Haiii, ben geldiim. Huh arkadaşlar bu saatte bölümü atıyorum ama bir an önce düzenlemeleri bitirip kurgunun final bölümüne ulaşmak ve finalini baştan yazmak istiyorum. Bu bugün attığım 3. bölüm olduu :D
Keyifli okumalar dilerim, gece kuşlarıma selam olsun öptüm <33
**
"Ölüyorum, değil mi?" diye sordum, kasıklarımdaki sancı eşliğinde dumanlı bakan sönük gözlerine odaklanmaya çalışarak, fakat gözlerim kapanmak için sınırlarımı zorlarken ona odaklanabilmek pekte mümkün değildi.
Dudaklarını ısırdı ve saçlarını savurarak başını beni onaylamaz bir şekilde, iki yana salladı.
"Ölmeyeceksin. Ölemezsin, izin vermeyeceğim, tamam mı?" diye bağırdı bedenimi sarsarak.
Vücudumun ağırlığı olduğu gibi onun bedenine salınıyordu usulca. Bedenimden akıp giden her bir damla kanda, gücümde bedenimi terk ederek yitip gidiyordu.
"Ail-aileme veda etmek isterdim." diye acıyla ve zayıfça fısıldadığımda, işaret parmağını dudağıma bastırarak beni susturdu. "Konuşarak kendini zorlama."
Bakışları yerdeki bıçağa kayınca inleyerek bedenimi sarstı. "Neden yaptın ki bunu kendine!"
"İçimde bir şey vardı... Sürüngen gibi solucan... O-onu çıkarmak zo-zorundaydım."
Gözlerini yumdu ve derin nefes aldı. "O Ares'in küçük şeytanlarından biri olmalı. Sen uyurken en savunmasız anında ağzından içeriye yollamış olmalı, lanet olsun!"
"Ne? Birden fazlalar mı?!" diye bağırdığımda, hareketlenen bedenimi sabit tutmaya çalıştı. "Hey hey, sakin ol. Genelde tek bir tane oluyor ve zamanla içinde parçalar halinde ayrılarak bölünüyorlar."
Midemden yükselen sıcak ısıyı hissettiğimde seslice yutkundum.
"Yani o bölünemeden onu içimden çıkarmış mı oldum?" diye sorduğumda, alnımdaki terleri silerek başını olumlu anlamda salladı. Yoksa geç mi kalmıştım? Yoksa o çoktan parçalara ayrılmış mıydı? Aman Tanrım!
"Evet ama öldüğünde yeniden içine girecek ve bu defa bedenini ele geçirecek. Ares'in amacı da senin bedenini ele geçirmekti. Bu, sen öldüğünde gerçekleşecek. Bu yüzden ölmemelisin, anlıyor musun beni? Ölürsen, kaybederiz. Bir kez daha kaybetmeyi göze alamazsın, değil mi?" diyerek beni sarstı kendime getirmeye çalışırcasına.
Başımı onu onaylarcasına salladığımda burukça gülümsedi. "İşte böyle Jungkook."
"Yaşamak için ne yapmam gerekiyor?" diye sorduğumda bana kanlı gülüşü eşliğinde, "Her yaşayan bir canlı gibi hastaneye gitmen gerekiyor." dedi.
Beni kucağına aldı ve havaya kaldırdığı gibi büyük bir hışımla evden çıktı.
"Gücün-" diye başlamıştım ki, "Daha fazla konuşarak yorma kendini." diyerek beni susturdu. Eve bağlı olduğu için ev sınırlarından ayrıldığında güçsüzleştiğini söylemişti bana. Üstelik yanıma gelip benimle iletişime geçmesi, bana yardım etmesi Ares tarafından yasaklanmışken... O yine bana yardım ediyor, benim hayatımı kurtarmaya çalışıyordu.
"Peki Ares ve diğer-diğerleri evd-evden çıkmamıza izi-izin verecek mi?"
"Yorma kendini, halledeceğim. Güven bana..."
Başımı Taehyung'un geniş omzuna dayayıp gözlerimi yumdum.
Ve gözlerimi kapattığım anda bütün düşünceler tek bir hamlede bedenimi terk etti. Karanlık, sadece tek bir adım ötemdeydi. Davetkar kolları havaya kalkmış ve beni içerisine çekmek için çoktan harakete geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DEPTH • TAEKOOK ✓
FanfictionJeon Jungkook, ailesiyle yaz tatili için geldiği evde garip şeyler yaşamaya başlar. Korku, gizem, gerilim dolu bir mini fic. Başlangıç tarihi: 30.07.2022 Bitiş tarihi: 27.08.2022