Arkadaşlar yorumlarınız benim için çok önemli lütfen yorum yapın***
Yine mi dersler! Koskoca tatilin üstüne okulun ilk gününde yaşadıklarım yetmezmiş gibi bir de derslere giriyordum. Var git evine kardeşim di mi ? Hem bahanemde hazır. Mal mıyım neyim onca rezil olduğum olaya rağmen hala buradayım.
Ama Sözer Koleji'nin kuralları vardı.
Sabah okula girdiysen zorunlu olmadıkça okuldan çıkamazsın. Bunun sebebi daha önceleri yaşanan bi olaymış. Ben de tam bilmiyorum. Açıkçası her şeyi Tuanaya sormaktan da çekiniyorum. Sonuçta hakkımda ne düşündüğünü bilmiyorum. Sonuç olarak okuldan çıkmamamın mantıklı bi açıklaması var.Ben bunları düşünürken yanıma matematik hocası geldi ve "Dersi dinlemeyeceksen seni dışarı alalım"dedi. Herkesin bana kastı vardı anlaşılan ama umrumda değil buraya mutlu olmaya geldim ben. Hocaya dönüp bakarken gözüm Görkem'e takıldı. Yine alayla bana bakıyordu. Ama bu sefer başını ikiyana da sallıyordu. Ne demekti ki bu?
Bu sırada hoca "Kime diyorum kızım ben " diye söylenip dersi anlatmaya devam etti. Tabi ne kadar anladığımı ben de bilmiyorum ya neyse.
Sorunsuzca evime gitsem de rahat rahat uzansam diye düşündüm ama nerde bende o şans? Başıma mutlaka bi şey gelirdi. Ah, yine negatif düşünmeye başladım. Hayır Güneş kötü bi şey olmayacak pozitif ol diye kendimi rahatlatırken zil çaldı.
Tuana öğle arası olduğunu söyleyip yanımdan ayrıldı. Ama insan bi beraber yiyelim derdi di mi sanırsam o da benimle takılmaktan vazgeçti. Neyse önemsiz.
Görevlilere sorarak yemekhanenin yerini öğrendim ve sessizce tabağımı alıp doldurmaya başladım. Biraz pilav ve köfte aldıktan sonra masaya geçip oturdum. İnsanlar yine garip garip bakıyorlardı. Aman banane yine ne yapmış olabilirim ki?
Karşıdan ukala ukala yürüyen Görkem göründü. Bana yaklaşıyordu. Bu sefer susmayacaktım. Usulca yaklaşıp "Güzelim sen yine benim yerime geçmişsin burası benim yerim" deyip ittirdi.
Tabi ben yine yere düştüm. Ayağa kalkıp "Burada mı yemek istiyorsun?" diye sordum.
"İstemiyorum ben burda yerim" dediğinde benim şarteller attı ve "Al o zaman ye" deyip yemek tabağımı suratına yapıştırdım.
Herkes şaşkınca bizi izlerken ben oradan uzaklaştım. Hayret bu gibi durumlarda oğlan kıza bi şey yapardı ama Görkem bi şey yapmadan gitmemi izledi. Ben giderken arkamdan bi ses duydum "Ne bakıyorsunuz lan yemeğinizi yeyin" diyordu Görkem. "O havalı sıçan görecek gününü " demişti.
Aman ne yapabilirdi ki çok olsa okuldan atılırdım. Eh bu da benim işime gelirdi. Ne de olsa o kadar da güzel değildi burası.
Yemek yemeden sınıfa çıkıp Wattpad hikayelerimi okumaya başladım. Keşke her şey buradakiler gibi mükemmel olsaydı. Ne biliyim burada bi Kıvanç olabilirdi mesela ama nerde? Ukalaların efendisiyle tanışmıştım. Tam ben hikayeye dalmışken birinin saçımı eline dolayıp beni kaldırması ile irkildim. Ah Görkemdi. "Ne istiyorsun?" dedim tıslayarak.
"Güzelim yaptığın onca şey yanına mı kalacak? " dedi eline saçımı iyice dolarken.
İttirmeye çalıştım ama nafile. Çocuk taş gibi yerinden oynamıyor. Kulağıma eğilip "Okul çıkışında neler olacağını görürsün." deyip kelimenin tam anlamıyla saçımı yoldu.
Acaba ne yapacak? Ateş olsa cürmü kadar yer yakar!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşka Muhtaç
Teen FictionYeni bir okul aşka inanmayan birinin hayatını nasıl değiştirebilir ki? Güneş gibi parlayan bi kız, yakışıklılığıyla dikkat çeken Görkem. İkisi de bu kadar bencilken kader bunları birleştiribilecek miydi acaba? Yoksa Görkemin karanlık geçmişi peşler...