Seloo yeniden!
Nasılsınız? Havalar çok sıcak ya
Hadi bölüme geçelim. İyi okumalarr..
"Ekmek var mi?"
"Hayır, sanırım yeni bir alışveriş listesi hazırlamamız gerekiyor." Başımla Momo'yu onaylayıp önümdekiler ile yetinmeye çalıştım. Japonlar pek fazla ekmek yemiyorlardı. Her ne kadar okul öğle yemeğini bize hazır verse de akşam ve kahvaltıyı kendimiz hazırlamamız, yurdu da kendimiz temizlememiz gerekiyordu- bu onların eğitim sisteminin bir parçasıydı. Kahvaltıyı bitirdikten sonra çantamı da alıp yurttan çıktım. Okulda ki ilk dört günümü kazasız belasız atlatmıştım. Bu gün cumaydı ve haftasonu geliyordu.
"Günaydın, Nii~san" melodik bir şekilde adımın çağrılmasıyla gülerek arkamı döndüm.
"Sizede günaydın" Olduğum yerde durarak Bakugou'ların yanıma gelmelerini bekledim.
Kaminari yanıma ilk gelen oldu. "Nabersin?"
"İyiyim, Kaminari-kun. Sen?"
Mina gülerek bana baktı. "kun mu? Çok kibarsın."
Utanaraktan, şakayla karışık elimi salladım. "Teşekkür ederim."
Okula doğru yürürken Sero
"Kostüm tasarımınızı yaptınız mı?" diye sordu. Evet Aizawa Sensei önceki günlerde bizden kendi kahraman kostümlerimizi tasarlamamızı ve okulun bu tür işlerle ilgilenen departmanına teslim etmemizi söylemişti."Ben çoktan teslim ettim bile" dedim. Beni onaylayarak Kirishima, Mina ve Sero'da teslim ettiğini söylemişti.
"Ya sen Bakubro?"
Bakugou sanki övünürcesine "Ha? Tabi ki, bende teslim ettim." dedi.
"Ben bugün teslim edeceğim." diyen Kaminari'ye döndüm.
"Bu güne kadar naptın?"
"İlham gelmedi, ne yapayım? En son gittim, Jirou'dan baktım."
"Peki, Jirou'nun bundan haberi var mı?"
"Hayır ama anlamaz bence çünkü kendiminkini çizerken biraz değiştirdim."
Kirishima araya girdi. "Yalan, ben onunkini gördüm. Aynısıydı."
"Kulaklık kızın yerinde olsaydım, seni döverdim." diye fikrini belirtti Bakugou.
Her halinden endişeli olduğu belli olan Kaminari "Ona söylemezsiniz değil mi?" diye sordu.
Omuz silktim. "Belli olmaz." Aslında söyleyeceğim falan yoktu ama onu korkutmak hoşuma gidiyordu..
Bu gün gayet normal dersler vardı. Aslında bir kaç gündür hiç dışarıda atmalı, kaçmalı ders yapmamıştık bu yüzden biraz sıkılmıştım. Bir haftadır gördüğümüz en ilginç şey Present Mic. Sensei'n ingilizce derslerinde arada bir boğazı yırtılırcasına 'Come on millet! Let's goğ!' diye bağırmasıydı.
Öğleden sonra zilin çalmasıyla sıramda oturmuş uslu uslu hocanın gelmesini beklerken, içeri giren kişiyle ağızım açık kaldı.
"Allmight!" sanki anlaşmış gibi hep bir ağızdan söylediğimiz bu şaşkınlık nidasına karşın Allmight gülerek cevap verdi.
"Evet. Ben burdayım! Allmight burda öğretmen!" sınıftan coşkulu bir alkış koparken, tenefüste falan bir ara bu adamın imzasını almayı kafama not ettim. Sonuçta 1 numaralı kahramandı. Alkışlar bittikten sonra Allmight nerden çıkardığını bilemediğim çantaları bize uzattı, üzerimde ismimin yazdığı çantayı alınca şaşırarak içinde kahraman kostümüm olduğunu gördüm. Çizimlerini daha bu sabah teslim etmesine rağmen Kaminari'nin elinde bile bir çanta vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bnha x Reader
Fanfiction"Hadi gidelim, o zaman" Arkamızı döndüğümüzde, hiç kimse bu karşılaşmayı beklemiyordu. Ayriyeten ben don atlet yolun ortasında durmuş, elinde market poşetiyle bize bakan bir Bakugou görmeyi hiç beklemiyordum. Hayretler içerisinde ikimize bakıyordu...