12

10.1K 1.2K 510
                                    

Gözlerimi, karanlığa açtığımda başımda keskin bir ağrı vardı, öyle yüklü bir şekilde zonkluyordu ki, her zonklayışta damarlarım patlayacakmış gibi hissediyordum. İçeriye sızan ufacık bir ışık vardı ve bu etrafı görebilmeme yeterli değildi. Elimi komodinin üzerine atıp telefonumu aradım ve bulur bulmaz ışığını yakıp karanlığı böldüm.

Odamın içinde olduğumu fark edince, gözlerimi ovuşturup saatin kaç olduğuna baktım. Gece yarısını çoktan geçmişti. Ev çok sessizdi. Bu sessizlik beni ürkütüyordu.

Vücudumu viraneye döndüren ağrılardan ve uykumdan arınıp düşündüm. Bu şu anda bana yapılan en büyük işkence gibiydi, ama kendimi zorladım. En son yaşadıklarım aklıma usul usul nüfuz ederken, ağrıyan başımı ovaladım. Ne zamandan beri uyuyordum? Yoksa o gördüklerim sadece bir kabustan mı ibaretti? Taehyung neredeydi? Ona ne olmuştu? Derin bir anlamsızlığın içerisindeydim şimdi. Cevapsız sorularım her geçen saniye birikiyor ve ruhumu boğuyordu. Taehyung iyi miydi? Ona bir şey olmuş muydu? O kadar merak ediyordum ki...

İki ihtimal vardı, ya gördüklerimin hepsi sadece basit ama korkunç bir kabustan ibaretti; ya da her şey gerçekti ve orada bir şekilde bilincimi kaybetmiş ve buraya gönderilmiştim. Ama ilk ihtimali düşünmek istiyordum, çaresizce. Taehyung'a zarar gelmiş olduğunu düşünmek, beni daha büyük bir karmaşa bulutunun içerisine sürüklerken, gözlerimi sıkıca yumup inledim. Taehyung'a kötü bir şey olsun istemiyordum. O, hayatımı defalarca kurtarmış ve zor durumlarımda yanımda olmuştu.

Kafamı kaşıyıp telefonumu yeniden komodinin üzerine bıraktım ve vücudumdaki bitkinliğin etkisiyle yastığıma gömüldüm. Bu sessizlik iç gıdıklayıcı derecede ürkütücüydü. Ona nasıl ulaşabileceğimi bilmiyordum. Gittikçe daha da çıkmaza sürükleniyor gibi hissetmeden edemiyordum.

Vücuduma sanki dışarıdan bir baskı uygulanıyor gibiydi. Gözkapaklarımın üzerine kaldıramayacağım tonda bir yük bırakılmış gibiydi, istemiyor olsam dahi gözlerim yeniden uyumaya hazır bir halde kapandığı anda uykunun kolları doğruca bedenimi kendine çekip sarmaladı sıkıca.

**

Odanın kapısı yavaşça aralandı ve beyaz bir ışığın ardından, uzun ve dağınık saçlı erkek içeriye girdi. Bu erkek tanıdıktı. Ürksem de bana doğru döndüğünde rahat bir nefes aldım. Bu, Taehyung'dan başkası değildi. Buradaydı. Hızlıca onu taradım. Yorgun görünen bedenini dik tutmaya çalışıyordu. Tam karşımdaydı ve o, beklediğimden de iyi görünüyordu.

"Taehyung!" diyerek, hızla yerimden sıçradım ve hızlıca yanına koşup karşısına geçtim.

"İyiyim, Jungkook. İyi olduğumu söylemek için geldim. Ares yüzünden artık seni göremeyeceğim. Bu yüzden bunu belirtmek için rüyana geldim."

Kaşlarım belirsizlikle çatıldı. Ne yani, şu anda rüyada mıydım?

"Evet, rüyadasın ve ben de senin rüyanın içindeyim. Uyandığında her şeyi bir rüya olarak düşüneceksin." Kafamın karıştığını fark ederek gülümsedi. Bununla birlikte dudaklarının arasından köpüren bir kan tabakası fırlayarak çenesinden aşağıya sızdı hızla. Yüzümü buruşturmuş bir halde çenesine kayan kandan bakışlarımı ayırarak gözlerine odaklandım yeniden.

Cebimde peçete olduğunu anımsadığımda, elimi cebime atıp bir peçete çıkarttım ve ona uzattım. Çekinmeden aldı ve ağzından çenesine yol alan kanı sildi. "Her defasında silersek dünyadaki peçeteler biter." dediğinde, genişçe gülümsedim. Bu, bana beynime kadar uzayan sancı ile geri dönmüş olsa da ona bunu hissettirmemeye çalışıp yanağımın içini dişledim. Her şeyden önce Taehyung'un gerçekten iyi olduğuna sevinmiştim. "Benim yüzümden sana bir şeyler olduğunu düşünmüştüm. Bunun için o kadar çok üzüldüm ve korktum ki. Ama sen iyisin. Ares sana zarar veriyor mu?"

Başını iki yana salladı. "Hayır, sadece beni senden ayırdı. Buna engel olmaya çalıştım, ancak başarılı olamadım. Çünkü benden çok daha güçlüydü. Ama neyse ki, rüyana gelebiliyorum ve bir süreliğine bu şekilde idare edebileceğimizi düşündüm."

Başımı hevesle sallayıp ona onay verdim. Ona minnettardım. Gerçekten. Bir yolunu bulup bana ulaşmayı başarmıştı, ona ulaşamayacağımı biliyordu ve meraktan çılgına döneceğimi de hesaba katarak bana haber vermenin bir yolunu bulmuştu.

Düşüncelerimi, onunla paylaşmak adına dudaklarımı araladım yavaşça. "Beni merakta bırakmadığın için sana minnettarım." Eğer ki ondan haber alamasaydım kendimi suçlayacak ve üzülmeye devam edecektim, biliyordum. Bunun bir kabustan ibaret olmasını dilememe rağmen tüm gördüklerimin gerçek olduğunu biliyordum. Bu kaçınılmaz gerçekti. Burada yaşadıklarımın her biri kaçınılmaz gerçekti. Ama yine de ilk ihtimali düşünmek istemiştim, bu kolay gelmişti. Çünkü bunu düşünmek en kolay çıkış yoluydu...

"En son donuyordun. Ondan sonra ne oldu?" diye sorduğumda peçeteyi tozlu olan pantolonunun cebine sıkıştırıp soluk gözlerini benimkilere dikti. "Diğer hayaletlerden yardım istedim. Çoğuyla iyi anlaştığım ve defalarca yardım ettiğim için bunu kabul ettiler ve bu şekilde de Ares'in gücü etkisinden çıkabildim. Oluşturduğu çemberden çıkmak için diğer arkadaşlarım epeyce çabaladı tabii. Onlara borçlandım. Ancak sana yetişmek istediğimde, Ares bana engel oldu. Kendimin kurtulduğunu, bunun diğerleri sayesinde gerçekleştiğini fakat seni kurtarma yetkimin olmadığını söyledi. Yani bu da demek oluyor ki, bir daha seni göremeyeceğim."

Başımı anlıyormuş gibi salladım, ama anlamıyordum. Ares'in amacı neydi? Neden böyle şeyler yapıyordu? Çözümleyemiyordum. Sadece... Neden bu kadar kötü olmak zorundaydı? Burada olanlar iyi şeyler yaşamamış olmalıydı, bunu az çok tahmin edebiliyordum. Taehyung'un yaşadıklarını baz alarak bunu düşünebilirdim. Ancak Taehyung, her şeye rağmen bedeninde kalan iyiliğini yitirmemişti. Bu, onların elinde olabilecek bir şeydi. Buna inanıyordum. Ama onlar kötü yanı seçmişti. Karanlığı seçmiş, cehennemin ateşine sığınmışlar, korkutarak beslenmişlerdi.

Onun zamanının kısıtlı olabileceğini düşünerek, derin düşüncelerimden sıyrıldım ve yeniden ona odaklandım. Sevincimi belli edercesine, "Kurtulmana çok sevindim." dediğimde usulca gülümsedi, bu çok masum bir tebessümdü. Bu defa ağzından kan fışkırmasını önlemek amacıyla dudakları kapalı bir şekilde gülümsemişti.

Merak ettiğim bir şey daha vardı. Artık yanıma sadece rüyalarımda gelebilecekse bunu ne kadar sürede gerçekleştirecekti? Ares'e yakalanmak istemediğini biliyordum, ki bunu ben de istemezdim.

Yine de merakımı önleyemeyerek, birbirine bastırdığım kuruyan dudaklarımı konuşmak adına araladım yeniden. "Ne kadar sıklıkla rüyalarımda beni ziyarete gelebileceksin?"

Beklemediği bir yerden gelmişti soru, bu belliydi. İfadesiz görünen bakışları derin bir nefes almasıyla birlikte düşünceli bir hale dönüşürken, yavaşça çenesini kaşıdı. "Bu olayı sık tekrarlarsak, bir şekilde Ares öğrenebilir diye düşündüğüm için çekinceliyim biraz. O yüzden bu günlerde pek yapmasam daha iyi olur diye düşünüyorum. Bu son görüşmemiz olmayacak tabii ki, ancak diğer görüşmemiz ne zaman gerçekleşir onun için kesin bir şey söyleyebilmem şu anlık mümkün değil. Üzgünüm, Jungkook." dediğinde, başımı önemli olmadığını bildirir bir şekilde salladım.

"Bu mümkün olur mu bilmiyorum ama sana verdiğim kolye ile uykuya dalmadan önce beni düşünürsen, belki kendim çabalamadan senin rüyalarına gelebilirim." dediğinde, bakışlarım komodinin üzerinde duran kolyeye kaydı. Bunu ilk elime aldığımda, Taehyung'un ölüm sahnesini gördüğümü anımsadığımda dişlerimi sıkıp gözlerimi kırpıştırdım. İçim sızladı.

Taehyung, konuşmaya devam etti. "Bundan da pek emin değilim, ama yine de denemeye değer olduğunu düşünüyorum. Ama bu gerçekleşirse, geceleri korkmadan uyuyabilirsin, çünkü ben seninle birlikte olurum."

**

Bölüm sonu. Arkadaşlar final için heyecanlıyım, umarım batırmadan angst sonu toparlayacağım. Elimden geldiğince düzenlemeye çalışsam da arada orjinal ficimden çevrilen bir kurgu olduğu için orjinal kurgudaki baş karakterlerin isimleri kalabiliyor. Beni uyarın, gözümden kaçabiliyor. Gördükçe düzenleyeceğime emin olabilirsiniz. Görmezsem de duvarıma ya da özelden yazıp bana haber verin lütfen <3

Bir an önce düzenlemeleri bitirip finali değiştirerek angst olmayan sonu yazmak istiyorum. Bu yüzden elimden geldiğince sık bölüm güncelliyorum Xx

13 ve 14ü de bugün yollamaya çalışacağım. Hayırlısı :D

DEPTH • TAEKOOK ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin