarak ikisine bakıyordu. Elindeki saatli bir bombaymışçasına sakince yerine bıraktı kolyeyi.
"Tamam.Sakin olun. Almıyorum. ",diyerek güldü. Grant ile Ayşe kıkırdayarak birbirlerine baktılar. Özge o sırada eline bir erkek bilekligi almıştı. A harfi üzerinden sık ipler geçilmiş bir bileklikti bu.
"Ayşe bunu Aditya' ya alsana. Hem gönlünü de almış olursun."
"Sever mi ki? "
"Takıyor o böyle şeyler. Kolunda da görmedin mi? "
"Evet aslında. Ama onu almayayım, daha anlamlı bir şey olsun.",diyerek Ayşe tezgaha bakınmaya başladı. Grant dolunay lı bir bileklik uzattı Ayşe' ye.
"Bu nasıl? ",diye gösterince Grant Ayşe' nin gözleri büyümüştü.Sürekli Dolunay çıkıyordu karşısına.
"Güzel ama... Yok. Başka bir şey alayım.",dedi kafasını çevirerek.
"Ay Ayşe. Güzel o ışte. Erkek arkadaşına hediye almıyorsun. Al onu işte. ",deyince Özge, Ayşe iyice heyecanlanmıştı.
"Ne alaka Özge. Tamam alıyorum. Beğensın diye dedim ben.",deyip ödemeyi yaptı Ayşe. Vermemeyi düşünüyordu. Yanlış anlamasından korkuyordu. Aslında istediği buydu. Ama istemiyor da gibiydi. Kafası çok karışıktı. Duygularını kontrol edemiyordu. Ne hissettiğinden emin değildi.
Bayağı dolaşmışlardı.Özge ile Grant hala gezme peşindeydiler. Ayşe yorgunlukla bir yere oturdu. Özge farkedince Grant ile yanına geldiler.
"Dinlenelim devam ederiz.",dedi Özge.
"Özge ben eve döneyim mi? Dünden kalma bir yorgunluğum da var. Bacaklarım ağrıdı. "
"Yolu bulabilecekmisin? ",diye sordu Özge.
"Bulurum ya. Kolay. "
"Bulamazsan pansiyonun ismini sorarsın. Biliyorsun değil mi? "
"Biliyorum. Hadi görüşürüz. Iyi gezmeler size.",deyip ayrıldı Ayşe. Bir amacıda onları yalnız bırakmaktı. Özge' nin de Grant' a karşı hisseleri var mı merak ediyordu Ayşe. Akşam yatmadan öğrenmeyi düşünüyordu. Yolda düşünerek ilerlerken bir an nerde olduğunu kestiremedi. Heyecanlanmıstı. Bilmediği bir ülkede kaybolmak aklında yoktu. Telefonu da çekmiyordu. Pansiyonun ismini sordu birkaç kişiye ama düzgün cevap alamamıştı. Nereye geldiğini, pansiyondan ne kadar uzaklaştığını bilmiuordu. Yürümeye devam ederken biri çantasından tutup çekti. Birden çığlık atıp çantasını tutana vurmaya başladı.
"Ya dur! Benim Aditya. ",deyince Ayşe bir an kalakaldı.Sonra bir tane de sert yapıştırdı.
"Aah! Acıdı. ",diye kolunu tuttu Aditya.
"Iyi olmuş. Ödümü kopardın ya.Aptal mısın? ",deyince Ayşe, Aditya alt dudağını kıvırdı. Ayşe' nin aklına o an dünkü olaylar geldi.
"Nasılsın? ",diye sorarak ciddileşti Ayşe.
"Gayet iyiyim. Merak etme. ",dedi Aditya.
"Tekrar özür dilerim. Bana dargın değilsin değil mi? "
"Sen hala oradamısın? Ben unuttum bile.",diyerek kafasını başka yöne çevirdi Aditya.
"Ben kolay unutamam öyle. ",deyince Ayşe,aralarında kısa bir bakışma oldu.
"Sen ne yapıyorsun burada? ",diye böldü Aditya.
"Kayboldum. ",diyerek dudaklarını büzdü Ayşe. Bu durum Aditya' nın bayağı hoşuna gitmişti. Bir kahkaha patlattı.
"Ya niye gülüyorsun?",diye sordu Ayşe.
Gülerek yürümesine devam etti Aditya. Ayşe de arkasından onu takip etti.
"Aditya! Ya Aditya! "
"Aditi de bana. ",diyerek arkasını dönüp birden durdu Aditya.
"Ne alaka şimdi? ",diye afalladı Ayşe.
"Aditi de. Öyle daha güzel. ",dedikten sonra yürümeye tekrar devam etti.
"Herkes Aditya diyor. Ben niye Aditi diyeyim? ",diyerek omzunu kaldırıp indirdi Ayşe.
"Işte bir tek sen öyle çağır beni.",deyince Aditya, Ayşe gülümsedi ona bakarak.
"Tamam. O zaman sen de bana Ayşa de."
"Ayşa mı? "
"Evet. Hint ismi ya. Benziyor benim ismime. "
"O Ayşa değil. Aisha. ",diyerek güldü Aditya. Ayşe de güldü onunla. Bakışları Aditya' nın gülüşünde kitlendi.
"Aditya sen bir daha somurtma. Böyle daha iyisin.",dedi Ayşe.
"Diyosun Aisha. ",deyince Aditya,Ayşe utanarak başını başka yöne çevirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Hindistan Hikayesi
RomansAşk güzel şey. Insanı mutlu eden,sevindiren... Sonra da o küçük dünyanı karartan. Başı güzel, sonu olmayan... Aşk işte... Ve her aşk ölümsüzleşmeyi. haketmeli. Her aşk ardında ölümsüz bir eserini bırakmalı. Tac Mahal gibi... Ölümsüz bir aşkın eseri...