bir gece ansızın hücum eder zihnine düşüncelerin.
---
neden kendimi böyle hissediyorum? zihninin en ücra köşelerine bile yayılan soru buydu işte. gece yarısını geçkin bir saatte yatağına uzanmış, karanlığa alışmış gözleriyle tavanı seyrederken bu soru üzerinde düşünüyordu.
işte tam da bu yüzden uykudan gözlerini açık tutamayacak hâle gelmeden uyumak amacıyla yatağa uzanmaktan nefret ederdi. böyle olduğunda zihni düşünemeyecek kadar yorgun oluyordu ve genelde geceleri aklına üşüşen düşünceler hep olumsuz şeyler oluyordu.
şu anda da öyle bir durumdaydı, tek istediği kendini deli gibi yorup yatağa bayılmaktı. ayrıca ne hikmetse uykusu olmadan yattığı gecelerde asla kendini iyi hissetmezdi, o yaşına kadar ertelediği ertelediği bütün olumsuz duygular kalbine keskin bir bıçak gibi saplanıverirdi.
bu gece düşündüğü şey ise neden böyle hissettiğiydi. hayatında iyi şeyler de vardı kötü şeyler de hatta bazen iyi şeylerin iyi bastığı bile oluyordu. o zaman neydi bu huzursuzluk, bu hiçbir şeyden keyif alamama hâli, bu varoluşsal sancı?
yaptığı tek şey kafasını dağıtıp bu hâlin geçmesini beklemekti. kitap okuyor, insanlarla konuşuyor, ders çalışıyor, kendini oyalamaya çalışıyordu. yaptığı her iş ona saçma bir oyalamacadan fazlası değilmiş gibi gelmeye başlamıştı. yaşama gayesini kaybetmiş gibi bir hisse kapılmıştı, her şey boştu.
ah, insan ruhu ve sağlığı dipsiz bir kuyuydu. acaba ilaçlara boğulup hissizleşmesi daha mı iyi olurdu? ama bir uzmandan destek almaya yetecek gücü de yoktu, zihnen.
sağına döndü, yastığına sarıldı fakat önüne gelen siyah tutamlarından rahatsız olup toplamak için yataktan kalktı. göğsünün altına kadar gelen dümdüz saçlarını gevşek bir at kuyruğu yaptıktan sonra geri yattı. normalde hep salık saçla yattığından bu sefer de toplamış olmak onu rahatsız etmişti onu.
al işte! yine en ufak bir durumda olumsuzluğu iliklerine kadar hissediyordu. banyoya gidip babasının tıraş makinesiyle kendine asker tıraşı yapma düşüncesiyle savaştı, hayır o saçlarını çok severdi. bunu yapmayacaktı, kıyamazdı onlara.
yatakta rahat pozisyonu bulamıyor, saçını toplayış biçimi bile onu huzursuz etmeye yetiyordu. bunalıp odasının camını açtı, belki içeri biraz serin hava girer umuduyla. sonra da ikinci kez yatağına geri döndü.
iki dakikalık oyalanmanın ardından düşünceler hızla beynine akın etmişti. kendini durduramıyor, düşündükçe düşünüyor, battıkça batıyordu. yatakta doğrulup ellerini şakaklarına götürdü. olmaması gereken bir şişlik varmış gibi hissetti. yok artık dedi kendi kendine, yalvarırım artık uyu katlanamıyorum sana! ama hafiften gözleri yorulur gibiydi, uykusu gelmeye başlamıştı. peki sabah uykunun kollarından ayrılınca da uykudaki gibi arınmış ve saf kalabilecek miydi pek bir kıymetli zihni?
öyle olmasını umut ederek yattı, gözlerini kapadı ve 777'ye kadar saymaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
kalbimde ağrılar var
Não Ficçãokendimden nefret ediyorum, kendimi seviyorum. |¨ insan psikolojisi ve ruh sağlığıyla ilgileniyorum ve bunun için kendimi denek olarak kullanmaya karar verdim. duygularım yoğun olduğunda genelde iç dünyamı kâğıda dökerim. kim bilir belki günün birind...