Final Part 2

14.4K 1.4K 2.4K
                                    

"Çünkü, o sendin. Krize girdiğin bir gün, senin gelmeni beklerken beni öldürdün. Bana aslında testereyle saldıran kişi sendin Jungkook..."

Beynime kurşun yemişim gibi sarsıldım. Dünya başıma yıkılmış gibi iliklerime kadar donup kaldım. Zangır zangır titreyen ellerimle çatlayacakmış gibi zonklayan başımı tutup kafamı duvara çarptım. Ben... Ben mi... Sevdiğim adamı... O kişi aslında ben miydim...

Ben... Ben sevgilimi, sevdiğim adamı kendi ellerimle mi katletmiştim? "Seni ben..."

"Sorun değil Jungkook, sana asla bunun için kızgın olmadım, çünkü sana kızamayacak kadar çok seviyordum. Sana kendimden bile daha çok değer veriyordum, sen benim en kıymetlimdin ve bu yüzden senden asla nefret etmedim." dediğinde çenem kilitlendi. Nefesim kesildi. Soluk borum tıkanmış gibi sarsıldım. Dilim ağzımın içinde genişledi sanki. Yutkunamayacak hale geldim.

"Sen beni bu kadar severken... Ben seni katlett-"

"Şşşh sorun değil, lütfen ağlama." dedi ve beni kendine çekerek göğsüne yaslanmamı sağladığında hıçkırdım.

"Öldükten sonra garip bir şekilde bu evde kaldım. Seni görebiliyordum ve bu beni mutlu etti. Gerçekten öldüğüme bile inanamadım bir süre. Ama yüzleştim bu gerçekle." dedi ve duraksayıp iç geçirdi. Ben onu hayattan koparmıştım...

"Çünkü bilerek isteyerek bana zarar vermediğini biliyordum, acı çektiğini görüyordum. Yaşadığın tüm sıkıntıları gördüm, ailenden sonra hayata tutunabilmen için en büyük destekçin ben oldum. İşte bu yüzden bunu yaptığın için asla seni suçlamadım."

Omuzlarından tutunarak yüzümü boynundan çektim ve gözyaşlarımın talan ettiği yüzümü silme ihtiyacı duymadan ıslak kirpiklerimin arasından ona baktım.

"Neden yaptım sana bunu? Hatırlamamı sağla, bana... Bana göster o anı." diye güçlükle, kesik kesik soluklarımın arasından konuştum.

"Kriz geçirmiştin, gözün dönmüştü. İlaçlarını kullanmayı kesmiştin ve bundan haberim yoktu,çünkü benden gizlemiştin. İlaçlarını kullandığını zannediyordum. Beni suçlu buluyordun. Bu evde oturabileceğimizi söylediğimde, bizim için satın aldığımızı söylediğimde kuvvetle muhtemel ailenin öldüğünü anımsadın. Bu gerçek seni çileden çıkarttı ve bana saldırdın. Burada benim oturmaya hakkım olmadığını söylemiştin..." diye açıkladığında dilimi ısırarak ağladım.

Ellerimi omzundan çekerek saçlarımı sökmek istercesine hiddetle çekiştirdim. "Sana o anı göstermeyeceğim, çünkü kendini suçlu hissetmeni istemiyorum. Daha önce görmeni sağladım zaten ve bu senin hatırlamana yardımcı olmadı. Daha çok zarar görmeni istemiyorum. Bitti artık, her şey sona erdi. Ben yanındayım. Hep yanındaydım. Hep seni korumaya çalıştım... Ama başaramadım."

Kaşlarımı çatarak ellerimin arasına aldığım başımı ona doğru çevirdim ve bakışlarımızı buluşturdum.

"Başaramadım derken?" diye fısıldadım. "Seni öldürmüşüm Taehyung! Ben... Ben sevdiğim adamı unutmuş, canice sevdiğim adamı öldürmüşüm!" diye haykırdığımda bileklerimden tutarak daha çok saçlarımı koparıp koparıp yere atmama engel oldu.

"O siyah şapkanın altındaki cani bendim! Ben! Yüzünü göstermediğinden anlamam gerekirdi. Yüzünü şapkayla saklamasından anlamam gerekirdi, ama kaçtım. Gerçeklerden hep kaçmışım, kör etmiş beni inanmak istediğim o yanılsamalarım... Onların içerisinde boğulmuşum. Yalan bir dünya kurmuşum kendime... Gerçeklerden soyutlamışım benliğimi!" Vücudum sarsıla sarsıla bağırdım. Boğazım çatlayacakmış, ses tellerim yerinden kopacakmış gibi çığlık çığlığa ağlaya ağlaya feryat ettim.

DEPTH • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin