6

14.4K 1.7K 2.2K
                                    

Ellerimle hızla kulaklarımı kapatığımda geri çekildi. Gözleriyle temastan kopan gözlerim alev topu gibi yanarken yeni gözyaşlarımı yanaklarımdan akıttım.

Adının Ares olduğunu öğrendiğim kişi hayalet silüetiyle benden uzaklaştı ve duvara çarpıp ortalıktan kayboldu. Onun gitmesiyle ışıklar geri geldi ve etrafta kimseyi göremeyince içimi derin bir rahatlık kapladı.

Bacak arama baktığımda ıslak olduğunu gördüm. Utançla yerden fırladım ve ağlamaya devam ederken bavulumdan yeni iç çamaşırları ve temiz gecelik takımlarımdan birini aldım. Korkumdan altıma işemiştim. Ne kadar da utanç verici...

Banyoya girip kapıyı kilitledim ve hışımla üzerimdekileri çıkartıp kirli sepetine fırlattım.

Ardından suyun ısınmasını dahi beklemeden küvete girip vücudumu köpükleyerek duruladığım gibi çıktım.

Annem çoktan bornozlarımı ve havlularımı odama girip yerleştirmişti, buna şükrederek hızlıca suyu kapatıp küvetten çıktığım gibi vücudumu kuruladım.

Aldığım yeni iç çamaşırlarımı ve kıyafetlerimi giyerken ayakta durmakta güçlük çektiğim için tökezlesem de son anda lavabonun taşından tutunmayı başarıp dengemi sağladım.

O sırada aynadan bana birinin bakıyor olduğunu fark ettim. Geriledim ve kapıya çarptım. Bu Taehyung'du ama yine de aniden aynadan onu görmek beni deli gibi korkutmuştu.

Ares'in söyledikleri aklıma takılmadan edemedi. Beni biri koruyor olduğunu söylemişti ve bu Taehyung'tu. Beni defalarca kurtarmıştı.

"Onun adını çok anma." Taehyung aynanın içinden çıkarak karşımda belirdi . Bana doğru adımlamaya başladığında ellerimi kaldırıp "Lütfen." diye fısıldadım. Hâlâ korkumdan zangır zangır titriyordum.

Yüzünü çevreleyen kan damlaları konuşmasıyla ağzından köpürcükler çıkartarak daha çok çoğalınca elimle ağzımı kapattım ve elimin üzerine öğürdüm. Midem az önceki yaşadıklarımdan dolayı düğüm düğüm olmuştu. Taş yutmuşum gibi hissediyordum.

"Burada iyi saklanabilen bir ölüyüm Jungkook." Söylediğiyle aslında Ares'ten saklandığını ya da temkinli bir şekilde kaçtığını belirtmeye çalışıyordu.

"Ben... Taehyung ben ölmek istemiyorum... O-o bana öleceğimi söyledi ve ben ailemi koruyamayacağımı düşünerek kafayı yiyeceğim... Bizi bırakmaları için hiç bir çözüm yolu yok mu?"

Taehyung dipsiz siyah olan gözlerini gözlerimden ayırarak bakışlarını önüne düşürdü ve başını iki yana salladı. "Bu evden içeriye adımını attıysan, bir daha asla kurtulamazsın Jungkook. Kurtulmak için şansın olabilirdi belki, ama onlar seni seçti, sana musallat oldular bile çoktan...Bunun için artık çok geç." dedi ve bakışları yeniden gözlerime tırmandığında tüm ağırlığımı kapıya yaslayacak şekilde yere çöktüm.

"Buranın lideri Ares, hepimizden güçlü. Buna rağmen ben elimden gelenin fazlasını yapıyorum seni koruyarak. Ve inan bana eğer ki bu öğrenilirse, ki er ya da geç herhangi bir hayalet bunu Ares'e yetiştirecek. İşte o zaman beni cezalandıracak, nasıl bir ceza verir bilmiyorum ama sana ihtiyacı olduğunu biliyorum."

Kaşlarım çatıldı. "Ne?" dedim. "Bana ihtiyacı mı var?" Ne demek istiyordu?

"Bak, bunları sana açıklayamam Jungkook, bu ölüler dünyasında yaşananları bir insana ifşa edersem kuralları çiğnemiş olurum ve bunun cezaları inan bana hiç güzel olmaz."

"Hayaletler... Seni de dinliyordu. Ama Ares senden daha mı güçlü?" diye fısıldadım karmakarışık bir halde, zihnim gittikçe daha da bulanıklaşırken.

DEPTH • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin